| Konu: | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Tasarısı Maddelerinin görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 08.03.2016 |
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen hatibi dinleyin efendim.
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle tüm emekçi kadınlarını ve özellikle bu vesileyle Rojava'da, Şengal'de, Irak'ta, Suriye'de ve Filistin'de onurlarını ve yaşam hakkı mücadelesinde canlarını feda etmiş tüm kadınları saygıyla anıyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii, bu vesileyle, Dünya Emekçi Kadınlar Günü olması vesilesiyle aslında temel bir insan sorunu da olan kadın-erkek eşitliği sorunu elbette önemli bir sorun ve bu soruna karşı yüzyıllar boyunca kadınların vermiş olduğu hak mücadelesi ve kazanımlarının belli ölçülerde anayasal ve yasal metinlerde yer aldığı bir gerçek. Nitekim, bizim Anayasa'mızın 10'uncu maddesinde de "kanun önünde eşitlik ilkesi" esasen teorik düzeyde veya metinler düzeyinde bir eşitliği ifade eder. Nedir bu 10'uncu madde? "Herkes, dil, din, ırk, cinsiyet, düşünce, felsefi inanç, mezhep vesaire konularında kanun önünde eşittir." ibaresini koymuştur ama AKP Hükûmetinin her zaman yaptığı gibi, sadece metinlerde yer alan eşitlik ilkesinin sosyal yaşamda, toplumsal yaşamda ve gerçekte bir karşılığının bulunup bulunmaması meselesi önemli bir mesele. Bildiğiniz üzere, bir sürü kavramların metinlerde, anayasal ve hukuksal metinlerde yer alması tek başına anayasal düzenleri de ifade etmiyor, bunun düşünsel düzeyde, fikrî düzeyde, toplumsal hayatta ve yaşamın gerçeğinde de ifadesini bulması gerekiyor.
Mesela, bakın, aslında "Herkes..." ile başlayan, kadınları da kapsayan kanun önünde eşitlik ilkesi Anayasa'da olduğu hâlde, 2004 yılında AKP Hükûmeti belki pozitif ayrımcılık adına bir fıkra ekliyor 10'uncu maddeye, ikinci fıkra: "Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür." Burada, bizim anladığımız şey, temel kanuna, Anayasa'daki temel maddeye aslında pozitif ayrımcılık adına bir fıkra ekleniyor ama 2004 yılında pozitif ayrımcılığı ifade eden bu ikinci fıkraya rağmen, 2010 yılına kadar yani altı yıl boyunca hiçbir işlem yapılmıyor, hiçbir kadın lehine hiçbir pozitif ayrımcılık yapılmıyor. Ama 2010 Anayasa değişikliğinde yeniden pozitif ayrımcılığı ifade eden bir fıkra daha ekleniyor. Aslında burada yapılan hileişeriye -eski deyimle- yeni deyimle kanunu dolanmadan başka bir şey değil. Nedir bu 2010'daki değişikliğin mantığı? Aslında o zamanki Anayasa değişikliğinde salt kanunda var olan pozitif ayrımcılığı uygulamadığı hâlde yeni bir pozitif ayrımcılığı ifade eden bir fıkra daha ekleniyor ve o fıkradan bu tarafa da bir altı yıl daha geçti. Bu altı yıl boyunca yine bir değişiklik yok.
Dolayısıyla, Anayasa metinlerinde birtakım eşitlik prensiplerinin yer alması yetmiyor, pratik hayatta anlam bulması lazım. Mevcut zihniyetle Türkiye'deki pratiği karşılaştırdığımızda mesela Anayasa Mahkemesinin 17 üyesinden sıfır üye kadındır; mesela HSYK'da 22'ye 2 kadın, mesela genel yargıda yüzde 20'nin altında kadın var; mesela Devlet Demiryollarında sekretarya düzeyinde kadın var; mesela Bakanlar Kurulunda 2 kadın var. Affedersiniz, 2 hanım var çünkü "hanım" dersiniz, bu 2 hanım da incik boncuk işleriyle uğraşan bakanlıklarda.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Çok ayıp!
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Yani özetle Türkiye Büyük Millet Meclisinde sadece 82 kadın var. Bakın, 180 rektörden sadece 13'ü kadın.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - HDP'nin bayana bakışı bu. Ne diyeceksiniz Sayın Baluken?
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Özel sektörü vesaireyi anlatmıyorum. "Cennet anaların ayaklarının altındadır." söylemini...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Bence burada HDP'li kadınlar konuşmalı, kadına incik boncuk...
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - ...yine anaların ayaklarının nerelere kadar uzanacağına karar veren kadınların doğurmuş olduğu erkek evlatlarıdır.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Hayır, sizin dilinize atıf yapıyor.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, görünür rütbeyiaklı eserinde. Tamam mı kardeşim?
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Dolayısıyla, eril zihniyet değişmeden eşitlik olamaz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.