| Konu: | Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 67 |
| Tarih: | 05.04.2016 |
NİHAT YEŞİL (Ankara) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı'nın 19'uncu maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Avukatlar Günü'nüzü de ayrıca kutluyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, insan haklarının geliştirilmesi konusunda çalışmak ve bu alanda ışık tutacak katkılar sunabilmek her insan için bir onurdur. Bu onuru hepimizin iyi niyetle paylaşması gerekir. Her insan dil, din, ırk, cinsiyet, felsefi ya da siyasi düşünce ayrımına tabi tutulmadan, güven içinde ve özgür biçimde yaşamı hak eder. Bu sebeple, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi, insanın insana zulmünün ortadan kaldırılması ve insanlar arasında eşitlikçi bir anlayışın gelişmesi elbette hepimizin ortak amacı olmalıdır. Biz bu konuda herkese güvenmek istiyoruz. İnsan hakları konusuna tamamen ön koşulsuz yaklaşıyoruz ancak bu konuda ülke olarak sınıfta kaldık.
İnsan Hakları Derneğinin tespitlerine göre, sadece 2015 yılında insan haklarının ihlalinde 348 kadının şiddet ve tecavüz sonucu öldürüldüğü, 186 çocuğun cinsel istismara uğradığı, 188 çocuğun darp ve işkenceye uğradığı ve 55 çocuğun da bu sebeple yaşamını yitirdiği, 1.379 kişinin gözaltında işkenceye ve kötü muameleye maruz bırakıldığı, 31 gazetecinin cezaevlerinde tutulduğu, 5 gazete matbaası, 3 gazete bürosu, 1 dergi, 9 dergi bürosu, 1 yayınevi, 2 televizyon kanalı baskını, 1 dernek binası olmak üzere basına yönelik toplam 26 tane saldırı yapıldığı tespit edilmiştir. Gerçekleşen 77 ırkçı ve ideolojik saldırıda 1.523 kişi yaralandığı ve 2 kişinin bu olaylarda öldüğü, 26.851 İnternet sitesinin erişime yasaklandığı, 545 toplantı ve gösteriye güvenlik güçlerinin müdahale ettiği, aralarında siyasi partilerin ve derneklerin de bulunduğu 68 kuruma güvenlik güçlerinin baskın yaptığı, Karaman'daki Ensar Vakfında 45 çocuğun tecavüze uğradığı, on dört yıllık AKP iktidarında daha saymakla bitiremeyeceğimiz binlerce hak ve özgürlük ihlalinin yaşandığı bir Türkiye'de gerçek anlamda insan hak ve özgürlüklerinden söz edebilir miyiz? Bu koşullarda vatandaşlarımızın AKP iktidarına güvenmesi mümkün müdür? Biz ne kadar iyi niyetli olmaya çalışırsak çalışalım yaşananlar ortadadır. AKP'nin on dört yıldır sürdürdüğü politikalar her alanda olduğu gibi insan hakları konusunda sınıfta kalmıştır.
Saygıdeğer milletvekilleri, görüşülen kanun tasarısında belirtilen, ülkemizde insan haklarının korunması, ayrımcılıkla mücadele, işkence ve kötü muameleye karşı ulusal ihlalleri önlemeye yönelik bir kurumun kurulmasına elbette biz de tarafız ve istiyoruz. Ancak, hazırlanan kanun tasarısı, insan haklarını koruması, insan hak ve özgürlüklerini kullanması öngörülen kurumun yapısı ve işlevi yönünden son derece eksik ve sorunludur. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu tarafından ortaya konulan Paris İlkeleri açık ve nettir. Görüşülmekte olan kanunda kurulması öngörülen İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu da Paris İlkelerine uygunluk göstermek zorundadır ancak tasarı bu zorunluluğu karşılamıyor.
Ayrıca, tasarının ayrımcılık kavramını gerektiği şekilde ve açıkça tanımlamadığı görülüyor. Hangi ayrımcılık türlerinin insan hakları ihlaline neden olduğunu nasıl belirleyeceksiniz?
Bunun yanında, tasarıda oluşturulması öngörülen kurulun yapısı bizleri endişeye düşürüyor. 11 üyeden oluşan kurulun 8 üyesinin Bakanlar Kurulu tarafından, 3 üyesinin de Cumhurbaşkanı tarafından seçilmesi insan hakları ihlallerinin tespitinde ve önlenmesinde Hükûmetin müdahalesini açık ve mümkün kılıyor.
Ayrıca, İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının, demokratik kitle örgütlerinin ve ülkemizde insan hakları konusunda çalışma yürüten bağımsız kuruluşların görüşleri alınmadan hazırlanmıştır. Hükûmet, bu konuda tekçi bakış açısını koymakla mükellef...
Bu çerçevede, tasarının geri çekilerek ulusal ihlalleri önleme mekanizması içinde, hukuk mevzuatının insan haklarına dair eksiklerini de dolduracak ciddi ve ayrı bir yasa için çalışma yapılması gerekmektedir. Milletvekili olurken bu kürsüde hepimiz, toplumumuzun huzuru ve refahı için millî dayanışma ve adalet anlayışıyla herkesin insan haklarından ve temel özgürlüklerden yararlanmasını hedef edindik ve bu konuda şeref sözü verdik.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)