| Konu: | Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 61 |
| Tarih: | 24.03.2016 |
MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Çok ilgi çekici olmadığını bile bile yine de bu çok önemli, bu hayati kanun üzerinde konuşmaya ve tartışmaya devam etmeyi öneriyorum ve ben de süremi bu kanun üzerinde kullanacağım.
Değerli arkadaşlar, bu kanun son derece gerekli bir kanundur ama bu kadar önemli ve hayati kanun bu kadar aceleye getirilmemesi gereken de bir kanundur. Son derece açık sakatlıklar içermektedir, temel hak ve özgürlüklerimiz açıkça örselenmektedir bu kanun tasarısıyla. Dolayısıyla, bu kanunu aslında ayrıntılarıyla uzun uzun tekrar alt komisyondan başlayarak tartışmak zorundayız.
Mesela, bunlardan birincisi: İçinde çocuk yok, düşünebiliyor musunuz? Batı hukukunda, evrensel hukukta çocuklar her zaman özel korumaya tabiyken biz bir yasa tasarısı yapıyoruz ve içinde "çocuk" kavramı geçmiyor. Bu ayıp bu Meclise yeter arkadaşlar. Bunu kabul etmiyoruz.
Zor bir yasa olduğunu kabul ediyorum. Gerçekten de bilgi iletişiminin, transferinin, yaygınlığının bu kadar arttığı bir dünyada bir yasayla bütün bu kişilik haklarını teminat altına almak ama bilginin de dolaşımını sağlamak elbette zor ama biz bunu başarmak zorundayız. Üstelik de niye yapıyoruz bunu? Aceleyle yapıyoruz. Ne için? Marttaki, nisandaki sözümüzü tutmuş olmak için. Hâlbuki defalarca ifade ettik: Avrupa Komisyonunun tüzük önerisi var; Avrupa Komisyonundan bu geçti, geçecek. Yakında onların normları olacak ve biz de zaten ona uymak zorunda kalacağız. Nedir bu acelemiz, anlamakta güçlük çekiyorum.
Bazı küçük düzeltmeler yapılmaya çalışılıyor. Teşekkür ederim Sayın Bakana da Komisyona da ama son derece yetersiz olduğunu kabul etmek zorundayız.
Değerli arkadaşlar, içinde geniş istisnalar olan bu kanun tasarısında, aslında ilk başta ifade edilen "Biz kişilik haklarını güvence altına almaya çalışıyoruz, kişisel verileri güvence altına almaya çalışıyoruz." yaklaşımı bitirilmekte, içi boşaltılmakta ve kişisel verilerin tepe tepe kullanımının önü açılmaktadır.
Mesela -defalarca söylendi ama bıkmadan söyleyeceğiz çünkü Anayasa Mahkemesinden de dönecek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden de dönecek, siz de biliyorsunuz, biz de biliyoruz- Avrupa hukukunda olmayan din, mezhep, felsefi inanç ve kılık kıyafeti niye fişliyorsunuz, niye saklıyorsunuz? Ben bu soruyu bu kürsüden 5 defa sordum ama cevap alamıyoruz. Niye saklıyorsunuz, niye işliyorsunuz bunu? Ne olur, gelin ve "Evet, şu nedenle bizim buna ihtiyacımız var." deyin.
Bunun ötesinde, bakınız, denetim organı, kurul oluşturuyorsunuz, siyasi bir kurul oluşturuyorsunuz; genişlettiniz, 7'den 9'a çıkarttınız. Teşekkür ederiz. Yeter mi? Yetmez. Bakın, bu kurula emanet ediyorsunuz bütün verileri. Hani, meslek örgütleri nerede, akademik kurullar nerede, YÖK nerede, baro nerede, tabipler odası nerede bunun içerisinde? Meclisin seçeceği organın siyasi olacağını hepimiz bilmiyor muyuz? Niye kişisel verilerimizi, en nihayetinde, siyasi bir organa teslim ediyoruz bu kadar açık bir biçimde? Buna ne gerek var arkadaşlar?
Bakın, yasada liyakat yok mesela. Dört yıllık okul mezunu olan herkes atanabilir. Bu eksiklik değil mi yani bunu düzeltmek gerekmiyor mu? Bunu söylemek için... Ya, bu siyasi bir konu değil yani burada herkesin açık yüreklilikle, samimi bir şekilde bu yasaya katkı vermesini rica ediyoruz.
Hak arama yolları son derece sınırlı. Bakın, 8'inci maddede ve 9'uncu maddede verilerin transferinin önünü sonuna kadar açtık. Sonra ne oldu? Diyoruz ki: Veri sahibi veri sorumlusuna gider, şikâyet eder: "Benim verime ne oldu?" Senin verin 50 defa el değiştirdi, haberin yok, nereden bileceksin? A firmasına verini verdin, A firması B'ye verdi, C'ye verdi, D'ye verdi; D işledi, E firması yurt dışına yolladı. Nasıl bulacaksın, kime şikâyet edeceksin? Otuz gün susuyor veri sorumlusu, o zaman sen kurula gidiyorsun. Kurula nasıl gidiyorsun? Para yatırarak gidiyorsun. Bakın, bu da iptal edilecek. Temel haklar ve özgürlükler öyle parayla, başvuruyla sınırlandırılamaz arkadaşlar.
Dolayısıyla, hâlâ vakit varken bu yasa tasarısının bir an evvel, tekrar, derli toplu, Sayın İyimaya, en azından bir ölçüde düzeltilmesinde yarar görüyoruz ve bu nedenle de Meclisimizi, Komisyonumuzu göreve davet ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)