| Konu: | Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 64 |
| Tarih: | 31.03.2016 |
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Birkaç gündür Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı üzerinde konuşuyoruz. Böyle bir kuruma ihtiyacımız var mı? Kesinlikle evet. Ancak bunu salt Avrupa Birliği istiyor diye alelacele, millet ne düşünüyor diye sorgulanmadan, sivil toplum örgütlerinin, üniversitelerin görüşü alınmadan "Ben yaptım oldu." mantığıyla yapmak doğru değildir.
Değerli milletvekilleri, insan hakları ve eşitlik konusunda ilerleme sağlayabilmek için her şeyden önce çağdaş bir zihniyete sahip olmak gerekir. Çağdaş ülkelerde insan haklarının güvence altına alınmasının ve hukuki eşitliğin temin edilmesinin temeli cumhuriyetimizin kurucularının da öngördüğü ve Anayasa'mıza yerleştirdiği eşit yurttaşlık ilkesine dayanır. Eşit yurttaşlık ilkesi toplum içerisinde yaşayan bireylerin inancına, düşüncesine, cinsiyetine, etnik kökenine ya da siyasi tercihlerine bakılmaksızın haklarının korunmasını ve eşit muamele görmesini teminat altına alır. Oysa AKP Hükûmeti on dört yıllık uygulamaları ve söylemleriyle eşit yurttaşlık ilkesini aşındırmış, âdeta temeline dinamit koymuştur. AKP, Türk milletini eşit yurttaşlardan oluşan ve eşit haklara sahip olan bireyler topluluğu olarak görmediğini açıkça sergilemektedir. (CHP sıralarından alkışlar) AKP, tam tersine toplumda birbirine yakın siyasi anlayışa sahip her bir toplum kesimini, birbirlerinden farklı haklara sahip olan birer cemaat olarak değerlendirmekte, kendi cemaati olarak gördüğü toplum kesiminin çıkarlarını ise her türlü hukuki ve ahlaki ilkenin üzerinde tutmaktadır. Geldiğimiz noktada yürütülen yeni anayasa tartışmalarında ise Türk vatandaşlığı ilkesini yok ederek, bu gerici zihniyetini Anayasa'ya yerleştirme gayreti içinde olduğunu açıkça göstermektedir. Cemaat toplumu modelini besleyen bu zihniyet terk edilmeden ve eşit yurttaşlık ilkesini sahada tam manasıyla uygulamaya geçirmeden insan hakları ve eşitlik konusunda muasır medeniyetler seviyesini yakalayabileceğimizi düşünmüyorum.
Değerli milletvekilleri, önemli olan sadece yasa yapmak değildir, önemli olan bu yasaları nasıl ve kimlerin uygulayacağıdır, yasanın uygulanabilir olmasıdır. AKP zihniyetinde bir kavram kargaşası var. AKP hükûmetlerinin bir tutarlılığı bulunmamakta. AKP mensupları geçtiğimiz yüzyılın mirası köhne ideolojileriyle bugünkü uygar dünyanın ve Türkiye'nin gerçekleri arasında bocalamakta, gelgitler yaşamaktadır.
Bakın, son olarak Karaman'da bir üzücü olay yaşadık. Bir vakfa ait yerlerde -söylerken utanıyorum- 45 çocuk istismar edildi. İşte, size en çarpıcı insan hakları ihlali. Peki, iktidar ne yaptı? Tüm kurumlarıyla, yaşanan bu insan hakları ihlallerini bir tarafa bırakarak olayın geçtiği ve kendi cemaatinin üyesi olarak gördüğü vakfı koruma telaşına düştü. Şimdi Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı'nı görüşüyoruz. Peki, bu kurulu kim belirleyecek? Kriterleri ne olacak? Bu kurul bağımsız ve tarafsız olabilecek mi? Kurul üyelerinin 8'i Bakanlar Kurulu, 3'ü Cumhurbaşkanı tarafından seçilecek. Bize göre 11 üyenin tamamı Cumhurbaşkanı tarafından seçilecek. Anayasa Mahkemesinin kararlarına saygı duymayan bir Cumhurbaşkanı tarafından seçilecek 11 kişi, önlerine Can Dündar ve Erdem Gül'le ilgili bir konu geldiğinde sizce ne karar verecek? Bu üyelerin evrensel insan hakları normlarına göre hareket etmelerini beklemek saflık olacak.
Türkiye'nin yakın tarihindeki davalara bir bakalım. Siyasi iktidarın kontrolündeki yargı ne yaptı? İnsanları uydurma ve kapalı devre ayarlanmış sahte delillerle suçladı.
Sırası gelmişken söylemeden geçemeyeceğim. Kendilerini savcı yerine koyarak ve en temel insan haklarını ihlal ederek -o dönemki malum ortağıyla birlikte- millî ordumuza alenen kumpas kuran AKP'nin, bugün Cumhuriyet Halk Partisini gayrimillî olarak gördürme çabası tam bir komedi örneğidir. (CHP sıralarından alkışlar) Kumpas davalarının ısmarlama savcıları nasıl ülkeden kaçtıysa, o savcılara talimat verenler de bir gün kendilerine kaçacak ülke arayacaklardır.
Saygıdeğer milletvekilleri, adaletin bir gün herkese lazım olacağını unutmayalım, insan haklarının bir gün herkese lazım olacağını unutmayalım. Evet, bugünkü sayısal çoğunluğunuzla süt siyahtır diyerek kanun teklifi getirseniz kabul ettirirsiniz ama süt siyah değildir. (CHP sıralarından alkışlar) Sayısal çoğunluk her şey değildir.
Gelin, daha güzel bir Türkiye için bu dayatmacı anlayıştan bir insan hakları ve eşitlik söz konusu olduğunda vazgeçin. Gelin, yurttaşlarımızın daha mutlu, daha huzurlu, daha güvenli bir yaşam sürmesi için el birliğiyle sorunları çözecek adımları atalım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)