GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Tasarısı Maddelerinin görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:55
Tarih:07.03.2016

CHP GRUBU ADINA ÇETİN ARIK (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Meclisi ve ekranları başında bizi izleyen yüce milletimizi saygıyla selamlıyorum.

İçinde bolca rakam olan ama özünde halktan yana hiçbir şey bulunmayan, milletin derdine derman olmayan bir bütçeyle karşı karşıyayız.

Sayın Genel Başkanımız 26 Şubat tarihinde yaptığı konuşmasında bütçeyi, bir bütçenin nasıl harcanması gerektiğini bir ilkokul öğrencisinin de anlayabileceği çok yalın bir dille anlattı. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, dinimizde devlet bütçesi, yani beytülmal, hak ve adalet temelinde kullanılması için devlet büyüklerine teslim edilmiş bir emanetten başka bir şey değildir. Mal halka aittir; hak ile alınması, hak edene harcanması, gerek alır iken gerek harcanırken haksızlıktan kaçınılması gerekir.

Şimdi, ben 78 milyon yurttaşımızın vicdanına sormak istiyorum: AKP hükûmetleri hak edenden mi alıyor, hak edene mi harcıyor, gerek alır iken gerek harcarken haksızlıktan mı kaçınıyor?

Değerli milletvekilleri, serveti bir yüzükle ölçülemeyecek kadar çok olan ve servetinden dini için vazgeçen Hazreti Ebubekir vefatından önce bakın ne diyor: "Müminlerin işlerini üzerime aldığımdan beri haklarından 1 dinar veya 1 dirhem hesabıma geçirmedim. Karnımızda, yediğimiz onların yemeklerinin kötüleri, sırtımızda giydiğimiz giysilerin sert ve kabalarıdır. Yanımızda şu deve, şu Habeşli köle ve şu kumaştan başka, Müslümanların feyinden hiçbir şey yoktur. Öldüğümde onları da Ömer'e devredin ve beni bunlardan kurtarın." diyerek devlet mallarının harcanmasındaki hassasiyeti dile getiriyor. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakınız, değerli milletvekilleri, 2014 yılında geçim sıkıntısı nedeniyle 256 yurttaşımızın intihar ettiği ülkemizde milyonlarca liralık makam aracına "çerez parası" diyebilen, koluna 750 bin liralık saat takabilen bakanlar varsa böyle bir hassasiyetten söz edebilir misiniz? Hayır, edemezsiniz. Bir taraftan, garip gurebadan, fakir fukaradan, asgari ücretliden vergisini kuruşu kuruşuna alacaksınız; diğer taraftan, havuz medyasına para aktaran, millete küfreden iş adamının vergi borcuna gelince 422 milyonluk vergi borcunu sıfırlayacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar) Sizin sıfırladığınız vergide tüyü bitmemiş yetimin hakkı yok mu? Burada hak ile alınıp, hak ile harcandığından bahsedebilir misiniz? Hayır, edemezsiniz. Tekrar söylüyorum: "Hükûmetler beytülmal üzerinde yani devletin malı üzerinde sadece ve sadece emanetçidir, onlara düşen görev, bu emanete ihanet etmemektir. İhanet edenler, bunun hesabını elbet bir gün vereceklerdir. Eğer bunun hesabı, bu dünyada verilmezse kıyamet gününde mutlaka verilecektir. Devlet malından çalınan her şey, kıyamet gününde hainlerin boynunda asılı olarak gelecektir."

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Hani, dinden bahsetmeyecektik, anlaşma vardı, dinî terminoloji kullanmayacaktık? Biz kullanınca sıkıntı.

ÇETİN ARIK (Devamla) - Evet, on dört yıllık iktidarınız boyunca bütçeler yaptınız, her zaman da istikrardan bahsedip durdunuz. İstikrar konusunda aslında hakkınızı teslim etmek gerekir. Örneğin, hep dilinizden düşürmediğiniz millet konusunda çok istikrarlısınız; millete küfreden yandaş iş adamlarınızı istikrarlı bir şekilde kalkındırırken, toprağını, suyunu, havasını, ağacını, çevresini, hakkını hukukunu koruyan yüce milletimize de istikrarlı bir şekilde biber gazını, tazyikli suyu, polis copunu reva gördünüz. Merakımdan soruyorum: Bu millet size ne yaptı da neyin hesabını soruyorsunuz?

İstikrardan söz etmişken kandırılma konusunda da çok istikrarlısınız. Bugün adına "paralel örgüt" dediğiniz cemaat sizi kandırdı. Dün Oslo'da, İmralı'da türlü pazarlıklar yaptığınız PKK sizi kandırdı. Birlikte tatil yaptığınız kardeşiniz Esad sizi kandırdı. Sınır kapısını açtığınız, lahmacunlarla besleyip silahlarıyla Türkiye'den geçişine izin verdiğiniz, 1.600 yaralısını tedavi ettiğiniz, başındaki ismi Ankara'da ağırladığınız PYD sizi kandırdı. Müttefikiniz, can dostunuz, karşısında ayak ayak üstüne attığınız Amerika sizi kandırdı. Sizin "öfkeli çocuklar" da sizi kandırdı. Hani şu devlet protokolünü hiçe sayıp ayağına gittiğiniz Suudiler var ya, onlar da sizi kandırdı. (CHP sıralarından alkışlar) Yakında 11'inci Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün, Bülent Arınç'ın, Hüseyin Çelik'in, Suat Kılıç'ın da sizi kandırdığını söylerseniz hiç şaşırmayız. (CHP sıralarından alkışlar) Yine merakımdan soruyorum: Gerçekten bu kadar saf mısınız yoksa bu milleti saf sanıyorsunuz?

Söylerken gerçekten dilim titriyor ama şehit sayısında da istikrar sağladınız. Tek başına iktidar olunca istikrar olacaktı, dolar yükselmeyecekti, şehit gelmeyecekti, analar ağlamayacaktı. Ne oldu? Dolar zirve yaptı. 7 Hazirandan sonra kaç kınalı kuzu toprağa düştü biliyor musunuz? Kaç ananın yüreği yandı? Kaç çocuk babasız kaldı, kaç kadın eşsiz? Hiç vicdanınız sızlamıyor mu şehit cenazelerinde saf tutarken veyahut şehit tabutuna yaslanıp nutuk atarken, boynu bükük şehit çocuğunun başını okşarken?

Şunu da peşinen söylemek istiyorum: Bu vatan için, bu bayrak için hepimiz seve seve şehit olmaya hazırız ama siz, teröristlerle iş birliği yaptınız, iktidarınız uğruna terör örgütünün sırtını sıvazladınız. (CHP sıralarından alkışlar) Terör örgütü, şehirlere bombalar yığarken, tuzaklar kurarken, lojistik destek sağlarken, vergi daireleri kurup para toplarken, kimlik kontrolü yaparken ne olmasını bekliyordunuz?

Bu arada, bu milletin bir vekili olarak onlarca insanımızı şehit eden teröristin evine taziye ziyaretine giden bir milletvekilinin bu yüce Meclis çatısı altında bulunmasını da içime sindiremediğimi söylemek istiyorum.

Evet, "Ele verir talkını, kendi yutar salkımı." istikrarınıza da diyecek yok. Amerika'da 3 Müslüman genç öldüğünde Obama'ya "Biz siyasiler ülkemizde işlenen cinayetlerden sorumluyuz. Halk size oyunu verirken 'Benim can güvenliğimi, mal güvenliğimi sağlayacaksın.' diye veriyor." diye sormayı biliyordunuz. Fransa'da IŞİD saldırısı olduğunda "Siz bu insanları niye takip etmediniz, sizin istihbarat teşkilatınız çalışmıyor mu?" diye sormasını biliyorsunuz. Peki, Suruç'ta, Ankara'da, Sultanahmet'te mısır mı patlattılar Allah aşkına? (CHP sıralarından alkışlar) Neden bu ülkenin vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlayamıyorsunuz? Bırakın başkalarına akıl vermeyi, bu ülkenin insanlarının can ve mal güvenliğini koruyun artık.

İstikrarlı olduğunuz bir diğer konu ise çark etme istikrarı. Bu konuda, kimse sizin elinize su dahi dökemez. (CHP sıralarından alkışlar) Bakınız, Anayasa Mahkemesinde Can Dündar ve Erdem Gül'le ilgili kararın ardından mahkeme kararını tanımayan sizler, bir zamanlar mahkeme kararlarına saygı çağrısı yapıyordunuz. Saygı çağrısı yaptığınız davaları hatırlıyorsunuz, değil mi? Hani şu savcılığını üstlendiniz davalar var ya, onlar. Sizin savcı olduğunuz davalarda insanlar büyük acılar çektiler, Kuddusi Okkır, Yarbay Ali Tatar sizin savcılığını yaptığınız kumpasın bedelini canlarıyla ödedi. Mecliste Sayın İlhan Cihaner'i, Sayın Dursun Çiçek'i, Sayın Mustafa Balbay'ı gördüğünüzde hiç yüzünüz kızarmıyor mu? Yok, "kumpasmış" dediniz, iş bitti. (CHP sıralarından alkışlar)

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Şimdi de siz paralel yapının avukatlığını yapıyorsunuz.

ÇETİN ARIK (Devamla) - Davalar gibi, "yerli ve millî" konusunda da çark ettiniz siz. Bakınız, Başbakan iken yerli malı kullanılması için genelge gönderiliyordu, 400 yerli ve millî vekil isteniyordu ama iş, saraya gelince çatı sistemini Almanya'dan, mermerlerini Hindistan'dan, ağaçlarını Hollanda ve İtalya'dan getirdiniz. Sizin sarayınız bile gayrimillî kardeşim, sarayınız bile gayrimillî.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sizin çatı da Pensilvanya'dan!

ÇETİN ARIK (Devamla) - Velhasıl, bütçede olmasa da istikrar konusunda gerçekten başarılısınız!

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Çöktü, çatı çöktü!

ÇETİN ARIK (Devamla) - Halkı aldatma, yandaşı kayırma istikrarınızdan dolayı bir gün size ödül bile verirler. Ödül demişken aklıma geldi, can dostunuz, elinden ödül aldığınız...

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - 2019'a gel! Çatı çöktü!

ÇETİN ARIK (Devamla) - Kaddafi'nin ödülünün, paralarının akıbeti ne oldu?

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Ya, boş ver; 1 Kasıma gel, 1 Kasıma!

ÇETİN ARIK (Devamla) - Sıfırlayabildiniz mi?

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Sen 1 Kasıma gel bakalım!

ÇETİN ARIK (Devamla) - Kaddafi'den aldığınız parayı sıfırlayabildiniz mi?

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Bir de 1 Kasıma gel! Sandıkta ne oldu, onu söyle!

ÇETİN ARIK (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bütçeler, memleketin ve milletin dertlerine derman olmak için yapılır. Eğer, siz bütçeyi memleketin ve milletin dertlerine derman olmak yerine değil de kendi dertlerinize çare olsun diye yapar ve kullanırsanız, bütçeniz her zaman açık verir; hak ile alınmaz, hak ile harcanmaz, sonra da millete küfredenin vergi borcu sıfırlanır. İşte, sizin yaptığınız bütçenin özeti bu. Bu nedenle sizin yaptığınız bütçeye "hayır" oyu vereceğiz.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)