| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 60 |
| Tarih: | 23.03.2016 |
HAYDAR ALİ YILDIZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Karaman'da Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip ve İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneğine ait yurtlarda kalan 9-10 yaşlarındaki çocukların gönüllü bir öğretmen tarafından cinsel istismara maruz kaldıkları haberi basına yansımış ve bunun üzerine Halkların Demokratik Partisi tarafından Meclis araştırması açılması talep edilmektedir. Talebin aleyhine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Tabii, burada Meclis araştırması önergeleri gelebilir. AK PARTİ olarak da bizler... Böyle günübirlik taleplerle değil, enine boyuna bu mesele müzakere edilir, istişare edilir, gerekirse bu Parlamento bir Meclis araştırması açılması konusunda ortak bir mutabakatla kararını alır ve yoluna devam eder. Bu noktada "A partisi çocuğun cinsel istismarına taraftar, duyarlı, diğeri değil." şeklinde bir yaklaşım iğrençtir; bu olay kötü olduğu kadar, böyle bir yaklaşım da ahlaksızcadır, kabul edilemez ve faydasız bir tartışma olduğunu ifade etmek isterim.
Her şeyden önce, sayın milletvekilleri, bakış açımızı değiştirmek, bakış açımızı belirlemek durumundayız. Önce bakışımızı, sonra bu bakışın açısını hep birlikte tespit etmek durumundayız. Bakışımızı her türlü siyasi mülahazalarımızdan, ideolojilerimizden arındırmak, kişisel, siyasi mensubiyetlerimizden arındırarak bu meseleye yaklaşmak durumundayız, açımızı da olaya göre belirlemek durumundayız.
Olay ise çok vahim, çirkin ve ahlaksız bir olaydır, toplum ahlak ilkeleri gereğince, örf ve âdetimiz ve hukukumuz gereğince kabul edilemez bir olaydır. İlkeler nazarıitibarıyla da "suçların şahsiliği" ve "Kanunsuz suç ve ceza olmaz." ilkeleri gereğince ilkeli bir yaklaşımla da meselenin üzerine gitmek lazım. Suçu kim işlemişse kanunda en üst ceza ne ise o cezanın verilmesi konusunda AK PARTİ Grubunun yaklaşım ve düşüncesi budur.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - İdarenin suçu yok mu?
HAYDAR ALİ YILDIZ (Devamla) - Bu suç kim tarafından işlenirse işlensin, hangi mensubiyette olursa olsun en şedit bir cezayla cezalandırılmalı, yani suçların şahsiliği ilkesi ilkesel bir yaklaşımla kabul edilmeli ve yolumuza devam etmeliyiz.
Bütün dinlerin, bütün öğretilerin ve bütün doktrinlerin temel, vazgeçilmez kanunları vardır; aklın muhafazası kanunu, nefsin muhafazası kanunu, neslin muhafazası kanunu, dilin ve dinin muhafazası kanunu. Konumuz neslin muhafazası kanunu ise kendi medeniyetimizin, kendi inancımızın kodlarını harekete geçirmek ve meseleye bu şekilde yaklaşmak durumundayız.
Değerli milletvekilleri, hukukumuzda, Türk Ceza Kanunu'nda yargılama fail üzerinden değerlendirilir, fail üzerinden yargılama yapılır. Dolayısıyla, Ceza Kanunu'muzun metodolojisi ne ise meseleye de bu tarafından bakıp fail üzerinden bir değerlendirme yapmamız, suça bu noktadan bakmamız gerekmektedir. Mezkûr olayda, bahse konu olayda fail bellidir ve yargı üzerine düşeni yapacaktır. Nitekim, Karaman Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlanmış, 16 Martta çocuğun nitelikli cinsel istismarı, hürriyeti tahdit, kasten yaralama ve müstehcen görüntüleri izletme suçlarından altı yüz yıla yakın bir süreyle sanığın cezalandırılması için Karaman Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açılmış bulunmaktadır. Tabii, burada bizlerin milletvekili olarak, Parlamento olarak bütün kurum ve kuruluşların çocuğun haklarını, çocuğun ruh ve gönül dünyasını korumak üzere -bütün dünyada temel bir ilkedir- yayın yasağına ve gizlilik esasına, buna da hep birlikte duyarlı olmamız gerekir. Burada alınmış olan karar da çocukların haklarını, hukuklarını, onların masumiyetlerini, mahrumiyetlerini korumak üzerine olan bir yaklaşımdır.
Şimdi, tabii, Anayasa'mıza göre de yargıya intikal eden bir konu var. Karaman Ağır Ceza Mahkemesine açılan bir kamu davası var. Anayasa'nın 138'inci maddesine göre de yargıya intikal eden bir konuda Meclis araştırması yapılması kabul edilemez. Dolayısıyla, bize düşen, ilgili Bakanlığa da düşen, konuyu bütün boyutlarıyla yargının incelemesi konusunda hassas yaklaşmaktır. Yargılama inanıyorum ki bağımsız ve tarafsız mahkemeler tarafından bütün detaylarıyla incelenecek ve bütün AK PARTİ Grubunun ve inanıyorum ki bütün Parlamentonun talep ve beklentisi, bu suça karışmış olan failin en ağır cezayla cezalandırılmasıdır. Bize düşen Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, Parlamento olarak, toplumun önündeki bu tür olaylarda düzenleyici ve önleyici tedbirleri almaktır. Dolayısıyla toplumun güvenliği ve huzuru, çocuklarımızın geleceği için bu Parlamento elbette ki üzerine düşen görevi yapacak; milletvekilleri olarak yapacağız, baba olarak yapacağız, anne olarak yapacağız, bu toplumu geleceğe, aydınlık, büyük, güzel Türkiye'ye hazırlama konusunu mesuliyet edinmiş kişiler olarak bu sorumlulukla elbette ki davranacağız. Biz çocuklarımızın masumiyetini, çocuklarımızın mahremiyetini korumak durumundayız.
Tabii, bu konuda AK PARTİ'nin duyarlılığını test etmek isteyenlere ve bu vesileyle bu araştırma önergesini Parlamentoya getiren milletvekili arkadaşlarımıza şunu ifade etmek isterim ki bu düzenleyici ve önleyici kanunlar, sözleşmeler gelmiş ve AK PARTİ iktidarı döneminde bu Parlamentoda şerefli milletvekilleri tarafından onaylanmış, kabul edilmiş uluslararası kanun ve sözleşmeleri de birazdan sizlerle paylaşacağız. AK PARTİ olarak kurucu liderimiz Recep Tayyip Erdoğan'ın başlatmış olduğu, muhterem eşleri hanımefendinin "Haydi Kızlar Okula" gibi, kızlarımızın eğitime kavuşturulması, toplumda daha etkin ve mücadele edebilir bir duruma gelmesi konusunda başlatmış olduğu kampanyalar da işin elbette ki sosyal boyutudur.
Hukuk noktasında ise bu Parlamentonun yaptıklarını yine AK PARTİ iktidarında kısa başlıklarla sizlerle paylaşmak isterim.
9/1/2003 tarihli 4787 Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun; 30/1/2003 tarihli 4804 sayılı Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'ne Ek İnsan Ticaretinin, Özellikle Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun; 16/10/2003 tarihli 4991 sayılı Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye Ek Çocukların Silahlı Çatışmalara Dahil Olmaları Konusundaki İhtiyarî Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun; 14/1/2004 tarihli 5049 sayılı Çocukların Korunması ve Ülkelerarası Evlat Edinme Konusunda İşbirliğine Dair Sözleşme; 2005 tarihli 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu. AK PARTİ iktidarında çıkan kanundan bahsediyorum saygıdeğer milletvekilleri; tekrar ediyorum, AK PARTİ iktidarı döneminde. 3/7/2005 tarihli 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu AK PARTİ iktidarı döneminde yürürlüğe girmiş bir kanundur. Aynı şekilde, 22/11/2007 tarihli 5717 sayılı Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yön ve Kapsamına Dair Kanun, ailenin ve çocuğun korunmasına dair kanun, pek çok kanun...
Zaman zaman muhalefet partisinin milletvekilleri kanunların geçmesini engellemek için, uluslararası sözleşmelerin burada yürürlüğe girmesini önlemek için burada değişik manevralara başvuruyorlar. AK PARTİ iktidar olduğu dönemde, bütün bu manevralara karşılık çocuklarla ilgili atılması gereken adımları atmış...
ERKAN AKÇAY (Manisa) - AKP'nin manevrası ne?
HAYDAR ALİ YILDIZ (Devamla) - ...gerek iç hukuk gerekse uluslararası sözleşmelerin, uluslararası protokollerin burada hayata geçmesi noktasında üzerine düşeni yapmıştır.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sizin manevranız ne? Başkalarına tecavüzcüyü kurtarmak mı, he? Manevranız ne?
HAYDAR ALİ YILDIZ (Devamla) - İnanıyorum ki o dönemde muhalefet partisi milletvekilleri de buna katkı yaptı.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Ahlaksızı, tecavüzcüyü koruyorsunuz, manevranız bu!
HAYDAR ALİ YILDIZ (Devamla) - Bugüne kadar üzerimize düşeni yaptık Parlamento olarak. Yine, düzenleyici ve önleyici olarak bu Parlamento ne yapması gerekiyorsa... Parlamentonun düzenleyici ve önleyici fonksiyonu kanunlarla elbette ki hayata geçmeli. Diğer taraftan, önemli erklerden yargı da üzerine düşeni yapmalı. Sağlıklı bir toplumda, çocuklarımızın aydınlık bir gelecekte, huzurlu bir ortamda, huzurlu bir çevrede, güvenli bir şekilde yaşamaları konusunda ne gerekiyorsa AK PARTİ Grubu olarak da, inanıyorum Parlamento olarak da üzerimize düşeni yapma konusunda elimizden geleni yaptık, yapmaya devam edeceğiz.
Son söz olarak da tekrar hüküm cümlesini sizlerle paylaşmak istiyorum: Çocuğun istismarı istismar edilecek bir konu değildir, çocuğun ideolojisi yoktur. Mahremiyetini ve masumiyetini korumak anne, baba ve milletvekili olarak bizlerin, bu Parlamentonun görevidir diyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)