Konu: | Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 63 |
Tarih: | 30.03.2016 |
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı'nın 3'üncü maddesi üzerinde konuşmak için söz almış bulunmaktayım.
Hem taraf olduğu uluslararası sözleşmeler hem de 2004'ten beri süren Avrupa Birliği üyelik süreci nedeniyle ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik konusunda Türkiye'nin pek çok yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu yükümlülüklerden en önemlisi de ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik kanununun çıkarılması ve bu kanunda yer alan düzenlemelere göre ülkede ayrımcılıkla mücadeleden sorumlu bir kurum oluşturulmasıdır.
Bu tasarıyla ilgili kamuoyunda çokça eleştiri vardır ve grubumuzun da oldukça fazla eleştirisi bulunmaktadır. Dün burada kürsüden konuşan bir AK PARTİ'li milletvekili bu kanunun alelacele gelmediğinden, aksine yedi yıllık bir evveliyatının olduğundan bahsetti. Ben bu cümlesinden sonra yedi yıl boyunca neler yaptıklarını anlatacağını düşündüm ama bir şey anlatamadı çünkü yedi yıl boyunca bu konuyla ilgili hiçbir şey yapılmadı. 2009 yılında Hükûmetin gündeme getirdiği demokratik açılım projesi kapsamında bir yasa ve bu yasayla birlikte yetkilendirilen bir kurumun oluşturulacağı duyurulmuştu. O zaman zaten sivil toplum örgütlerinin de gündeminde olan konu nihayet devletin de gündeminde ve Hükûmetin de gündeminde diye bir kurum oluşturulacağı bekleniyordu fakat 2010 yılında hiçbir gerekçe gösterilmeden, hiçbir açıklama yapılmadan bu süreç donduruldu. O zaman İçişleri Bakanlığı tarafından Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kanunu Tasarısı taslağı hazırlanmıştı fakat o tarihten beri hiçbir şey yapılmadı ancak yedi yıl sonra ocak ayında alelacele gündemimize girmiş oldu.
Şimdi, bu konuda gönül isterdi ki tebrik edelim sizleri, onca yıldır altyapı çalışmalarını yaptığınızı söyleyelim ancak böyle bir durum yok. Ne uluslararası mevzuata uygun yükümlülükler yerine getirildi ne de başka bir adım atıldı. Biz, ayrımcılıkla mücadeleye özel bir kanun için uğraşırken bir de bakıyoruz birçok eksiği olan Türkiye İnsan Hakları Kurumunun adına sadece "eşitlik" ibaresi eklenerek yeni bir yamalı bohçaya benzeyen bir tasarı karşımıza çıktı.
Değerli milletvekilleri, tartıştığımız bu kanun tasarısı neresinden tutsak elimizde kalacakmış gibi görünüyor. Ama ben süre kısıtlı olduğu için sadece 3'üncü madde hakkında görüşlerimi söyleyeceğim. Başlığı bir kere "Eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı." Başlığa bakınca bile iddialı görünüyor fakat burada ne "eşitlik" kavramı olduğu gibi, olması gerektiği gibi açıklanmış ne de ayrımcılığa maruz kalan herkesi kapsayan bir düzenleme var, böyle bir şey yok.
Uluslararası kabule ve bizim kabulümüze göre de eşitlik, toplumu oluşturan bütün kişi ve grupların eşit haklara, kaynaklara ve fırsatlara sahip olması ve bunlara erişimlerinin de eşit olması demektir. Şimdi sormak istiyorum: Hükûmet acaba "eşitlik" kavramını bu tasarıyla hayata geçirebileceğini gerçekten düşünüyor mu? Yani kadınlar, Kürtler, engelliler, Romanlar, Çerkezler, mülteciler ve daha birçok grup bu ülkede eşit bireyler olarak yaşayabilecek mi? Eşitliği tanımlamak, ayrımcılıkla mücadele ederken ulaşmak istediğimiz hedefi bilmek açısından önemlidir. En nihayetinde, ayrımcılıkla mücadele faaliyetleri eşitliğe ulaşmak için yapılan faaliyetlerdir.
Tasarıya bakınca eşitliğin ne olduğunu anlamadığımız gibi, ayrımcılığı da anlamıyoruz. Maddenin (2)'nci fıkrası şu şekilde yazılmış: "Bu Kanun kapsamında cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, felsefi ve siyasi görüş, etnik köken, servet, doğum, medeni hal, sağlık durumu, engellilik ve yaşa dayalı ayrımcılık yasaktır." deniyor. Tasarının gerekçesinde Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi düzeyindeki sözleşmelere sıklıkla atıf yapılmış ancak bunlar yeterli değil, atıfta bulunmakla olmuyor, o sözleşmelerin gereğini de yerine getirmek gerekiyor. Tasarıyı hazırlayan ve onaylayan Kabine üyeleri o belgelerdeki "ayrımcılık" tanımını görmek istememiş olabilir ancak bilgilendirmek gerekiyor bu konuda da. Birçok ayrımcılık tanımına yer verilmediği gibi, eksik tanım var burada, sınırlayıcı sayıda sayılmış.
Değerli milletvekilleri, bu tasarı kabul edilirse, yasaklanan ayrımcılık dayanakları en az olan kanun bizimkisi olacak. Kaldı ki Hükûmetin korumak istemediği herkesi kapsam dışı bırakma isteğine uygun bir şekilde, ucu açık bırakılmayan ve çerçevesi çok net çizilen bir kanun olmuş olacak.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)