GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Tasarısı Maddelerinin görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:56
Tarih:08.03.2016

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2014 yılı kesin hesap tasarısının 2'nci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Öncelikle, bugün Şırnak'ta şehit olan 2 polisimize Cenab-ı Allah'tan rahmet, ailelerine ve Türk milletine sabır ve başsağlığı diliyorum. Yaralılara da acil şifalar diliyorum.

Ayrıca, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde tüm kadınlara en iyi dileklerimi ve saygılarımı sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz maddede 2014 yılında gerçekleşen bütçe gelirleri yer almaktadır. Devletin kamu giderlerini karşılamada temel kaynağı vergilerdir. Vergilerin oluşturduğu yük ve bu yükün adaletli dağılımı önem arz etmektedir. OECD verilerine göre 2002 yılında ülkemizde yüzde 24,6 olan vergi yükü, AKP döneminde artarak yüzde 29,3'e yükselmiştir. Bu artışa rağmen ülkemiz OECD ortalamasının altındadır. Bunun temel nedeni, gelir ve kâr üzerinden alınan vergilerin ülkemizde çok düşük olmasıdır. Nitekim, gelir ve kâr üzerinden alınan vergilerin gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı yüzde 5,9 olan ülkemiz 34 ülke içinde en düşük paya sahiptir. Türkiye, gelir ve kârlar üzerinden alınan vergiler yönüyle vergi cenneti bir ülke niteliğini taşımaktadır.

Maliye Bakanı bütçe sunumunda dolaysız vergilerin yetersiz olduğunu kabul etmiş ama ülkemizde vergi yükünün yüksek olduğu algısının gerçeği yansıtmadığını söylemiştir. Bu tam doğru değildir. Zira ülkemizde dolaysız vergiler çok düşük, dolaylı vergiler ise çok yüksektir. AKP iktidarının dolaylı vergiler yoluyla zulüm yaptığı açıktır. Sayın Bakan, siz ne kadar rakamları karartmaya çalışsanız da milletimiz bunu yaşıyor. Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payının AKP döneminde yaklaşık 6 puan artarak yüzde 71,6 gibi yüksek bir paya ulaştığı resmî verilerden ve bu verileri kapsayan Hükûmetin yıllık programlarından görülmektedir. OECD verilerine göre de ülkemizde mal ve hizmetler üzerinden alınan vergilerin gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı yüzde 13,5 olup OECD ortalamasının 2,5 puan üzerindedir. Türkiye, mal ve hizmet üzerinden alınan vergilerde en yüksek paya sahip ilk 5 ülke arasındadır. Dolaylı vergilerin bu derece yüksek oranlara çıkmış olması bir yandan vergi ve gelir adaletini daha da bozarken öte yandan reel ekonominin dengelerini zedelemektedir. Herkesin malî gücüne göre vergi ödemesi anayasal bir yükümlülüktür. Bu yükümlülüğün adaletli ve dengeli bir şekilde gerçekleşmesinin sağlanması da iktidarın en önemli görevidir.

Değerli milletvekilleri, uzun süredir ekonomide reform niteliğinde yapısal önlemler alınmaması nedeniyle ülkemizin ekonomik sorunları yıldan yıla artmıştır; yatırımlar azalmış, büyüme daralmıştır. Ekonomide zaten sınırlı olan kaynaklar üretken alanlardan, hızla, üretken olmayan alanlara kaymıştır. Arazi rantına ve inşaat sektörüne dayalı bir ekonomik yapı hâkim olmuştur. Bundan dolayı imalat sanayisinin millî gelir içindeki payı gerilemiş, üretim ve ihracat dışa bağımlı hâle gelmiştir. Üretim ve ihracatta yüksek teknolojili ürünlerin payı azalmıştır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak yılardır hep uyardık. Uyguladığınız rant ekonomisi, beton ekonomisi yerine yatırım, üretim ve istihdamı artırmayı öngören üretim ekonomisine geçilmesini hep söyledik ama dinletemedik.

Hükûmetin çizdiği pembe tablolar artık acı gerçekleri saklamakta yetersizdir. Yapısal sorunlar, adaletsizlikler ve darboğazlar daha da ağırlaşmıştır. Türkiye ekonomisi tabiri caizse tıkanmıştır. Ekonomiye güven kaybolmuştur. Sanayimiz, KOBİ'lerimiz, üreticimiz zor durumdadır. Rekabet gücü tükenme noktasına gelmiştir. Piyasalar neredeyse durmuş vaziyettedir. Tahsilat yapılamamakta, icralar artmaktadır. İlk 100'e giren firmalarda bile iflaslar baş göstermektedir. Esnafımız, çiftçimiz, iş adamımız tefecilerin eline düşmüş, yüksek faizlerle borç alıp senedini, çekini kırdırmaktadır.

Ekonomide ortaya çıkan reform ihtiyaçlarına artık cevap verilmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak ekonomiye ilişkin 7 temel alanda yapısal mahiyetli reformlar yapılması gerektiğini ve alınması gereken bir dizi önlemleri daha önce milletimize duyurduk. Bunlardan biri vergi reformudur.

Maliye Bakanının bu yıl yaptığı gibi, yıllardır bütçe sunumunda vergi reformundan bahsedilerek vergi kanunlarının yenileneceği söylenmiş ancak bir türlü yapılmamıştır. Boş konuşmakla olmuyor, icraat yapılmalıdır. Basit, anlaşılır ve adaletli bir vergi sistemi acilen tesis edilmelidir. Vergi gelirleri içindeki dolaylı vergilerin payının azaltılması suretiyle dar gelirlilerin vergi yükü hafifletilerek vergide adalet sağlanmalıdır.

Vergi sistemi ülkemizin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısını dikkate almalıdır. Bu çerçevede, yatırım yapanlara, istihdam, üretim ve ihracat artışı sağlayanlara yönelik vergi indirim ve kolaylıklarını içeren bir program uygulamaya konulmalıdır.

Yüksek teknolojili, yüksek katma değer ve istihdam sağlayan yatırım projelerine yüzde 100'e kadar yatırım indirimi getirilmelidir. Sektörel ve dar bölge teşvik sistemine geçilmelidir. Üretim ve ticarete ilişkin harcamaların tamamı gider sayılabilmeli, vergisini düzenli ödeyen mükellefler ödüllendirilmelidir.

Vergi idaresinin insan gücü ve teknik altyapı yetersizliği giderilmeli, liyakati esas alan bir yapıya kavuşturulmalıdır. Vergi denetimine önem verilmeli, kayıt dışılık, kaçakçılık ve kara parayla mücadele etkin hâle getirilmelidir.

Vergi ve kredi maliyetlerinin farklılaştırılması gibi araçlarla üretken olmayan yatırımların cazibesi azaltılmalı ve tasarruflar üretken alanlarda yatırımlara yönlendirilmelidir. Bir kısım rantiyeci azınlıkça elde edilen imar rantı vergilendirilmelidir.

Sayın Bakan, 21 Mart yaklaşıyor. Hükûmetin Eylem Planı'nda bu tarih verilerek "İmar planı değişiklikleri sonucunda ortaya çıkan değer artışından kamunun pay alması sağlanacak." sözünüze ne oldu? Engelleyenler mi var?

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de üretim üzerindeki vergi yükü ağırdır ve bu durum işletmelerin uluslararası rekabet gücüne de zarar vermektedir. Üretim üzerindeki vergi yükünün azaltılmasının istihdam ve büyümeye sağlayacağı olumlu katkının belli bir süre sonra bu kesimden sağlanan toplam vergi gelirlerinde de artışa yol açacağı hesaba katılmalıdır.

Sayın Bakan, damga vergisinde ölçüyü kaçırdığınızı itiraf etmişsiniz, doğrudur. Üretim ve ticareti olumsuz etkileyen harç ve damga vergisi gibi işlem vergileri azaltılmalıdır.

Çalışanlar üzerinde de adaletsiz ve ağır vergi yükü bulunmaktadır. Vergi kesintileri nedeniyle çalışanların eline geçen ücret yıl içinde giderek gerilemektedir. "Sabit gelirli" olarak tanımlanan çalışanlar AKP'nin vergi politikalarıyla "azalan gelirli" hâline gelmiştir. Asgari ücretlinin bile vergi tarifesinden dolayı vergi oranı yükselmekte ve yıl içinde ücreti azalmaktadır. Bu durum, vergideki adaletsiz yapıyı açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Asgari ücretli bu yıl Ekim ayında yüzde 20 vergi oranına yakalanacak olup yılın son üç ayında 1.230 lira ücret alacak. Bu durum "Asgari ücret 1.300 lira oldu." diyen Hükûmetin öngörüsüzlüğünü göstermektedir.

Sayın Bakan "Asgari ücret düşüşünü düzeltmek için Çalışma Bakanıyla çalışıyoruz." demişsiniz; demek ki daha önce hiç çalışmamışsınız. Milliyetçi Hareket Partisinin 1.400 lira asgari ücret vaadini taklit ettiniz ama elinize yüzünüze bulaştırdınız. Bizim dediğimizi tam yapsaydınız bunlar olmazdı, hem işverenin vergi yükü daha az olur hem de asgari ücretliler 1.400 lira alırdı. Asgari ücret vergi dışı bırakılmalı, çalışanların vergi yükü mutlaka hafifletilmelidir.

Son olarak Sayın Bakana şu konuyu da sorayım: 12 Mayıs 2015 tarihinde Sayın Başbakan "Ticari taksi, hatlı minibüs, servis aracı, özel halk otobüsünüzü 2016 yılı sonuna kadar yenilerseniz, ÖTV'nizi biz ödeyeceğiz." diye şoför esnafına müjde vermişti. Söz vereli on ay oldu, hani nerede? Hükûmetin eylem planında da yok. Başbakan, ayrıca, araçlara takılacak kamera ve GPRS bedelini vergiden düşüreceğini, minibüsçülerin motorlu taşıt vergisi konusundaki sorununu kanuni değişiklikle çözeceğini, "halk otobüsleri" tanımını Karayolları Trafik Kanunu'na ekleyeceğini söylemişti. Bu sözlere ne oldu? Başbakanın şoför esnafına verdiği sözlerin üzerine mi yattınız?

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)