GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Tasarısı Maddelerinin görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:55
Tarih:07.03.2016

MHP GRUBU ADINA MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın gelir bütçesinin 7'nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Gelir bütçesinin 7'nci maddesi, Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı kapsamında yer alan ödeneğin kullanım esaslarına yer vermektedir. Ayrıca, yükseköğretim kurumlarında ikili öğretim sonucunda tahsil edilen tutarlar ve diğer gelirlerin öz gelirler olarak kaydedilmesini ve karşılığında ilgili yükseköğretim kurumu bütçesine tefrik edilen ödeneklerin gelir gerçekleşmesine bağlı olarak kullanılmasına ilişkin düzenlemeleri yapmaktadır. Ayrıca, Maliye Bakanlığı da yetkili kılınmıştır yani Maliye Bakanlığının özerk üniversitelerin bütçelerine keyfiyeti söz konusudur. AKP'ye de bu yakışıyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde üniversite sayılarının giderek artmasıyla birlikte, eskiden beri süregelen birçok sorunun da arttığı görülmektedir. Yeni kurulan birçok üniversitemize yeterli öğretim elemanının bulunmaması, nitelikli idari ve teknik personel eksikliği, bina, laboratuvar, fiziki donanım eksikliği gibi birçok olumsuzluk üniversitelerimizde eğitim öğretim gören gençlerimizin geleceğini de olumsuz yönde etkilemektedir. On üç yılı aşkın bir süredir ülkeyi tek başına yöneten AKP hükûmetlerinin keyfî tutumları yüzünden, birçok konuda olduğu gibi üniversitelerimizin ve bu üniversitelerimizde görev yapan personelin sorunlarının çözümüne ilişkin duyarsızlık devam etmektedir. Üniversitelerimizin birçoğunda Kredi ve Yurtlar Kurumuna ait yurt ve yatak kapasitesi eksikliği nedeniyle, özellikle yeni kaydolan gençlerimizin ve ailelerinin mağduriyetleri çok ciddi boyutlara ulaşmıştır.

Değerli milletvekilleri, KPSS ve üniversite sınavlarında yapılan usulsüzlükler sonucu bölücü terör örgütü yanlısı kişilerin üniversitelere sızmaları sağlanmış, bunun sonucu da yüksek puanlarla öğrenci alan üniversiteler dahi PKK'nın yuvası hâline gelmiştir. Bölücü terör yanlısı öğrencilerin üniversitelerde yapılanmalarına göz yumulmuş, üniversiteler terör örgütü üssü hâline getirilmiştir. Dumlupınar Üniversitesinde ülkücü kardeşimiz Hasan Şimşek, Ege Üniversitesinde ülkücü kardeşimiz Fırat Çakıroğlu PKK'lı teröristler tarafından şehit edilmiştir. Üniversiteye PKK'lı teröristler için polis çağırmayan rektörler, Gazi Üniversitesinde ülkücü öğrenci Fırat Çakıroğlu'nun ölüm yıl dönümü münasebetiyle yapılacak bir anma toplantısına çevik kuvveti çağırmaktan çekinmemişlerdir, bu toplantının dağıtılmasını istemişlerdir.

Değerli milletvekilleri, üniversitelerin birçok bölümü, kapatılmasa dahi, iyi bir mesleki eğitim analizi yapılmadığı için kontenjanları doldurulamamış ve öğrenciler tarafından tercih edilmemiştir. AKP hükûmetleri döneminde izlenen yanlış ekonomik ve istihdam politikaları nedeniyle, son yıllarda üniversite mezunu gençlerimiz açısından daha da vahim sonuçlara ulaşılmıştır. En son, TÜİK tarafından açıklanan iş gücü istatistikleri işsizlik konusundaki ağır tabloyu göstermektedir. Bu verilere göre, Türkiye nüfusu içindeki genç nüfus payının yüksek ve çalışabilir durumda olduğu düşünüldüğünde, özellikle genç işsizliğin büyük bir sorun hâline geldiği görülmektedir. İşsizlik sefaletin, yoksulluğun, yokluğun, anarşinin, çatışma ve toplum girdabının temel kaynaklarından biridir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın bu kısmında seçim bölgem olan Hatay'la ilgili birtakım şeyler söylemek istiyorum. Hatay'ın yıllardır çözülemeyen sorunlarından bazılarını alt alta sıralamaya çalışacağım. Hatay, sahip olduğu köklü tarihi, bozulmamış doğal güzellikleri ve çok kültürlü yapısıyla, verimli Amik Ovası, turizm potansiyeli, sanayisi, limanı bakımından önemli illerimizin başında gelmektedir. Hatay'da üç büyük din ve çok sayıda kültür binlerce yıl barış ve huzur içerisinde kardeşçe yaşamış ve yaşatılmaktadır. Bu bağlamda Hatay, barış ve hoşgörünün merkezi konumundadır, Hatay'ın bu özelliğini de hiçbir güç bozamayacaktır. Hatay ili doğa, dağ, yayla, deniz, kültür ve inanç turizmi gibi turistik potansiyellere sahip olmasına karşın, turistik pazarlama stratejilerinin eksikliği nedeniyle turizm payından yıllardır hak ettiği payı alamamıştır. Hatay, vergi gelirleri, üretim faaliyetleri, ortaya koyduğu katma değer ve sağladığı istihdam imkânları, ülke ekonomisine önemli katkılarına rağmen yeterince tanıtılamamış, yaptığı katkıların karşılığını alamamıştır. Bakanlıkların bu dönemki bütçe üzerinde Hatay'a ayırdıkları paylar da çok küçük kalmıştır.

Değerli milletvekilleri, Suriye'de meydana gelen iç savaş nedeniyle olan göç, Suriye'ye sınırı olan bölge coğrafyasını yakından ilgilendirmektedir ve etkilemiştir. Ülkemizdeki mülteci sayısı 3 milyona yaklaşmış durumdadır. Suriye'yle en uzun sınırı bulunan Hatay, göç nedeniyle, başta güvenlik olmak üzere ekonomik, sosyal, kültürel problemlerin tamamını bir arada yaşamaktadır. Suriyelilerin geçişi sırasında ülkeye kaçak mal girişi de kontrol edilememiş, bu şekilde getirilen mallar ya sokaklarda ya da Suriyelilerin açtıkları iş yerlerinde satılmaktadır. Bu durumda da özellikle Antakya merkez olmak üzere, Reyhanlı, Kırıkhan ve diğer ilçelerin esnafı zor duruma düşmüştür. Hatay kent ekonomisi alanındaki sorunların başında ise yüksek işsizlik oranı, sanayi sorunu, tarımdaki desteklerin yetersizliği, kara taşımacılığındaki çıkmazlar, demir çelik sektöründeki sıkıntılar ve Suriye konusundan dolayı turizme vurulan darbeyi söyleyebiliriz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hatay Dörtyol ilçemizde er eğitim birliği ve askerî havaalanı olarak kullanılan yaklaşık 45 hektarlık bir arazi TOKİ'ye devredilmiş durumdadır. Dörtyol şehir merkezinin tam ortasındaki bu alan, betonlaşması, trafik ve altyapı sorunlarıyla birlikte Dörtyol'u yaşanılabilir bir kent hâlinden çıkaracaktır. Dörtyollu hemşehrilerimiz, bu arsanın, halkın ve gelecek nesillerin sosyal aktivitelerini yapabilmeleri için yeşil alan olarak bırakılmasını ve belediye ile TOKİ'nin iş birliği yaparak, yeni yerler gösterilerek TOKİ'nin Dörtyol'da bir farkındalık yaratmasını beklemektedir.

Hatay'ın büyükşehir olması sonucunda köyler mahalleye dönüşmüş ve Hatay'da 2/B yasası neticesi arazilerin satışına başlanmıştır. İskenderun'un bazı köylerinde araziler 4 liraya satılırken Akarca köyü ve civarındaki araziler 30 ile 60 lira arasında bedel ile satılmakta, burada da yeniden bir haksızlıklar meydana getirilmektedir. Hatay'a bu haksızlıklar reva görülmemelidir.

On dört yıldır tamamlanamayan Menzelet Sulama Projesi kapsamında Tahtaköprü Barajı seti yükseltilerek depolama kapasitesi artırılmalıdır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken burada konuşan bir hatip Hatay Amik Ovası'nın yüzde 90'ının sulandığından ve bütün sulama işlemlerinin bitirildiğinden bahsetmişti. Ancak, gerçekler öyle değil. Tahtaköprü Barajı'nın bitirilmemesi, Amik Ovası'nın sulanması set yüksekliğine bağlıdır. Eğer bu set yükseltilmezse Reyhanlı'da yapılan barajın da hiçbir şey ifade etmeyeceğini söylüyorum.

Ova çiftçisi Hükûmetten laf değil, kesin bir tarih beklemektedir. İskenderun Demir Çelik Fabrikasının özelleştirilmesi sonucu işçilere yüzde 11 hisse verilmiştir. Bu hisseler 2014 yılına kadar vakıf tarafından yönetiliyordu ancak 2014 yılından sonra işçilere devredildi. Şirket 3 kez sermaye artırımı yaparak işçilerin önündeki yüzde 11 olan bu hisselere yüzde 4,93'e düşürmüştür. İSDEMİR'de çalışan işçiler bu mağduriyetlerin giderilmesi için sizlerden yardım beklemektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime burada son verirken yüce Meclisi ve televizyonları başında bizleri izleyen aziz Türk milletini saygıyla selamlıyor, bütçenin milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)