| Konu: | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Tasarısı Maddelerinin görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 08.03.2016 |
EREN ERDEM (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sanayi Devrimi'nden sonra vahşi kapitalizm, bizim coğrafyamızı çok olumsuz etkiledi. Biz, kapitalizme alternatif bir düşünce sistemi üretmek yerine, sistematik bir şekilde, İslam coğrafyasında, ona, yine aynı coğrafyadaki mütefekkirlerin deyimiyle, abdest aldırmayı tercih ettik ve buna karşı her zaman alternatif görüşler de ortaya çıktı değerli arkadaşlar.
Rahmetli bir mütefekkir Ali Şeriati, Sanayi Devrimi sonrası Müslümanların yaşadığı bizim coğrafyamızdaki insan prototipini "tüketime tapma dininin mutaassıp mümini" olarak tanımlar. Çok enteresan bir ifadedir. Bu tanımın altında ifade edilen sınıf "Yozlaşmış bir maneviyata sığınan, bunu yaparken sürekli, asıl membayı kirleten ve sermayeye secde etmiş entelektüelimsinin yarattığı çarpıtılmış medeniyet tasavvurunun arkasından konuşan bir ideolojinin temsilcisidir." Çok tehlikelidir, üstünde durulması gereken bir tipolojidir. Arkadaşlar, bu tipoloji yaptıklarıyla övünür; yalnız üretim-tüketim sarmalı, tüketken üretim ve üretken tüketim bağlamının dışına çıkamaz. Bu o kadar önemli bir kavramdır ki aslında, keşke vakit olsa üstünde hep beraber hasbihâl edebilsek.
Arkadaşlar, daha tehlikelisi, bu tipoloji, maddiyatı, dinin yerine geçirip ona maneviyat elbisesi giydirmek gibi çok tehlikeli bir oyunu da sahnelemeye başlar. Arkadaşlar, buna da Ziya Paşa "acemi müneccim" der ve Terkîb-i Bend'inde şöyle bir ifade kullanır: "Yıldız arayıp gökte nice turfa müneccim/Gaflet ile görmez kuyuyu rehgüzerinde." Yani, arkadaşlar, "Gökte, semada yıldız arayan müneccim gafletle önündeki kuyuyu göremez." noktasında bir ifade kullanır.
Buna istinaden, konuyu güncelleştirme babında, dün burada zikredilen bir hadiseyi sizin vicdanınıza teslim etmek istiyorum. Ülkemizin uydu yapması ve uzaya göndermesi bizim için gurur vericidir, bununla övünürüz, bundan dolayı mutluluk duyarız ve bunun övüncünü her yerde paylaşırız. Bizim meselemiz, ülkemizin uydu yapıp uzaya göndermesi değil, bizim meselemiz, o uydulardan sadece bir siyasal sınıfın temsilcilerinin kanallarının yayın yapabiliyor olmasıdır, bundan başka bir problemimiz yoktur. Dolayısıyla, o uydunun uzaya gitmesi elbette ki iktidarın vazifesidir ama o uydudan her düşüncenin eşit temsiliyet hakkının korunması da iktidarın vazifesidir. İktidar partisi milletvekillerinin bu hususa yönelik konuşmalar yapmasını da temenni ederim.
Arkadaşlar, iktisadi fakirlik ve dengeden bahsedeceğim. Bir ülkenin yöneticileri, amirleri -Kur'an'ın ifadesiyle "mele-i mütrefin"- toplumun önde gelenleri zenginse o toplum fakirdir, bunlar fakirse o toplum zengindir. Bu, iktisadi fakirliğin ve zenginliğin tanımıdır. Esas fakirlik ise itikadi fakirlik arkadaşlar, bir ülkenin sahaflarında satılmamış kitapların üzeri tozla dolmuşsa ve o ülkenin insanları o sahaflarda üstü toz kaplı kitaplarla iştigal etmiyorsa orada itikadi fakirlik vardır. Ve aynı şekilde değerli arkadaşlar, daha da vahimi, bu itikadi fakirlik, yemeksiz geçirilen bir gece değil, düşünmeden geçirilen bir gecenin ehemmiyetine işaret eder. İtikadi fakirlik arkadaşlar, kendi iktidarını yaratır. Bu iktidar itikadi fakirlikten, itikadi fakirlik de bu iktidardan beslenir. Biz her ikisinden de uzağız ve Allah'a sığınırız.
Arkadaşlar, bu kürsüde, elbette, ifade edilen Kur'an ayetleri... Ki bu, memnuniyet verici, her grup böyle ifadeler kullanıyor. Son kez bir şey söyleyip sözümü tamamlayacağım ve bütçeyi bu ayet bağlamında vicdanınıza teslim edeceğim. Kur'an'ın Haşr suresinin 7'nci ayeti diyor ki mealen: "O mallar ve nimetler, sadece zenginler arasında dolaşan bir devlet olmasın." Bu bütçe, maalesef, bu ilkenin ve prensibin 180 derece zıddında oluşturulmuş bir bütçedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EREN ERDEM (Devamla) - Sadece zenginler arasında dolaşan malları koruyan bir bütçedir.
Bu bağlamda, Kur'an ayetlerini buradan zikreden değerli milletvekili kardeşlerimizin, bu hassasiyetleri gözeterek siyaset üretmesini temenni ederiz.
Saygıyla selamlıyorum. (CHP, HDP ve MHP sıralarından alkışlar)