GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:64
Tarih:31.03.2016

ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Değerli Başkan, değerli kâtip üye arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlarım ve Meclisimizin tüm çalışanları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında, biraz önce, benden önce burada konuşan değerli milletvekili Depboylu, hemen hemen benim söylemek istediğim düşüncelerin önemli bir bölümünü ifade ettiler. Aslında, ben öyle eminim ki, şimdi AKP sıralarından bir kadın arkadaşımız buraya gelse o da benzer konuda düşüncelerini ifade edecek ve sadece birbirimizi yineleyeceğiz ancak oylama sürecine geldiği zaman, ne yazık ki bu birliktelik, ifadedeki birliktelik, duygudaşlıktaki birliktelik ortaklığa dönüşmeyecek, özellikle de iktidar partisi tarafından retle karşılanacak. Bu ayrıntıyı bilmekle birlikte düşüncelerimizi açıklamakta ısrarlı davranıyoruz, ısrarlı davranmaya da devam ediyoruz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bilirsiniz, Anayasa'da da temel hak ve özgürlükler verilir ama hemen arkasında istisnalar maddesi vardır. O istisnalarla temel hak ve özgürlükler yeni baştan sınırlanırlar. Aslında, anımsayın -çünkü konuştuğum zaman burada 2-3 arkadaş dahi yoktu ilk günün akşamında, öyle düşünüyorum- geneline ilişkin düşüncelerimizi ifade ettik, bunları yinelemek istemiyorum, bunlar tutanağa geçti ama bu madde, biraz önce tartıştığımız madde bu konudaki bütün birlikte davranma ve ayrışmayı engelleme önünde, özellikle cinsler arası toplumsal cinsiyet anlayışı yönünden birlikteliği sağlayacak bir düzenleme olmaktan tamamen çıkmış durumda.

Şimdi, bu maddedeki nitelemeleri şöyle izninizle sunmak istiyorum: "Ayrımcılık savının ileri sürülemeyeceği hâller" başlığını taşıyor. Şöyle deniliyor: "İstihdam ve serbest meslek alanlarında, mesleki gereklilikler varsa amaca uygun farklı muamele." Amaca uygun muamele nedir, farklı muamele nedir, bununla ilgili, yasa tasarısının içinde herhangi bir açıklığa rastlamamız mümkün değil.

Hemen çıkarılmasını önerdiğimiz madde, biraz önce Sayın Depboylu'nun da değindiği madde, salt belli bir cinsiyetin istihdamını zorunlu kılan hâller.

Ben çocuğumdan anımsıyorum, kadınların araba kullanmaları olağanüstü bir şeydi, hep erkeklere özgü bir meslek gibiydi ve her birimiz bunun kadınlar tarafından yapılamayacağını zannederdik. Şimdi öyle bir noktadayız ki araba kullanma oranında kadın ve erkek sayısı neredeyse eşitlenmiş durumda. Maden mühendisi olmak ya da mühendis olmak, bu tür şeyler kadınlar için bir hayal gibiydi ama bugün kaskını takıp madene inmiş olan kadınlara da rastlıyoruz.

Bu madde, daha çok kadınlar düşünülerek ifade edilmiş bir madde oluşu nedeniyle, bizi yaşamın dışına çeken, bizi ortak iş yapabilme, kadın ve erkek kendi olanaklarımız ve kendi gücümüzle ortak davranabilme, ortak çalışma yaşamına katılma ve istihdamda bir eşitlik sağlama yolunda adım atmamızın önünü kesinlikle kesen bir madde olarak karşımızda duruyor.

Devam ediyorum: Yaş sınırı yine ayrım sayılmayacakmış, amaca uygun ve farklı muamele sayılmayacakmış. Çocuk ve özel yerde tutulanlara özel tedbirler ve koruma önlemlerinin getirilmesi de yine amaca uygun bir sınırlama.

Şimdi, "koruma önlemleri" ile "zorlama önlemleri" ya da "korumama" diye ifade ettiğimiz -dün de ifade etmeye çalışmıştım- örneğin son dönemde neredeyse patlamış, neredeyse fışkırmış olan "çocukların korunduğu merkezler" diye düşündüğümüz yurtlardaki istismarlar acaba hangi amaca uygunluğu ifade ediyor, hangi maksadı aşmayan bir düzenleme olarak, koruma tedbiri olarak karşımıza çıkıyor, bunu anlamak mümkün değil.

Şimdi, üzerinde duracağımız, bir dine ait kurumlardaki din hizmeti veren kişilerin ille de o din mensubu olmaları. Bunun, tamamen yine ayrımcı, bizim dinî anlayışlarımıza göre, bizim mezheplerimize göre, farklı duruşlarımıza göre inançlar yönünden ortak alanlarda çalışmamızı, dinî temelli alanlarda çalışmamızı engelleyen bir düzenleme olduğu net ve açık. Bunlar yönünden, özellikle dernek ve vakıflardaki bazı düzenlemelerin, bazı arayışların da yine bir ayrıksı tutma anlamına gelmeyeceği, ayrım anlamına gelmeyeceği yolundaki düzenleme temel hak ve özgürlüklerden biri olan örgütlenme hakkını yine ayrımcı bir bakışla...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ŞENAL SARIHAN (Devamla) - ...ve tercihli bir bakışla düzenlemeye neden olacak bir yapılanmaya doğru götürecek.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Sarıhan.

ŞENAL SARIHAN (Devamla) - Bu sebeple biz, ilgili maddelerin kaldırılması gerektiği konusundaki ya da en azından değiştirilerek düzenlenmesi gerektiği konusundaki görüşlerimizi saygıyla sunuyoruz.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)