GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:64
Tarih:31.03.2016

HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 149 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum. İnsan haklarına saygılı olması dileğiyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bildiğiniz üzere, İkinci Dünya Savaşı'nın ortaya çıkardığı büyük insani yıkımlar sonrasında 1949'da Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kabul edildi. Bu bildirinin imzalanmasında, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra devletlerin bireylere tanınan hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması konusunda birleşmesi etkili oldu. Ülkelerin artık savaşarak bir yere varamayacaklarını anlamaları, maalesef, milyonlarca insanın hayatını kaybetmesinden sonra anlaşıldı.

O zamanın şartlarında yaşanan sürece bakılacak olursa, şu anda tüm dünyada, maalesef, çok benzeri bir süreci tekrar yaşamaktayız. Orta Doğu'daki işin içinden çıkılmaz hâlin nedeni de, ülke olarak memleketimizin her köşesinde yaşanan acıların temelinde de insan kavramının özüne odaklanmama sorunu vardır. Aşırı söylemlerle her geçen gün biraz daha düşmanlaşmak yerine insanlık paydasında bir arada yaşama iradesini göstermeliyiz. Farklılıklarımızı artık birbirimize karşı tehdit olarak görmekten kurtulmalıyız.

Değerli arkadaşlar, artık acılarımızı yarıştırmayı bırakıp acılarımızı ortaklaştırmayı öğrenmeliyiz. (CHP sıralarından "Bravo!" sesleri, alkışlar) Görülemeyen her acıyı göremeyenlere de yaşattırılarak hissettirme arayışına son vermeliyiz. Bu noktada, bir hekim olarak vurgulamak istediğim: Bu acı hissinin sorunlara çözüm bulmaktaki insani özelliğidir. Bildiğiniz gibi, metabolizmada bir sorun olduğunun ilk sinyalleri acı hissiyle anlaşılır. Bu acıyı hisseden hastalar, buna bir çözüm bulabilmek için ilk olarak biz hekimlerden yardım isterler. İşte, bu acının bir de toplumsal boyutu söz konusu. Bu acının kendi varlığını hissettirme şekilleri de, maalesef, başka acılara da yol açabilen sorunlara neden olmaktadır.

Şu anda hepimiz, şehitlerimizin acısını yüreğimizde hissediyoruz. Şehitlerimizi rahmetle anıyor, yaralılara acil şifa, yakınlarına sabırlar diliyorum.

Bu toplumsal boyuttaki acı hissi, fizyolojik yansımaları olan şiddet sarmalının tetikleyicisidir. Buna bir son verebilmek için sadece insan odaklı düşünmeyi öğrenmeliyiz. Sayın milletvekilleri, işte, bu toplumsal acının hekimleri de biz siyasetçileriz. Gelin, bu acıları daha da işin içinden çıkılmaz bir hâle getirip, insanı özündün uzaklaştırıp -canavarlaştırmadan- daha fazla insani yıkımlara neden olmayalım.

İnsan hakları bugün de yarın da, sana da bana da lazım olan bir yaşam prensibidir. Kendimden örnek vermek gerekirse "İncinsen de incitme." ve "Düşmanınızın bile insan olduğunu unutmayınız." sözlerini kılavuz edinen birisi olarak bir karıncayı bile incitmememe rağmen öğrenciliğimde, meslek yaşamımda, devlet memurluğumda hatta siyasi yaşamımda defalarca haksızlığa uğradım fakat bu durum asla temel yaşam felsefemden sapmama hiçbir zaman neden olmamıştır. (CHP sıralarından alkışlar) Ancak, insan haklarını yaşam felsefem hâline getirmemin bana çok şey kazandırdığını da inkâr edemem.

Bu anlamda son derece önemli bir niteliği olan insan hakları ve eşitlik konusunda uzmanların çalıştırılması önemli bir gelişmedir fakat umarız ki kâğıt üzerindeki bu gelişmeler uygulamaya da yansır. Bu kurumda çalışacak uzmanların, insan haklarını tüm benliğinde ve ruhunda hisseden, insan hakları felsefesine vâkıf, liyakat sahibi -vurguluyorum- tarafsız kişilerden seçilmesi arzumuzdur.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)