GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Tasarısı Maddelerinin görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:56
Tarih:08.03.2016

CEMALETTİN KANİ TORUN (Bursa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle emekçi kadınlarımızı kutluyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ayrıca, dün, 7 Mart, Artvin'in düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümüydü; bu vesileyle Artvinli hemşehrilerimin de kurtuluş gününü kutluyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün sizlere Türkiye'nin insani diplomasisi ve insani yardım modeli hakkında bilgi vereceğim. Aktaracağım bilgiler Türkiye'nin Afrika açılımı özelinde dış politikada yaşadığımız değişimi resmeden örnekler içerecektir.

2001-2011 arasında kurucusu olduğum ve on yıl süreyle başında bulunduğum gönüllü yardım kuruluşu Yeryüzü Doktorlarıyla birlikte sağlık, eğitim ve insani yardım alanlarında çok sayıda çalışmada görev aldım. 2011 yılında Somali'ye Türkiye Cumhuriyeti'ni temsilen büyükelçi olarak atandım. Bu süreçte uluslararası alanda ülkeler arası ilişkilerin değişim ve dönüşümünü, diplomasinin yeni yönlerini yakinen müşahede etme şansım oldu. Bugün artık dış politika, sadece masa başı bir iş olmaktan çıkmış ve "yumuşak güç" dediğimiz sahadaki diğer aktörlerin de devreye sokulduğu bir evreye girmiştir. Bu anlamda yurt dışında çalışan devlet kurumlarımız ve gönüllü yardım kuruluşlarımız da dış politikada birer aktör hâline gelmiştir.

Bugün ülkeler arası iş birliklerinin geliştirilmesi için çok daha rekabetçi bir dönemde yaşıyoruz. Dış politikadaki dönüşümün baş döndürücü hızı klasik diplomasi anlayışının da değişimini zorunlu kılmaktadır. Soğuk savaş döneminde içinde bulunduğu paktın kararları doğrultusunda hareket eden Türkiye yönünü sadece Batı'ya dönmüş ve birkaç istisna dışında kendi tarihsel ve kültürel hinterlandıyla ilgilenmemişti. 1990'lardan itibaren eski Sovyet Cumhuriyetleri ve Balkanlarda yaşayan soydaşlarıyla ilgilenmeye başlayan dış politikamız 2002'den itibaren ilgisini bütün coğrafyalara genişletmekle kalmamış, bu alanda çalışacak kurumsal altyapıları oluşturmaya başlamıştır. Yine, bu dönemde diplomatik ilişkiler; insani yardım, uluslararası kalkınma, ticaret gibi diğer alanlara da yayılarak genişletilmiştir.

Size yeni dış politikanın sahadaki bir örneği olarak Somali'de yapılanlardan kısaca bahsedeceğim:

Dönemin Başbakanı, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın 19 Ağustos 2011'deki Mogadişu ziyareti sonrası tarihî bir dönüşüm oldu Somali'de. Yirmi yıldır devam eden iç savaş yüzünden bütün uluslararası aktörlerin çekildiği ve tabiri caizse "birbirini yesinler" düşüncesiyle ilgilenmediği bir coğrafyada çatışmalar durdurulmuş ve Türkiye'nin aktif çalışmaları sonucu yeni bir devlet yapısının oluşumu sağlanmış ve Türkiye, burada, bütün taraflar nezdinde en güvenilir bir aktör olarak gruplar arası anlaşmazlıklarda ara buluculuk rolü üstlenmiştir.

Somali'de Türkiye'nin yaptıkları hakkında birkaç hafta önce bir düşünce kuruluşu rapor hazırladı. Raporun başlığı aslında çok şey anlatıyor: "Achieving Much With Little" yani az bir şeyle çok şeye erişmek. Burada kastedilen, Türkiye'nin, Batı ve Birleşmiş Milletlerin harcadığını söylediği milyar dolarlar yanında çok daha mütevazı bir bütçeyle onlardan kat kat daha fazla iş yapmasıdır. Batılılar ve Birleşmiş Milletler kurumları yaptıklarını söyledikleri yardımları birtakım kendileriyle ilişkili kurumlar aracılığıyla yapmakta ve bütçenin çoğunu yüksek maaşlı uzmanlara maaş ve yol parası olarak harcamaktadır. Oysa Türkiye, doğrudan, paraları projeler için harcamakta ve insanlara okul, hastane, su kuyusu, yol gibi projeler yaparak insanlar tarafından görülmekte ve takdir edilmektedir.

Burada Mogadişu eski Belediye Başkanının verdiği bir örneği anlatacağım: "Bize 10 adet bilgisayar lazımdı. Bunun için Birleşmiş Milletler ofisine yazdık. Birleşmiş Milletler ofisi önce buna bir ihtiyaç analizi yaptırdı ve -tabii ki Batılı uzmanlara- bu analizin bedeliyle beraber 10 bilgisayar toplam 50 bin dolara mal oldu ve ulaşması altı ayı buldu. Aynı isteği Türklere yaptık ve onlar bu 10 bilgisayarı 7.500 dolara mal etti ve bize ulaşması bir hafta aldı."

Türkiye Somali'de sadece insani yardım değil ülkenin ekonomik altyapısına da yatırım yapmakta ve "kazan kazan" ilkesi doğrultusunda ticari yatırımlarını artırmaktadır. Bu bağlamda, Mogadişu'nun havaalanı ve limanı Türk firmaları tarafından işletilmektedir.

Son olarak şunu söylemek istiyorum: Türkiye modeli, Somali halkı tarafından çok iyi anlaşılmış ve tüm halk kesimlerinde Türkiye sevgisi oluşmuştur. Buna ilişkin sadece kısa bir örnek vereyim. Yine belediye başkanının sözü bu: "Batılı heyetlerle kampları geziyorduk, gittiğimiz her yerde gelen beyaz tenli insanları Türk zanneden çocuklar 'Türki, Türki' diye alkışlıyorlardı."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CEMALETTİN KANİ TORUN (Devamla) - "En son gittiğimiz yerde yine aynı şey olunca heyetten biri bana dönüp biraz kızgın bir şekilde 'Bunlar Türkleri niye bu kadar seviyorlar?' diye sordu." Bu, oradaki yerel belediye başkanının sözüdür. Bahsettiğim raporu da isteyen arkadaşlara elektronik olarak gönderebilirim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)