| Konu: | Sağlıkta cepten yapılan harcamalara ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 58 |
| Tarih: | 10.03.2016 |
MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; vatandaşımızın cebinden yapmak zorunda kaldığı sağlık harcamaları hakkındaki görüşlerimi paylaşmak üzere söz almış bulunuyorum.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda uğultu var, lütfen hatibi dinleyelim.
Buyurun.
MURAT EMİR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, büyük bir başarı gibi takdim edilen Sağlıkta Dönüşüm Programı, aslında sağlığın özelleştirilmesi, ticarileştirilmesi ve sağlığın finansmanının vatandaşımızın sırtına yıkılmasıdır. On üç yılın sonunda gelinen noktada kamu hastaneciliği çökertilmiş, her türlü kadrolaşma sonuna kadar yapılmış ve özellikle üniversite hastanelerimiz bir borç batağına sürüklenmiştir. Sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak Anayasa'mızda da teminat altına alınmış olan sağlık hakkı sürekli olarak aşındırılmış ve vatandaşlarımızın sağlığı özel sektörün kâr hırsına terk edilmiştir.
Kamu hastaneleri sizin döneminizde ticarethane gibi işletilmeye başlandı. Dar gelirlinin sağlık hizmetini ücretsiz vermeniz gerekirken, bunun finansmanını vatandaşa yıktınız ve dar gelirlinin cebine göz diktiniz.
Bugün bir hasta, devlet hastanesinden randevu almak için telefonu kaldırdığı andan itibaren 14 ayrı kalem adı altında sağlık katkı payı ödemek zorundadır.
2016 bütçe sunumunda, Sayın Bakan, cepten sağlık harcamasının oranını yüzde 17,8 olarak ifade etti. Peki, neymiş? 2002'de bu rakam yüzde 19,8'miş yani burada, Sayın Bakana göre, bir başarı hikayesi var. Peki, gerçekten öyle mi? "Bu rakamı nasıl buldunuz?" diye Sayın Bakana sorduk, "Biz TÜİK'ten aldık." dedi. Peki, TÜİK bunu nasıl hesaplıyor diye baktığımızda, şaşırmayın, TÜİK anket yapıyormuş meğer. Tabii, biz bu anketlerin nasıl yapıldığını gayet iyi biliyoruz. Anketlerle vatandaşlarımızın algısını yanıltmaya çalışabilirsiniz ama vatandaşımızın cebindeki yangını asla söndüremeyeceğinizi çok iyi bilmelisiniz.
Peki, soruyorum: Bu rakamın içerisinde, özel hastanelerde vatandaşımızın vermek zorunda bırakıldığı fahiş katkı payları var mı? SGK ve Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu'na göre, özel hastaneler SGK'nın belirlediği birim fiyatın ancak 2 katı oranında para talep edebilirler. Peki, bunun böyle olmadığını hepimiz bilmiyor muyuz? Mesela, bunu bilmeyen varsa -başta Sayın Bakan olmak üzere-Meclisimize yürüyüş mesafesinde olan özel hastaneleri tek tek dolaşabiliriz. Örneğin, muayene ücreti için alınabilecek yasal fark olan 43 liranın nasıl 150 liradan başladığını; mesela, basit bir ameliyat olan bademcik ameliyatı için alınacak farkın, 1.043 lira olabilecekken en fazla, nasıl 5 bin liralara taştığını hep beraber tespit edebiliriz. Böylesine fahiş farklar alındığını aslında hepimiz biliyoruz ancak yine de buna göz yumuyoruz.
Peki, ben herkesin bu gerçeği bildiğini nereden çıkarıyorum? Milletvekillerine sağlanan ayrıcalıklardan. Bakın, milletvekilleri özel hastaneye gittiklerinde, ne kadar fatura çıkarsa çıksın, devlet tarafından, Meclis tarafından bu faturalar karşılanıyor. Yani, biz de çok iyi biliyoruz ki özel hastaneler bununla yetinmiyorlar.
Değerli arkadaşlar, vatandaşımızın özel hastaneye verdiği paraları bulmak için öyle ankete falan gerek yok, Maliye Bakanlığı özel hastanelerin cirolarını söylese yeter. Ama, bu gerçeği niye saklıyorsunuz? Çünkü vatandaşımızın parasını özel hastanelere nasıl çarçur ettiğinizi ve nasıl peşkeş çektiğinizi saklama gayretindesiniz.
Sağlıkta talan düzeni devam ederken, hepinize sağlıklı günler diler, Genel Kurula saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)