GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Çocuklara yönelik cinsel istismarı ve kadınlara yönelik şiddeti önlemede ihmali bulunduğu iddiasıyla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu hakkında Gensoru açılmasına ilişkin önergenin (11/4) ön görüşmesi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:66
Tarih:04.04.2016

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Allah'ın bize bir emaneti olan, gözümüzün nuru yavrularımıza karşı bir ilimizde meydana gelen, ruhunu şeytana satmış bir alçak tarafından işlenen menfur ve insanlık dışı cinsel istismar olayı ve kadınlarımıza, annelerimize yönelik şiddet hadiseleri üzerinde HDP Grubunun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Sema Ramazanoğlu hakkında vermiş olduğu gensoru üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün burada, evrensel bir ahlak sorunu olarak sadece ülkemizi değil, dünya toplumlarını içten içe çürüten, insanı fıtratından, yaradılışından kopararak hayvanlardan daha aşağı bir mahluk hâline dönüştüren ahlaki sorunları konuşuyoruz. Neslimizin devamını ve toplumun temel direği aile mefhumunu tehdit eden zina, fuhuş, eş cinsellik, tecavüz, çocuk istismarı gibi suçlar; insan aklını tehdit eden içki ve uyuşturucu madde bağımlılığı; canımıza kasteden insan katli, terör ve kadına şiddet; bu ahlaki suçların hepsi, bizi yaratan, yaşatan ve kainatı yöneten Yüce Yaratıcı'mız tarafından haram kılınmıştır. Yüce Allah, bu ahlak dışı davranışlar hususunda insanoğlunu şu ifadelerle uyarmaktadır: "İman edenler arasında büyük günahların, hayâsızlığın, gayrimeşru ilişkilerin, zinanın, kural tanımazlığın, eş cinselliğin, ahlaksızlığın yayılmasını isteyen kimseler ve gruplar için dünyada da, ahirette de elem verici bir azap vardır." Hem dünyamızı hem de ahiretimizi mahvedecek, insanlığı büyük bir çöküşe sürükleyecek, yeryüzünde önü alınamayacak bir fesadı yaygınlaştıracak bu suçların, tek bir tanesinin dahi insanoğlunun yararına olduğunu iddia edebilecek aklıselim sahibi bir insan evladı olamaz. İnsanlık tarihi bu suçların yaygınlaşmasıyla çürüyüp giden kavimlerin örnekleriyle doludur. Bize göre can, akıl, mal, nesil, aile, hepsi insan varlığının devamı ve sağlıklı bir toplum için korunması gereken en değerli mukaddeslerimizdir. Bu mukaddeslerimizin korunması adına saydığım kötülüklerin yaygınlaşmasını önlemek, tedbirler almak, milletin vebalini sırtında taşıyan biz siyasilerin en önemli görevi olmalıdır.

Bu meseleyi bir istismar malzemesi hâline dönüştürerek, başta varlık sebebi bu meseleleri çözmek olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız olmak üzere, eğitim meselesiyle ilgilenen, gençlerimizin sorunlarını dert edinen sivil toplum kuruluşlarımızı...

LEVENT GÖK (Ankara) - Kim o, kim o? Söyle bakalım onu.

MEHMET AKİF YILMAZ (Devamla) - ...ve onlar üzerinden iktidarı yıpratma vesilesi yapmak...

LEVENT GÖK (Ankara) - Ne savunuyorsun Ensar Vakfını?

MEHMET AKİF YILMAZ (Devamla) - ...böylesine önemli bir ahlaki sorundan siyasi rant devşirmeye çalışmak, topluma karşı sorumlu olan bir muhalefet anlayışının yöntemi değildir ve olmamalıdır.

LEVENT GÖK (Ankara) - Kimmiş o sivil toplum örgütü? Söyle bakalım.

MEHMET AKİF YILMAZ (Devamla) - Toplumumuzun tüm kesimleri, özellikle sivil toplum örgütlerimizin...

LEVENT GÖK (Ankara) - Sizi gidi Ensarcılar sizi!

MEHMET AKİF YILMAZ (Devamla) - ...yazılı, görsel ve sosyal medyanın da bu meselede sorumlulukları şüphesiz çok büyüktür.

İnsanıkâmil diye nitelendirdiğimiz, topluma değer katacak ahlaklı ve iyi insan yetiştirme, erdemli, güçlü ve müreffeh bir toplum inşa etme idealinin hepimizin müşterek hedefi olması gerekir. Bu hedefe matuf olarak güçlü bir ahlak sistemi oluşturma gayesiyle koordinasyon içerisinde önemli çalışmalar ortaya koyan Millî Eğitim Bakanlığımıza, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımıza ve Diyanet İşleri Başkanlığımıza özellikle teşekkür etmek istiyorum.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Hayda!

MEHMET AKİF YILMAZ (Devamla) - Din ve ahlak eğitiminin yaygınlaştırılması, okul öncesi çağından başlayarak her çağdaki öğrencilerimize ahlaki değerlerimizin bir yaşam biçimi olarak benimsetilmesi için yapılan tüm kanuni düzenlemeleri ve uygulamaları engellemeye çalışan muhalefet partilerini de buradan kınıyorum. (CHP, HDP ve MHP sıralarından gürültüler)

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Hayda!

MEHMET AKİF YILMAZ (Devamla) - Yüz yıldır bu ülkede din ve ahlak öğretilerimize, bu öğretilerin kaynağı Kur'an-ı Kerim'e pervasızca saldıranlar, İslam'ın terk edilmesini savunarak Kur'an'ı bir suç unsuru görenler, din ve ahlak eğitiminden rahatsızlık duyanlar, bu ahlaksızlıkları üreten bataklığa zemin hazırlayanların ta kendileridir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) - Bakara makara!

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Şu "Bakara makara" diyenler mi?

MEHMET AKİF YILMAZ (Devamla) - Bu menfur olaylar hepimize ders olmalıdır. Toplumumuzun resmî veya özel kurumlarımıza olan güveninin sarsılmaması adına, çocuklarımızı emanet ettiğimiz kurumlarımızın idareci ve öğretmenlerinin titizlikle seçilmesi, ehliyet ve liyakat ilkelerinden asla taviz verilmemesi, gerekli denetim mekanizmalarının çok sıkı ve disiplinli bir şekilde işletilmesi, bu tür olaylarda en ufak bir ihmali veya kusuru bulunan idarecilerin cezalandırılması bizim temel yaklaşımımızdır.

Bu hedefe ulaşmak için gayret gösteren resmî veya sivil kurumlarımızın kasıtlı olarak yıpratılmaya çalışılması, eleştirilerin amacını aşarak bir siyasi lince dönüştürülmesi siyaset kurumu olarak ayağımıza kurşun sıkmaktır.

Değerli milletvekilleri, modern çağın getirdiği ve teknolojik gelişmelerle çok hızlı bir şekilde yaygınlaşan bu ahlaki sorunlar karşısında, on dört yıldır ülkemizde iktidar sorumluluğunu üstlenmiş bir siyasi parti olarak biz neler yaptık?

Toplumumuzun dezavantajlı kesimlerine verdiğimiz öncelik doğrultusunda aile, çocuk, kadın, engelli, yaşlı, şehit yakınları ve gazilerimize yönelik yasal ve kurumsal düzenlemelerle işe başladık. Sosyal alanda uygulanan çağ dışı kalmış ve amaca hizmet etmeyen programları revize ederek ve çoğaltarak, bütüncül anlayışı sergileyerek sosyal yardım ve hizmetleri tek çatı altında birleştirdik. 2011 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızı 5 genel müdürlüğümüzün birleşmesiyle ihdas ettik.

On dört yıllık AK PARTİ hükûmetleri döneminde vatandaşlarımız, sosyal devletle yakından tanıştılar ve devletin gücünü, imkânlarını ve şefkatini yanlarında gördüler.

Ekonomik büyüme ve kalkınmayla elde edilen gelirden sosyal politikalara daha çok pay ayırdık. Milletimizin bir kıyaslama yapması için özellikle zikretmek istiyorum: 2002 yılında sosyal politikalara ayrılan bütçe 121 milyon 620 bin TL idi. Bundan on yıl sonra, bizim dönemimizde, Bakanlığımızın ihdas edilmesiyle birlikte bu oran 28 kat artırıldı ve 3 milyar 280 milyon TL'ye ve bugün, 2016 yılında 203 kat artarak 24 milyar 779 milyon TL'ye ulaştı.

Değerli vekillerim, Bakanlığımızın en önemli görevlerinin başında çocuklarımıza yönelik koruyucu, önleyici, eğitici, geliştirici, rehberlik ve rehabilite edici sosyal hizmet faaliyetlerini yürütmek ve koordine etmek gelmektedir. Bakanlığımızca, çocuklarımıza yönelik hizmet politikalarını aile odaklı yeni bir anlayışla ele almış, çocukların öncelikle aile yanına döndürülmesi amacıyla evlat edinme ya da koruyucu aile hizmetlerinden yararlandırılması, bunun mümkün olmadığı durumlarda "çocukevi" veya "sevgievleri" dediğimiz, bizim oluşturduğumuz mekânlara yerleştirilmeleri bir hedef olarak benimsendi.

Bakanlığımızın konumuzu yakından ilgilendiren çocuk istismarı ve çocuğa şiddet konularında uygulamakta olduğu bazı faaliyetleri sizlerle paylaşmak istiyorum. İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığının personel desteğiyle Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneler bünyesinde 48 Çocuk İzleme Merkezi ilk defa AK PARTİ iktidarı döneminde hayata geçti. Bu merkezlerimizde, mağdur çocukların bu süreçte yaşadıklarını ve defalarca dile getirmek zorunda kaldıkları durumlarını önleme, gizliliğini sağlama, adli ve tıbbi işlemlerin bu alanda eğitimli kişilerden oluşan bir merkezde ve tek seferde gerçekleştirilmesini temin etmek üzere hizmetler sunuluyor.

"Çocuk Destek Merkezi" dediğimiz ÇODEM'lerimiz ilk defa AK PARTİ döneminde ihdas edildi; suç mağduru, suça sürüklenen, sokakta ve risk altında bulunan çocuklara yönelik hizmet vermek üzere 67 ÇODEM merkezi kuruldu ve bugün 1.317 çocuğumuza Türkiye genelinde hizmet veriyoruz.

2014 yılında Türk Ceza Kanunu'nda yapılan madde değişiklikleriyle cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar yeniden düzenlendi ve bu suçlar için öngörülen cezalar önemli ölçüde artırıldı.

Ayrıca "Çocuk ve Kadınlara Yönelik Şiddet Hareketleri ile Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirler" konulu Başbakanlık genelgesi yayımlanarak bu çerçevede Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğümüzün koordinesinde, 2015-2019 yıllarını kapsayacak olan Çocuğa Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı hazırlandı.

Değerli vekillerim, bir diğer gensoruya konu kadına şiddet konusunda, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi 24 Kasım 2011'de ilk defa diğer ülkelerden önce bu Parlamentomuzda bizler tarafından onaylandı.

Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun 8 Mart 2012 tarihinde kabul edildi ve yürürlüğe girdi.

1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu'nda cinsiyet eşitliği ve kadına karşı şiddet konusunda çağdaş düzenlemeler yapıldı. Kasten öldürme suçunun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren nitelikli hâllerinin düzenlendiği maddeye "töre saikiyle" ifadesi eklenerek töre cinayetleri faillerinin en yüksek cezayla cezalandırılması kabul edildi.

2016-2019 yıllarını kapsayan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı tarafımızdan hazırlandı.

Ülkemiz genelinde, Bakanlığa bağlı kadın konukevi sayısı yani şiddete maruz kalan kadınlarımızın barındırıldığı, devletimizin elini uzattığı kadın konukevi sayımız 2011'de 65 iken şu an bu sayı 137'ye ulaştırıldı ve 3.442 kapasiteyle kadınlarımıza sahip çıkıyor. Şiddet mağduru kadınlara hizmet vermek üzere kadın konukevlerimize bağlı kadın ilk kabul birimlerimizi de hizmete açarak 25 merkezle bu hizmeti vermeye devam ettik. Konukevlerimizde hizmet alan kadınlarımıza ve çocuklarına harçlık tahsis ederek onlara sahip çıkmaya çalıştık.

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla 43 şiddet önleme ve izleme merkezi bugün bizim dönemimizde hizmete girdi ve faaliyetlerine devam ediyor.

Değerli vekillerimiz, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız, çocuk istismarı ve kadına şiddet meselesinde toplumsal duyarlılığı artırmak amacıyla Millî Eğitim, Adalet, İçişleri, Sağlık Bakanlıkları ve Diyanet İşleri Başkanlığımızla yaptığı protokollerle yoğun bir eğitim ve halkımızı bilinçlendirme çalışmasını da ifa etmektedir. Burada, sizlerle, birçok bakanlığımızla koordinasyon içerisinde yürütülen çalışmaların çok ufak bir kısmını paylaştım.

Toplumumuzun en dezavantajlı kesimleriyle ilgilenen, özverili bir çalışma ortaya koyan Bakanlığımız, bu meselelerin üzerine, Sayın Bakanımızın da ifade ettiği gibi, sıfır toleransla gitmektedir. Olay meydana çıktığı andan itibaren gerekli soruşturmalar başlatılarak alçak ve şerefsiz faillerin gereken en ağır cezayı alması, olayda ihmal ve kusuru bulunanların da gereken uyarıları ve cezaları almaları hususunda gerekenlerin yapıldığını, bunda hiçbir tereddüt göstermediğimizi buradan Meclisimizle ve milletimizle özellikle paylaşmak istiyoruz.

Görüşmekte olduğumuz gensoruya gelince, AK PARTİ öncesi cumhuriyet hükûmetleri döneminde devletin, bırakın el uzatmasını, yüzünü dahi çevirip bakmadığı tüm toplum kesimlerine devletimizin kaynaklarını olabildiğince açtık ve onlara sahip çıkmanın mücadelesini verdik. Kimsesiz, mağdur, şiddete uğramış kadınlarımız, dul ve yetimlerimiz, sokakta kalmış çocuklarımız, yaşlılarımız, engelli vatandaşlarımız, hastalarımız, ilk defa bizim dönemimizde devletimizin merhametli, kucaklayıcı, hizmet eden yüzüyle karşılaştılar.

Bir dönem kendi hastanesinde parası olmadığı için vatandaşını rehin alan zihniyetler, öğrencilerimize dağıtılan burs yardımlarını Anayasa Mahkemesine götürüp engelleyen zihniyetler; çocuklarımızı sokağın, mafyanın ve çetelerin kucağına terk ederek yıllarca sahip çıkmayanlar...

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Her şey şimdi çok güzel maşallah, hiçbir şey yok(!)

MEHMET AKİF YILMAZ (Devamla) - ...zihin kodlarında sosyal yardımları bir oy devşirmeciliği olarak görüp bizim sosyal politikalarımızı bu minvalde, her fırsatta karalayan ama bugün seçim meydanlarında vaatlerinde yardım paketleri havada uçuşan ikiyüzlü siyasiler AK PARTİ iktidarının sosyal politikalarını elbette ki hazmedemeyecekler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Şimdi çok önemli ahlaki bir konuya değinmek istiyorum. "Benim çocuğum eş cinsel" pankartıyla, "Kürdistan vardır, eş cinsel haktır.", "Genel ahlaksızlık talep ediyoruz." pankartıyla, mübarek bir ramazan ayında "Şaban'la Recep'in aşkına Ramazan engel olamaz." tabelalarını taşıyacak kadar alçaklaşarak dinî ve ahlaki değerlerimizle alay eden gösterilere bazı vekillerle birlikte kol kola katılanlar, Fatih Sultan Muhammed Han'ın emaneti İstanbul sokaklarını tarihte görülmemiş şekilde anadan üryan görüntülerle kirletenler ile kol kanat gerenler, Allah'ın Kur'an'ında lanetlediği, toplumların helakine sebep olacak bir hastalığı oy devşirme adına meşru göstermeye çalışanlar, şimdi kalkmışlar eş cinsel olduğunu ifade eden ve bu çocuğumuza sarkan bu aşağılığın işlediği fiilde sorumlu arıyorlar; bu, tam bir ikiyüzlülüktür.

Sizleri büyük bir gensoru beklemektedir. Emanetine ihanet ettiğiniz, barış, demokrasi ve "Birlikte Türkiye" yalanıyla barış umutlarını istismar ettiğiniz, huzurunu kaçırdığınız -Kürt ve Türk- bu milletin maşeri vicdanında mahkûm oldunuz bile. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Siz, Birleşmiş Milletler raporlarında da geçen, çocukları bir terör aracı olarak kullandığı bu raporlarda teyit edilen PKK'nın ve YPG'nin gölgesinde siyaset yapmayı halkın gönlünde siyaset yapmaya tercih ettiniz. Şimdi, yavruları dağa kaçırılan, çukurlara mahkûm edilen Kürt analarının feryadını ve ahını alan, gencecik Mehmetçiklerimizi şehit eden teröristlere; kundaktaki bebeleri, çocuklarımızı, sivil vatandaşlarımızı, askerlerimizi katleden bombacılara sahip çıkan, şiddeti ve terörü meşru bir hak arama yöntemi olarak gören ve şiddetin gölgesinde, terörün gölgesinde siyaset yapan bu karanlık ve ikiyüzlü zihniyetin, şiddet ve istismar konularını çözmek için mücadele eden Bakanımızı sorgulamasını samimiyetten uzak bulduğumu ifade ediyor, hepinizi, yüce Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)