GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 7'nci tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:52
Tarih:04.03.2016

CHP GRUBU ADINA MAZLUM NURLU (Manisa) - Sayın Başkan, Sayın Bakanlar, değerli milletvekilleri; doğuda, güneydoğuda, yurdun her köşesinde birliğimize, bütünlüğümüze, kardeşliğimize yapılan saldırıların yoğunlaştığı, hemen hemen her gün yurdun dört bir yanına taşınan şehit cenazelerinin daha da acılı kıldığı bir süreci yaşıyoruz. Şehitlerimize rahmet, ulusumuza başsağlığı ve sabırlar diliyorum.

Çiftçilik yapan, tarımın içinden gelen bir milletvekili olarak Cumhuriyet Halk Partisi adına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bütçesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi ve ekranları başında bizleri izleyen yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Tarımı ve çiftçiyi bir sorun olarak gören, onları kendi zor yaşam koşullarıyla baş başa bırakan bugünkü siyasi yaklaşım kendi verimsizliğinin bedelini Türk çiftçisine, Türk köylüsüne ödetmektedir. Köylüye "Bu millet sizi mi besleyecek?" mantığıyla bakanlar, onları beslemelik seviyesine indirenler unutmasınlar ki hâlâ bu ülkeyi besleyen Türk çiftçisidir, Türk köylüsüdür. Çiftçimizin efendilik makamından azarlanarak beslemelik makamına indirgenmiş olması AKP düzeninin çiftçiye ve köylüye çarpık bakışının bir ürünüdür, bir sonucudur.

Tarımda kendi kendine yetebilen bir ülkeyken, maalesef, sadece 2015 yılında 11 milyar dolarlık tarımsal ithalat yapmışız. Dikkat edilirse AKP sözcüleri ihracatın arttığından bahsederken nedense tarımsal ithalatın giderek arttığından hiç söz etmiyorlar. Ne acıdır ki Konya ilimizin yüz ölçümü kadar olan bir Hollanda'nın tarım ihracatı 90 milyar dolar, koskoca Türkiye'nin tarım ihracatı ise 17 milyar dolar.

Sayın milletvekilleri, dünyanın en gelişmiş ve sanayileşmiş ülkeleri aynı zamanda dünyanın en büyük tarım üreticileridir. Dünyada gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki dış ticaret ihtilaflarının temelinde, zengin ülkelerin kendi çiftçisine sağladığı ve rekabet avantajını büyüten tarımsal desteklemeler vardır.

Tarım ekonomisi iktisat biliminin özel bir alanıdır. Tarım sektörü sanayiye ve ticarete benzemez. Tarım politikaları, ekonomik boyutuyla birlikte daha çok bir ülkenin sosyal boyutuyla değerlendirilir. Bu nedenle, ulusal tarım politikaları belirlenirken kâr-zarar hesabı olmalı ancak öncelikli olmamalıdır.

Girmeyi hedeflediğimiz Avrupa Birliği, bütçesinin yaklaşık yüzde 40'ını her yıl tarıma destek olarak ayırdığını ve bu kapsamda 2020 yılına kadar çiftçilerine yılda ortalama 50 milyar avro destek vereceğini birlik üyelerine duyurmuştur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüccarın şaşkını parasıyla, malıyla değil borcuyla övünürmüş. Hükûmet adına Sayın Bakan, çiftçinin kullandığı kredilerin artmasından, dolayısıyla çiftçi borçlarının artmasıyla övünmekte ve maalesef, bunu bir başarı olarak sunmaktadır. Şimdi, Sayın Bakana soruyorum: 2002'de 530 milyon lira olan çiftçinin borcunu tam 54 kat artırıp 28,5 milyar liraya çıkarmak bir başarı mıdır? 13 milyon çiftçiyi borçlu hâle getirmek bir başarı mıdır? Ülkedeki tarım arazilerinin yüzde 40'ına, Manisa'daki arazilerin yüzde 60'ına banka borç ipoteği koydurmak başarı mıdır? Tam aksine, bunlar bir başarı değil, kötü yönetimin göstergeleridir, rakamlarıdır.

Değerli milletvekilleri, başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere, AKP hükûmetlerinin kanun tanımaz tavırlarıyla karşı karşıyayız. Anayasa Mahkemesi kararları, hatta kendi çıkardıkları kanunlar bile tanınmıyor, kale alınmıyor. 2006 yılında çıkarılan ve partimiz tarafından da desteklenen Tarım Kanunu'nun 21'inci maddesi "Tarımsal destekleme programlarının finansmanı bütçe kaynaklarından sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak gayrisafi millî hasılanın yüzde 1'inden az olamaz." diyor. Amir bir hüküm olan bu maddeye göre her yıl gayrisafi millî hasılanın en az yüzde 1'i çiftçiye destek olarak verilmek zorunda. Peki, AKP hükûmetleri bu desteği verdi mi? Koskoca hayır. Rakamları, önceki dönem Tarım Bakanı olan Sayın Mehdi Eker'in bir soru önergesine verdiği resmî cevabi bir yazıdan aynen aktarıyorum: 2007 gayrisafi millî hasıla 843 milyar, verilmesi gereken destek 8,4 milyar, verilen 5 milyar 555 milyon, gayrisafi millî hasılaya oranı yüzde 0,66; 2010 gayrisafi millî hasılamız 1 katrilyon 100 milyar, verilmesi gereken destek 11 milyar, verilen 5 milyar 817 milyon, gayrisafi millî hasılaya oranı yüzde 0,53; 2012 gayrisafi millî hasılamız 1 katrilyon 416 milyar, verilmesi gereken destek 14 milyar, verilen 7 milyar 500 milyon, gayrisafi millî hasılaya oranı yüzde 0,53; 2015 gayrisafi millî hasılamız 1 katrilyon 962 milyar, verilmesi gereken destek miktarı 19 milyar, verilen 10 milyar, gayrisafi millî hasılaya oranı yüzde 0,52. Sonuç olarak kanunun çıktığı 2006 yılından 2015 yılına kadar çiftçiye ödenmesi gereken destek miktarı 118 milyar ancak destek maalesef 64 milyarda kalmış. Uzun lafın kısası, AKP hükûmetlerinin çiftçiye ödemesi gereken ancak ödemediği 54 katrilyon destekleme borcu var. 2016 yılında ise gayrisafi millî hasılanın 2 katrilyon 200 milyara ulaşması bekleniyor, bu tabloya göre de bu yıl 22 milyar destek verilmesi gerekiyor.

Son söz olarak "Güçlü çiftçi, güçlü Türkiye." diyerek Tarım Kanunu'yla getirilen ancak ödenmeyen tarımsal desteklerin ivedi olarak çiftçimize ödenmesini, ayrıca ve özellikle çiftçimizin ürettiği gıdalarla yaşadığımızı ve sadece bu sebeple bile hepimizin onlara şükran borcu olduğunun hatırlanmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)