GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:64
Tarih:31.03.2016

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Aziz Türk milleti, saygıdeğer milletvekilleri; sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Benden önceki tüm milletvekillerimizin de ifade ettiği gibi, bugün şehit olan 9 güvenlik görevlimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum, aileleri başta olmak üzere aziz milletimize başsağlığı ve sabır niyaz ediyorum.

Biz sürekli olarak bu kürsülerden bunlara lanet okuyoruz. Hakikaten bir defa daha söylüyorum: O bombaları tuzaklayanlardan başlamak üzere buna sebep olan, sorumluluğu olan kim varsa, yüce Allah bu mübarek cuma gecesi "kahhar" ismiyle kahrı perişan eylesin.

Ama buradan şunu da özellikle bir kere daha ifade etmek istiyorum: Bu mesele basitçe bir siyasi mesele değil. Hepimizin bu noktada ortak yaklaşmamız gereken terörle mücadele çerçevesinde bir millî meseledir ve bu noktada milletimizin birliğini, devletimizin bütünlüğünü, vatanımızın parçalanmazlığını ve bin yıllık kardeşlik hukukumuzu zedeleme niyetinde olan hiç kimse bu hedeflerine asla ve asla ulaşamayacaktır. Bunu bir kere daha kararlılıkla ifade ediyorum.

İkinci olarak, bugün gene, bir hukukçu milletvekili olarak, bir meslektaşım şehit Cumhuriyet Savcımız Mehmet Selim Kiraz'a da şehadetinin yıl dönümünde bir kere daha rahmet diliyorum.

Aynı şekilde, bugün, bu biraz önce ifade ettiğim terör örgütlerinin üniversitelerdeki uzantıları Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde gene bir terör saldırısı gerçekleştirdiler ve Fırat Yılmaz Çakıroğlu gibi sonunun olacaklarını ifade ettiler. Buradan ifade ediyorum: Fırat Yılmaz Çakıroğlu hepimizin, bizim şehidimizdir ve hiç kimsenin, burada üniversite eğitimini devam ettirmek niyetinde olan öğrencilerimizi bu yönde tehdit etmek gibi bir hakkı yoktur. Dolayısıyla, siyasi sorumluluğu elinde bulunduranların da özellikle üniversitelerde bu tarz olaylara meydan vermemek gibi bir sorumluluğunu da yeniden hatırlatıyorum ve bu noktada yeni acılara tahammülümüzün olmadığını da bir kere daha ifade etmek istiyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, 149 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerine vermiş olduğumuz önerge çerçevesinde söz almış bulunuyorum. İnsanlarımızın anayasal haklarını gerçekten kullanıp kullanamadığı bu çerçevede önem arz etmekte. Bu kadar dinleme ve izlemenin olduğu bir dönemde haberleşme hürriyetinden söz edilemeyeceğini düşünüyorum. Polis devleti kurma heveslilerinin yönettiği bir ülkede konut dokunulmazlığından, toplanma ve gösteri yapma hürriyetinden bahsedilemeyeceğine inanıyorum. İnsanların Alevi-Sünni diye ötekileştirildiği, mezhep farklılıkları üzerinden kutuplaştırıldığı bir ortamda din ve vicdan hürriyetinin varlığından söz edilemeyeceğine inanıyorum. Liyakatin hiçe sayıldığı, iktidar yandaşlarının devlet kadrolarına doldurulduğu gerçeği bir tarafta dururken kamu görevine girme hakkından herkesin yararlanabildiğinin iddia edilmesinin mümkün olmadığını düşünüyorum. Yandaş sendikaların yüz binlerce üye yaptığı, toplu görüşmelerin iki günde sonuçlandığı bir iş ortamında sendikalara üye olma özgürlüğünün sağlıklı bir şekilde kullanılamayacağına inanıyorum.

Kıymetli milletvekilleri, tasarının hazırlanması sürecinde adalet yerine eşitlik kavramının tercih edilmesi; çocukların, yaşlıların, özürlülerin, gaziler ve şehit ve gazi yakınlarına yapılan pozitif ayrımcılık uygulamaları açısından Anayasa'yla gerekli uyumu yakalayamadığına inanıyorum. Ülkemizde insan hakları konusundaki ihlaller rekora yürürken, insan hakları ihlalleri konusunda en yüksek şikâyet adalet üzerinden gerçekleşirken, ülkemizde konuyla ilgili hâlihazırda görev yapan bir Türkiye İnsan Hakları Kurumu varken, yeniden Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu kurmanın, tek kelimeyle, yeni kadrolar, yeni koltuklar ve yeni bir kadrolaşma hareketi olarak algılanabileceğine inanıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmaları esnasında ifade ettiğimiz, insan şeref ve haysiyetine yaraşır bir yaşamı, sadece yazı üzerinde değil hayatta da uygulanabilir insan haklarını ve eşitlikten ziyade adaleti savunduğumuzu tekrar ifade ediyor, sözlerimin sonunda Gazi Meclisi ve yüce heyetinizi bir defa daha saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)