GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:63
Tarih:30.03.2016

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sevgili halkımız; Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı'yla ilgili söz almış bulunuyorum.

Maalesef, kendi vekillerine eşitlik uygulamayan bir Mecliste eşitlik kanununu tartışmak üzücü tabii ki. Otuz yıl avukatlık yaptığım dönemde cezaevlerini ziyarete gidebilirken HDP milletvekili olarak cezaevlerini ziyarete gidemiyorum ve bununla ilgili herhangi bir açıklama, bir bilgi de verilmiyor maalesef bizlere.

Aynı şekilde, yine eşitlikten söz ederken, insanların katılımından söz ederken, daha önce konuştuğumuz konuyla ilgili de bir iki söz söylemek istiyorum. Sulukule'yi nasıl sahiplerine vermediyseniz, Kuzey Ormanlarını İstanbul halkına rağmen nasıl talan ettiyseniz, Sur'da da yapılmak istenenin aynı şey olduğu kanaatindeyim; yeni sömürgecilik anlayışıdır Sur'da da yapılmak istenen ve halka sorulmadan, halka rağmen bir şeyler yapılmaya çalışılmaktadır.

Şimdi, kanun tasarısına geldiğimiz zaman, "İnsan haklarının korunması ve ayrımcılıkla mücadele kapsamında faaliyet yürüten kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları ve üniversitelerle işbirliği yapmak" ifadesi kanunda yer almasına rağmen, bu iş birliği maalesef yapılmamış, insan hakları örgütleri dinlenmemiş ve toplantıyı da terk etmek zorunda kalmışlardır.

Vatandaşların karşılaştığı ayrımcılıkları değerlendiren kurumların bağımsız ve özerk olması kurumun itibarı ve işlevini doğru biçimde yerine getirmesi açısından da büyük önem taşımaktadır. İnsan hakları ve eşitlik kurumlarının ayrı kurumlar olarak kurulmaları ve varlıklarını sürdürmeleri gerekmektedir. Avrupa Birliğinin kabul ettiği ve tüm üye devletleri bağlayan eşitlik direktiflerine göre, Avrupa'da birden çok temelde veya tek temelde ayrımcılıkla mücadele etmek için kurulan eşitlik kurumları diğer insan hakları kurumlarından ayrı, bağımsız, özerk bir yapıya sahiptirler. Ama, dün de birçok kez eleştirildiği gibi -şu anda, bizdeki tasarıda 3'ü Cumhurbaşkanı, 8'i Bakanlar Kurulu tarafından atanması önerisi bulunmaktadır- karar sürecinden muhalefet ve sivil toplum tamamen dışlanmaktadır. Kurula dâhil olmayan sivil toplum örgütlerinin dışarıdan müdahalesi ve katkısı için daha etkin mekanizmalar kurulmalıdır. Kuruma Türkçe dışında dillerde de başvuru yapılabilmeli ve kurum Türkçe dışında dillerde de hizmet verebilmelidir. Kurum yalnızca tazminat kararı veren değil, gerekli hâllerde özür dilenmesi ve yayımlanmasına karar verecek esnekliğe de sahip olmalıdır.

Tasarının 2'nci maddesinde kanundaki tanımlar açıklanmaktadır. Tanımlarda ayrımcılığın bir kişiye karşı uygulanabileceği gibi bir topluluğa karşı ayrımcılıkta da bulunulabileceği belirtilmelidir. Bilindiği gibi, ırk, etnik köken, din, mezhep, cinsiyet, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim özellikleri sebebiyle, kişiler olduğu gibi topluluklar da farklı muameleye tabi tutulabilmektedirler.

Tanımlar konusundaki bir diğer itirazımız tacizin tanımıyla ilgilidir. Irk, etnik köken, din, cinsiyet kimliği, cinsel yönelim ve kişisel özelliklere yönelik, kişileri küçük düşürücü davranışlar "taciz" tanımına girer. Ayrıca, cinsel tacizin de ayrı olarak bir başlık altında yer alması gerekir.

Ayrımcılık yasağının kapsamına ilişkin 5'inci maddeye de "Seçme, seçilme hakkı dâhil olmak üzere, kamusal yaşama katılım bakımından hiç kimse aleyhine ayrımcılık yapılamaz." maddesi eklenmelidir.

LGBTİ'lere yönelik ayrımcılığın -ki sizlerin duvarları olduğunu, kırmızı çizgileri olduğunu ve onları yok saydığınızı biliyoruz- cinsel kimliğe, cinsel yönelime dayalı ayrımcılığın da yasaklanması ve ayrımcılık temellerine yenilerinin eklenebilmesi için ucunun açık bırakılması gerekir.

"İstihdam ve serbest meslek alanlarında amaca uygun, orantılı, farklı muamele." ucu açık bir maddedir ve İş Kanunu'ndan çok daha geriye düşmektedir.

Aynı şekilde, kadınların istihdamıyla ilgili de özel bazı düzenlemeler getirilmesi yine İş Kanunu'nun gerisine düşen bir düzenlemedir.

Meslek içi insan hakları, eşitlik eğitimi programları sadece kanunda sınırlı olanlarla, bu düzenlemeyle sınırlı kalmayıp genel olarak bütün alanlarda ayrımcılığa karşı eğitimlerin verilmesi esas alınmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Kurumun yapısına dair önerilerimiz var.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kerestecioğlu.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Burada, sadece, bitirmeden, kayda geçsin diye eklemek istiyorum: "Bu kurum nasıl yapılabilir?" diye dün tartışıyordunuz. Kurum Meclis İnsan Hakları Komisyonundan bir üye, partilerden birer üye ve Yargıtay, Danıştay, Barolar Birliği, TMMOB, tabipler, işçi ve kamu sendikalarından...

BAŞKAN - Sayın Kerestecioğlu, teşekkür ederim.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - ...üyeler dâhil edilmek üzere de oluşturulabilir. Böyle bir kurum olmazsa İnsan Hakları Kurumu maalesef, dostlar alışverişte görsünden öteye gitmeyecektir.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)