| Konu: | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı 8'inci tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 53 |
| Tarih: | 05.03.2016 |
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN ATALAY (Ardahan) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; içinde yaşadığımız coğrafi bölüm ve tarihsel kesitte olup bitenler, başta bu coğrafyada yaşayanlar olmak üzere, herkesi derin endişelere sürüklemiş olmakla birlikte, ülkeyi her türlü tehlikeden koruyarak geliştirmek gibi ağır ve o oranda asil bir sorumluluk üstlenmek üzere, milletin vekâletini almış bulunan bizleri ise azami bir duyarlılık anlamında daha da endişelendirmesi gereği açıktır. Zira, bir taraftan Meclisin rutin işlerini icra ederken, diğer taraftan bizim de gök kubbemizi sarmaya yeltenmiş, her gün bir derece daha kesifleşen, kan ve barut kokusuyla yoğunlaşan kara bulutların ya da yüzeye vurduğunda çok geç kalmış olacağımız derin dip dalgaların hareketliliğini görmezlikten gelemeyiz.
Değerli arkadaşlar, bundan tam yüz yıl önce coğrafyamıza ekilen zehirli, tefrik edici tohumlardan olma ağaçlardan bugün kahredici yemişlerin devşirildiği kahpe bir hasat mevsimi yaşıyoruz. Yüz yıldır ağıtları arşı ağlatan bu yaralı ve mazlum coğrafyanın çocukları, ne yazık ki bugün geçmişte hiç olmadığı kadar derin bir bunalım çağı yaşıyor. Yüz yıl önce başlatılan bu süreç bugün çok daha hain ve sinsi bir seviyede yürütülmekte, bu toprakların çocuklarından her biri ne yazık ki yekdiğerinin ya katili ya da maktulü olmaktadır. Mazlum halkların ellerindeki ekmeği İncil'le değiştirmek gibi sırtlan kümesi misali bir geleneğin sahipleri, medeniyet, demokrasi, barış ve özgürlük adına söylediklerinin koca bir yalan olduğu, "Bu coğrafyanın tüm eyaletleri ölü bir İngiliz'e değmezdi." diyen aktörlerin test edilmiş binlerce suçu ve günahı ortada iken bölge halklarının bir asırlık hasılattan çıkardıkları tecrübenin kahredici hafifliğini sorgulamak zorundayız. Asırların dağlar misali bilgi birikimini diri bir bilince dönüştürme sorumluluğumuzu bir kez daha gözden geçirmek zorundayız. Evet, dünya, görece karşıt siyasi, ideolojik, ekonomik, hatta dinsel sistemlere sahip oldukları söylense de her iki dünya savaşının galiplerinin tayin ve takdir ettiği bir cehennemin harı ve dumanı içinde çaresiz ve umutsuz çığlıklara bir kez daha sahne olmuştur. Bu çığlık bizim de kapımıza kadar ulaşmış iken, bizlerin de şûrîde bir siyasete, sen ben davasına, ayrılık gayrılık sevdasına gömülmüş, büyük oyunun işini kolaylaştıran bir basiret ve feraset körlüğüne düşmek gibi bir lüksümüz elbette ki olamaz.
İnancım ve kanaatim odur ki Akif'in "Eş hele bir dağları örten karı/ Ot değil onlar dedenin saçları" diye tavsif ettiği ağır bir sorumluluğun bize yüklediği asgari, ahlaki ve vicdani mecburiyet bu vatanın her bir karışını alın terlerimizle ıslatmak iken, bunda her birimiz hemfikir iken, böylesi bir mecburiyetle bu vatanı cennete dönüştürmek gibi asli bir vazifemiz durur iken, hepimizi hem de cehennemî bir hayata sürükleyen hadiseler karşısında gösterdiğimiz tepkinin veya geliştirdiğimiz tavrın neliğini ve niteliğini gözden geçirmek zorundayız.
Öyleyse gelin, bin küsur yıllık müşterek bir tarih ve coğrafya bilinciyle, her türlü beşerî farklılıklarımıza rağmen, insan üst kimliğiyle herkesi bir tarağın dişleri gibi eşitleyecek, her birimizin adalet, özgürlük ve eşitlik duygularını azami derecede tatmin edecek yeni bir anayasanın imkânlarını zorlayalım. Eminim ki büyük imkânları ıskalayan toplumların ödeyecekleri bedeller de o oranda ağır olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aksi takdirde, milletin vekâletini üstlenmiş olmayı onurlu bir sorumluluktan ziyade bayağı bir imtiyaz olarak kullanma bahtsızlığından hiçbirimiz kurtulmuş olamayacağız. Yoksa, Meclis mesailerinden çocuklarımıza bırakacağımız miras kırıcı, yaralayıcı, ötekileştirici, tahkir ve tahrik edici, sığ, kör ve kısır döngüler içinde tüketeceğimiz yarınlarımız olacaktır. Yarın için yeni sözler söylemeliyiz. Zira, dünkü sözün kudreti bizi emin yarınlara ulaştıramayacaktır. Kabul edelim ki "Ya yeni bir hâl ya da izmihlal!" diye özetlenen tarihsel ve toplumsal yasadan biz de kendimizi kurtarmış olamayacağız.
Bütçemizin hayırlara vesile olmasını diler, hepinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)