| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 64 |
| Tarih: | 31.03.2016 |
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MHP'nin grup önerisi üzerine lehinde ben de söz almış bulunuyorum.
Efendim, turizmi şöyle değerlendirmek lazım: Turizm, bir kere, 1990'lı yıllardan itibaren Türkiye'de sürekli büyüme kaydeden, hatta Türkiye'nin büyümesinin de üzerinde geometrik olarak büyüme kaydeden bir sektör, önce bunu bir sabitleyelim. 1990'dan itibaren ortalama yüzde 10 civarında büyüme kaydetmiş. 1990'dan itibaren de, gelirlerine baktığınız zaman, 200 milyarın üzerinde bir gelir elde edilmiş turizm sektöründen. Şimdi, şöyle bir şey düşünelim, varsayalım ki turizm sektörü yoktu. Cari açıkla ilgili ülkenin ne kadar kırılgan olduğunu hepiniz biliyorsunuz, hiçbir zaman için de cari açığı bu ülke düşüremedi. On beş yıllık AKP iktidarında da hiç şöyle bir rahatlayıp da bizim cari açığımızın yüzde 6'nın altına indiği bir dönem görülmedi. Şimdi bu kadar kırılganlık tabii ki krizlere de her zaman açık bir ülkeyi gündemde tutuyor.
Şimdi, 1999'dan itibaren 2015 yılında ne oldu? Ben size kısaca anlatacağım, sonra da çözüm önerilerime geleceğim. 2015 yılında dünyada da büyük sıkıntılar yaşanırken özellikle Rusya'da bir ekonomik kriz yaşandı: Ukrayna meselesi, Kırım meselesi ve orada rublenin inanılmaz devalüasyonu. Geçen yıl, 2014 yılında dedik ki: Bakın, bu krizi okuyamıyorsunuz. Sadece uçağa yakıt desteğiyle bu krizi aşamazsınız çünkü on beş yıldır AKP'nin bir turizm politikası yok. "Neden?" derseniz, tek tek de sıralayabilirim. Sadece deniz, kum, güneşle -biraz önce vekilimiz de söyledi- turizmi sürdürebilmenizin imkânı yok. Ağzımızı açtığımız zaman deriz ki: "Türkiye açık hava müzesi." Türkiye'nin her yerinde inanılmaz zenginliklerimiz var, tarih zenginliğimiz var, doğa zenginliğimiz var, yayla zenginliğimiz var, her şeyimiz var. Ee, o zaman turizm niye bu hâlde? İki pazara dayandırıyorsunuz; iki pazardan bir tanesi Rusya, diğeri de Almanya. Özellikle sahil turizmi yapılan bölgelerde bu iki pazardan turist alıyoruz, İngiltere daha sonra geliyor, Hollanda daha sonra geliyor. Pazarlardan biri çökünce bugün, turizminiz çöküyor.
85 milyar dolarlık yatırımdan bahsediyorsunuz. 85 milyarlık yatırım, sadece millî kaynaklarımızla yapılmış bir yatırım ve bu yatırımların boşa çıkması diye bir şey söz konusu olabilir. Yani burada, sadece turist için yapılmış otelleri ne yurt yapabilirsiniz, yurt yapıp ne TÜRGEV'e verebilirsiniz ne buraları pansiyon yapabilirsiniz ne de başka bir şey yapabilirsiniz, buraya sadece turist getirmek zorundasınız. Peki, turist getirmek için ne gerekiyor? İlk önce, 1 numarada huzur. Huzur olmayan yerde, güven olmayan yerde turizm olmaz. Hangi birimiz kalkarız da şimdi Suriye'de tatile gideriz ya da Tunus'ta tatile gideriz ya da Orta Afrika'ya, kargaşa olan bölgelere tatile gideriz? Durum aynen budur. Türkiye'de şu anda ciddi bir güven sorunu vardır ve tek konu da Rusya değildir. 24 kasımda uçak düşürüldükten sonra, baktık, Rusya'dan gelen bütün rakamlar yerle bir olmuş.
Peki, Rusya deyince biz ne düşünüyoruz? Sadece turizm mi? Hayır. Yaş sebze meyve ihracatında, hatta çiçek ihracatında da 1 numaralı ülke Rusya. Orada da aynen sıfırlanmış bir durum söz konusu ve 1 Ocaktan itibaren inanılmaz bir şey oldu, Türk sermayesi, dişiyle tırnağıyla geliştirdiği bir pazar da yok sayıldı. "Türk sermayesi olan şirketler burada iş yapamaz." dediler. Bu, inşaatı da kapsıyor, tarımı da kapsıyor ama en önemlisi turizm. Oradan 2,5 milyon Rus turist Türkiye'ye geliyordu. Şu anda biz bunu yok sayıyoruz, yok saymak zorundasınız. Yani oradan, hâlâ -şunu hayal etmeyin- turist gelecek diye beklemeyin. En çok, zorlamayla 1 milyon turisti çıkartabilir miyiz çıkartamaz mıyız, meçhul arkadaşlar.
Şimdi, iki pazara dayalı turizmde öbür pazarı da söyleyeyim, Alman pazarını. Bakın, erken rezervasyonların 31 ocakta birinci ayağı biter, erken rezervasyonda yüzde 60 gerileme var. İkinci ayağı 31 martta biter, yani bugün bitiyor, burada da yüzde 40 gerileme var ve bütün turizmcilerle... Aynı zamanda turistik bölgelere dönüp baktığınız zaman, oradaki insanların -esnaf da dâhil- şunu söylediklerini duyuyorsunuz: "Biz bittik, bizi nasıl kurtaracaksınız?" Söyleyecek lafımız yok. Çünkü biz her zaman şunu, özellikle bu tür ekonomik konuları şöyle gördük: Bu bir millî meseledir, buradan biz muhalefet üretmeyi düşünmüyoruz. Biraz önce sayın AKP milletvekili, Antalya milletvekili söyledi, muhalefet aslında hiç sesini çıkartmıyor, sizden gelecek yaptırımları bekliyor, sizden gelecek can suyunu bekliyor ama sizden gelenler de maalesef ortada.
"9 madde açıkladık." dediniz, 9 maddeden bir tanesi uçak desteğiydi, geçen sene verdiniz ama 1 milyon Rus eksik geldi, ona rağmen eksik geldi. Şimdi, bu sene verdiğiniz uçak desteği hâlâ başlamadı ve nisan, mayıs aylarında vereceksiniz, nisan, mayıs ayları zaten yok, zaten yok, nisan, mayıs aylarını yok görüyoruz. Hâlbuki bütün yıla yayılması gerekiyor demiştik, orada da sizden tık yok.
Sadece bu mu? Ecrimisil meselesi diyorsunuz. Ee, peki, kendi sermayesiyle kendi arsasına otel yapanlara ne yapacaksınız? Tahsisle verilmiş yerler belli, turizmin yüzde 50'sidir, ee, diğerlerini ne yapacaksınız? Bir de böylesi bir durumda, özellikle Sayın Başbakanın "Bu bir afet hâlidir." dediği bir durumda siz sadece ecrimisili bir yıl erteliyorsunuz. Yani madem afet hâli, afetlerde hibeler konuşulur, hibe yapılması konuşulur ama bu da maalesef yok.
Diğer maddeler de ihracatçı sayılması mesela. Turizm sektörünün ihracatçı sayılması meselesi şudur: Sadece EXIMBANK kredilerinden destek alma konusudur. Ee, zaten krediye ulaşımda çok büyük sorun yok, insanların tek derdi krediye ulaşmak değil. Madem ihracatçıya verilen destekler nasıl tekstilde, makine sanayisinde ihracata veriliyorsa aynı şekilde, KDV iadesi verin, o da yok. E, peki, bu desteğin neresi doğru, nasıl bir can suyu verilir? "Afet hâli" dediğiniz iş tam da siyaset afet hâlidir, siyasi afet hâlinde... Yani AKP'nin politikalarından dolayı siyasi afet hâli yaşanıyor ve turizmi seyrediyoruz. Peki, buradan ben nereye geleceğim? Tamam "Tesisler bu seneyi bir şekilde böyle atlatır, önümüzdeki sene belki toparlanır." denilebilir ama 2017'yi de biz kayıp yılı olarak görüyoruz, eğer böyle giderseniz 2018'de de toparlanamaz. Zorla, yirmi beş yılda tuğlaları üst üste koyarak gerçekleştirdiğimiz turizm sektörü ve potansiyelinin bu politikalarla devam etmesinin ihtimali yok.
Peki, ne yapılması lazım? Bir: Esnafa hiçbir şey yok. Özellikle esnaf işsizliği ortada. 1,5 milyonun üzerinde esnaf var Türkiye'de, bunun büyük bölümü de sahillerde; Muğla'da, Antalya'da, Aydın'da, İzmir'de ve esnafın bütün geçim kaynağı turizm sektörü. 50'nin üzerinde sektörü ilgilendiren bir turizm sektöründen bahsediyoruz, 50'nin üzerinde. Bakın, bir araştırma yaptım, sadece Konya Antalya'ya 2 milyar mal satıyor. Türkiye genelinde Antalya'ya 50 milyarın üzerinde mal satan kentlerimiz var; Hakkâri var, Van var, Giresun var, Trabzon var, Mersin var, Isparta var, Burdur var, Konya var. Yani buralarda şimdi turizm daha fark edilmedi çünkü sezon açılmadı ve sezonun da pek açılacağı yok ama oteller genellikle 1 Haziranda açılacak, özellikle Muğla ve Aydın bölgesinde. Belki açılmayacak çok otel var ve bunu otelcilerden alıyoruz. Sadece Antalya'dan bir örnek vereyim: 7 oteli olan bir yatırımcının 4 bin çalışanı var, 7 oteli var -4 bin çalışanı var- bunun 3'ünü açmıyor. 1.500 kişi işsiz kalacak. Şimdi, bir esnaf ayağı, bir de çalışan; turizm çalışanı tarafında şu ana kadar öngördüğünüz bir şey yok, en azından bizim bildiğimiz bir şey yok ve daha önce bir öneri getirmiştim turizm çalışanlarıyla ilgili, bir araştırma yapılmasıyla ilgili, siz reddettiniz. Yani turizm çalışanlarının durumu ortada... Altı ay çalışıp... Altı ay işsizdiler zaten, şu anda on iki ay işlerinden mahrum kaldılar. Dedik ki: Bu asgari ücretin üzerine 100 lira destek verdiniz, bu 100 liranın 2 katına çıkarılıp bunun verilmesi...
Bir ikincisi de özellikle turizmde çalışanlara kış aylarında da çalışmak üzere bir destek verilmesi lazım, ama şu anda, artık onlar işsiz, yazın da işsiz. Bunlara işsizlik sigortasından altı ay verdiğiniz işsizlik sigortasını bir yıla çıkarmanızı talep ediyoruz, inşallah bunları yaparsınız.
Konuşacak çok şey var. Biliyorsunuz, EXPO 2016 da başından itibaren olduğum bir konudur; biz, burada, 100 ülkenin gelmesini bekliyorduk, aynı zamanda da 8 milyon turistin gelmesini bekliyorduk, fakat şu anda 50 ülkedeyiz ve o seviyede bir turist de bekletmeyin, yani kendimizi kandırırız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Sayın Başkan, standart 24 ama.
BAŞKAN - Sayın Enç, lütfen...
Sayın Budak, teşekkür ederim.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Sayın Başkan...
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) - Antalya'da birlik ve beraberliği görebilirdik, aslında Türkiye'nin en büyük organizasyonuydu, maalesef onu da elinize yüzünüze bulaştırdınız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)