| Konu: | Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 67 |
| Tarih: | 05.04.2016 |
ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Değerli Başkan, kâtip üyesi arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlar ve emekçi arkadaşlar; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, burada çok önemli bir iş yapmaya çalıştığımızı düşünüyorum. Bizim yaşamımızda, insanlığın yaşamında insan haklarından daha önemli olan, insan haklarının korunmasından, savunulmasından, geliştirilmesinden daha önemli olan bir şey olamaz çünkü insan hakkının korunması önce yaşam hakkının korunmasından başlar. Biz bu yasa tasarısı üzerinde konuşurken bu hakkın, insan haklarının korunması konusunda bir ulusal mekanizma inşa etmeye çalışıyoruz. Bir ulusal mekanizmamız var, Kamu Denetçiliği; bir ulusal mekanizmamız daha vardı, İnsan Hakları Kurumu ama bunun yetersiz olduğunu, bunun işlemediğini saptıyoruz. Sadece biz saptamıyoruz, biraz önce de ifade ettiğim gibi, uluslararası kurumlar da -Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi- bunlar da bize diyorlar ki: "Yaptığınız eksik bir iştir, siz bu yöntemle insan haklarını koruyamazsınız."
Burada muhalefet partilerinin getirmiş olduğu bütün önerilerin el birliğiyle, dinlenilmeden, düşünülmeden -beni bağışlayın- tartışılmadan, kendi aklımıza ve vicdanımıza vurmadan reddedilmiş olması, aslında, sorumluluk taşıyan bu Hükûmetin üyeleri olan AKP'li arkadaşlarımıza aittir diye düşünüyorum. Biraz sorumluluk hissedilse... Bu yasa tasarısına ilişkin öneriler aleyhte öneriler değildir, hep birlikte, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının haklarının geliştirilmesi için yapılan, daha iyi olsun diye yapılan önermelerdir.
Biraz önce değerli arkadaşım Nurhayat Altaca'nın sunduğu örneği, rıza meselesindeki örneği dinleyen arkadaşların yüzlerine baktım, alabildiğine, arkadaşımızın söylediklerine dikkat eder ve bundan rahatsız olur durumda idiler ama bu maddeyi daha önce bütün arkadaşlar, buraya katılmış arkadaşlar oy birliğiyle kabul ettiler. Vicdanınıza seslendi arkadaşım, dedi ki: "Küçücük çocukların rızasını sapkın bir anne ya da baba 'peki' diyerek verirse bunun sorumluluğunu insan olarak nasıl taşıyacaksınız?" diye sordu. Şu Ensar Vakfı üzerinden yürüyen, çocuklara yapılan istismar olayında -ki çorap söküğü gibi söküldü geldi- bu çocukların velilerinin korkuyla, kaygıyla rıza vermek durumunda kalmamaları hâlinin sorumluluğunu nasıl taşıyacaksınız diye ben de size tekrar soruyorum.
Şimdi biz ne yapıyoruz ya da biz ne diyoruz muhalefet olarak? Diyoruz ki: Arkadaşlar, bu tasarıyı geri çekin, bu tasarının üzerinde yeniden konuşalım, öncelikle kurulu gözden geçirelim. Bu kurulla ilgili sivil toplum örgütlerinden, insan hakları alanında yetişkin olan insanlarımızdan buraya temsilciler koyalım. 8 artı 3 yani 11 değil, 15 yapalım, 20 yapalım ama insan hakları alanında çalışan bütün kurumlarımızın, meslek örgütlerimizin, özellikle Türk Tabipleri Birliğinin ya da tabip alanında çalışan arkadaşlarımızın katkılarını, büyük sendikalarımızın katkılarını koyalım. Bağımsız bir kurul otursun ve devlet kaynaklı olan insan hakları ihlallerinin ortadan kaldırılması için ya da o ihlallerin verdiği zararların saptanması ve düzeltilmesi için baş başa versin, çalışsın. Biz bunu yapabilecekken, böyle bir çalışma içinde olabilecekken ki biraz önceki konuşmamda atıf yaptığım işkence, kötü muamele, zalimane muamelenin önlenmesine ilişkin ek protokol de bir şeyi daha söyler, "Kurulun üyelerini yüzde 50-yüzde 50 kadın ve erkek cinsinden yapınız." der. Aynı şekilde "Bütün dinî inançları temsil edecek, bütün mezhepleri temsil edecek, bir ülkedeki farklı etnik kökendeki insanları temsil edecek bir eşitlikte yapınız." der. Şimdi elimizdeki tasarı ne yapıyor? Özellikle bu işin temel kurulunu kendi üzerine alıyor. Ben sizi dövüyorum, sizi dövdükten sonra da size avukatlık yapıyorum ya da hâkimlik yapıyorum, bu tam buna benziyor. Devlet dövüyor, devlet zarar veriyor, hatalı davranıyor, sonra diyor ki: "Gel, ben senin hatanı onarayım, ben hakem olayım." Böyle bir hakemliği kabul etmek mümkün mü arkadaşlar? Çok düz ve basit sözcüklerle anlatmaya çalışıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ŞENAL SARIHAN (Devamla) - Bu tasarı bu hâliyle geçerse -daha da geçemedi ama- aynen geçmişteki İnsan Hakları Kurumunun başına gelen sorunla karşılaşacak ve yeniden yinelenmek zorunda, tekrar ele alınmak zorunda kalacak. Hepinize saygıyla sunuyorum, bu bir uyarı görevidir.
Teşekkür ederim (CHP sıralarından alkışlar)