GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:59
Tarih:22.03.2016

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı'nın 12'nci maddesiyle ilgili söz aldım.

Geçen hafta boyunca avukatlık yaptığım dönemde gitmediğim kadar adliyelerde bulundum, hatta sabahladığım geceler oldu. Bunu neden anlatıyorum? Çünkü gerçekten az önce bir konuşmacının söylediği gibi "Biz kendi insanımızın yaşamını koruyamadığımız durumda verilerimizi, kişisel verilerimizi nasıl koruyacağız?" diye aynı şekilde ben de sormak istiyorum.

Önce, barış isteyen akademisyenlerden 3'ü tutuklandı. 1'i çok yakın arkadaşımdır, Esra Mungan ve şu anda kendisi tecritte. Tanımadığınız insanlar için, gerçekten bilmediğiniz ve o medya içerisinde, karanlık medya içerisinde ötekileştirilen insanlar için belli yargılara sahip oluyorsunuz. Gerçekten yakından tanımanızı isterdim. Diğer 2'sini ben adliyede tanıdım ve sonuçta, bu insanlar kâğıtla uğraşan insanlardı, şiddetle değil ya da başka bir şeyle değil.

Sonra, onları desteklemek için adliyeye giren ve yirmi beş yıldır Türkiye'de yaşayan, yine çok yakın arkadaşım, bir İngiliz, Chris; o, çantasında HDP'nin "Nevroz" davetiyesi olduğu için gözaltına alındı. 63 yaşında bir adam, bir gece güvenlikte tutuldu Emniyet Genel Müdürlüğünde ve ondan sonra önündeki süreci gerçekten yabancılar şubede... Beklenmeyecek bir yer olduğu için orası, yurt dışına çıkmak zorunda kaldı ve karısı, çocuğu aynı şekilde telef olarak, hakikaten bu insanlara ciddi mağduriyet yaşatılarak. Şimdi döndü neyse ki Türkiye'ye fakat sonuçta art arda yaşanan bir şeydi bu.

Aynı gün, Chris ve diğer akademisyenler için adliyede beraber beklediğim avukat arkadaşlarım, meslektaşlarım ve üstelik de onlarla o gece gerçekten, hani, "Bir şey olur mu, karısı, çocuğu şimdi tedirgin, adam gözaltında." diye konuştuğum insanlar gece yarısı, sabaha karşı evlerine gidilerek gözaltına alındılar ve sabahın altısına kadar adliyede o meslektaşlarımız için bekledik. Diğer arkadaşlarım öğlene kadar beklediler ve neyse ki avukat arkadaşlarımız ve tutuklu yakınları, Tutuklu Aileleri Derneğinden insanlar tutuklanmadılar ve serbest kaldılar. Fakat bugün itiraz edildi ve bazıları için tutuklama istendi. Her gün adliyeye gidip gelen, her gün hâkimlerin, savcıların karşısında olan insanları tutuklama için bir gerekçe var mıdır Sayın Bakan? Siz de hukukçusunuz ve tutuklama bir tedbirse, bu insanlar kendileri adliyelere çantalarını aratarak giriyorlarsa, kendileri hâkimlerin, savcıların önündeyse bu verilen kararlar hukuk mudur, hak mıdır yoksa siyasi hukuk mudur? Bunlar yaşandı.

Ben kendimle ilgili bir şeyden daha söz etmek istiyorum. Ben buraya çıkarken "Demir" soyadımı kullanmak istemiyorum ve bu ülkede aslında kadınların hakkı bu. Ben hayatım boyunca kendi kimliğim olan "Kerestecioğlu" soyadını kullandım ve şimdi bununla ilgili dava açmak zorunda kaldım evli olduğum için. Çünkü Anayasa Mahkemesi kararı var, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı var ama kadınlar neye mecbur bırakılıyorlar? Bu kararlara rağmen, tek başına, kendi soyadını kullanabilmek için tek tek dava açmamız gerekiyor. Ben bugün dava açsam yarın hemen, tek başına kendi soyadımı kullanabilirim ama milletvekilliği, vekillik böyle bir şey değil bence. Burada milletvekilleri, herkes için bu sorunu çözmek üzere varız. Yani dolayısıyla, ben, herkes için bu sorunu çözebilmek için dava açmak zorunda kaldım, hem idari dava hem de bir başka dava daha açmak zorundayım ve bunun arkasından tazminat davası da açacağım bu davaları kazandıktan sonra. Şimdi, bütün bunlara ne gerek var? Gerçekten, bizim çözüm için burada bulunduğumuzu unutmamamız gerekiyor.

Hepinizi saygıyla selamlarım. (HDP sıralarından alkışlar)