GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı 6'ncı tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:51
Tarih:03.03.2016

CHP GRUBU ADINA MURAT BAKAN (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teoride bağımsız idari otoriteye sahip Rekabet Kurumu, elindeki yetki ve yaptırım gücüyle Türkiye'de rekabetçi bir piyasa ekonomisinin ve ekonomik özgürlüklerin gelişmesini sağlamalıdır. Bu işlevi yerine getirebilmesi için de teoride değil, uygulamada da bağımsız olması gerekir. Gerekir diyorum çünkü Rekabet Kurumu adil ve şeffaf kriterlerle oluşmamış, siyasi erkçe belirlenmiştir. Tek kişi sultasının hâkim olduğu devlette, bu tür kurumların, bağımsız ve şeffaf ve denetlenebilir olması mümkün değildir. Denetleme ve cezalandırma yetkileri sonsuz olan Rekabet Kurumunun bağımsız olması şarttır. Peki, nasıl oluşmalı ki bağımsız, özerk ve şeffaf olsun. Kurumun oluşumu, bilhassa üyelerinin kim olacağı özgür basın aracılığıyla kamuoyunda tartışılmalıdır. Peki, basın özgür müdür? İktidarın, AKP'nin, Cumhurbaşkanının lehine yazmakta, söylemekte basınımız hiçbir ülkede olmadığı kadar özgürdür. Eğer olana bitene muhalif gözle bakan, eleştirel gözle bakan bir basın mensubuysanız, Can Dündar'ın Sayın Cumhurbaşkanına yazdığı mektupta olduğu gibi cezaevinde özgürleşebiliyorsunuz. Demek ki, bu tür kurumların özerk olabilmesi, ülkemizde basın başta olmak üzere bütün kurum ve kuruluşların özgürleşmesi ve özgürlükçü demokrasinin yerleşmesiyle doğru orantılıdır. Seçimi kamuoyunda tartışılan ve Parlamento tarafından seçilen üyelerin de daha adil ve cesur davranacakları bir gerçektir. Bu, ülkemizde bulunan tüm bağımsız idari otoriteye sahip kurumlar için de geçerlidir ve siyasi erki de rahatlatır. Kaynağı Amerika olan bu kurumlar, Amerika'da ve Avrupa'da bu şekilde işliyor. Böyle oluştuğu için, devlet başkanına, iktidar yanlısı şirketlere, iktidara muhalif olanlara da eşit şekilde davranıyor.

Sevgili arkadaşlar, bakınız, kâğıt üzerinde yasa ne diyor: "Rekabet Kurumu bağımsızdır. Hiçbir organ, makam, merci ve kişi, Kurumun kararını etkilemek amacıyla emir ve talimat veremez." Bunu söylerken şaka yaptığımı düşünebilirsiniz; şaka yapmıyorum, küçük bir istisna dışında bu gerçektir arkadaşlar. Cumhurbaşkanı dışında hiçbir makam, merci zaten etkilemiyor kurumun kararlarını. Rekabet Kurumunun bağımsız olmadığını pratik bize göstermiştir. Bunun en somut örneği Gezi'dir. Gezi direnişinde gazdan, coptan, TOMA'dan kurtulmak isteyen, canını kurtarmak isteyen gençlerin sığındığı Divan Oteli'ne -biliyorsunuz Koç grubunun Divan Oteli- arkasından dönemin Başbakanının kini Koç grubuna, Rekabet Kurumunun okları da Koç grubuna ait TÜPRAŞ'a yöneldi ve adilce 412 milyon lira cezayı kesiverdi!

Esnafımızı silindir gibi ezen, neredeyse köylerde bile açılan AVM'leri görmezden gelen Rekabet Kurumu, devletten sürekli ihale alan firmalara hiç uğramamaktadır. Sayın Başbakan bu kürsüden Ahi geleneğinden hararetle söz etmekte, esnafa Ahi duasıyla dükkânlarını açmalarını öğütlemektedir. Sahi, bu acımasız, kontrolsüz rekabet ortamında esnaf kaldı mı?

Sayın Başbakan, hangi Ahilik değerlerinden bahsediyorsunuz? Toplumumuzun ortak manevi değerlerini yerli yersiz dillendirerek yıpratmayın, Ahi Evran'ın kemiklerini de sızlatmayın. (CHP sıralarından alkışlar)

AKP Kırşehir Milletvekili bu kürsüden birkaç gün önce Ahi Evran'ın sözlerini paylaştı. Ben de Ahi Evran'ın bir sözünü bu kürsüden dile getirmek istiyorum: "Kimseyi kandırma, kanaatkâr ol, harama bakma, haram yeme, haram içme."

Değerli arkadaşlar, Rekabet Kurumu, bakanların yüzüne, Sayın Cumhurbaşkanının gözünün içine ve ağzından çıkan söze bakmaktadır, tıpkı sulh ceza hâkimlerinin yaptığı gibi. Aldığı sinyallerle, ezilmesi gereken kurumlara bir bahaneyle yönelmektedir. Hikâyeyi hepiniz bilirsiniz, kurt kuzuyu yemeyi kafaya koyarsa bahanesi çoktur. Bizim kurumlarımız da böyle yapmıyor mu? Ülkenin en bağımsız kurumu olması gereken yargımız, gazetecilerimizden casus, sanatçılarımızdan, yazarlarımızdan sudan bahanelerle hain yaratıp yargılamıyor mu?

Rekabet Kurumu "Bir musibet bin nasihatten iyidir." prensibiyle bilinçli seçtiği kuruluşlara öyle cezalar kesiyor ki bu durum şirketleri ürkütüyor. İktidarda yeni Osmanlıcılık hayali var. Kimisi kendisini sultan, kimisi kendisini sadrazam, kimisinin kendisini şeyhülislam gördüğü bir dönemde Rekabet Kurumunun da kendisini Deli Dumrul gibi görmesi doğaldır. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, sağlıklı bir rekabetin olduğu ülkelerde yoksulluk, yolsuzluk azalır. Örneğin Transparency International'ın Yolsuzluk Algı Endeksi'ne göre ülkemiz 2014 yılında 64'üncü sıradan 66'ncı sıraya gerilemiştir. Yolsuzluk endeksine göre en temiz ilk beş ülke Danimarka, Yeni Zelanda, Finlandiya, İsveç ve Norveç; en kötü durumdaki beş ülke ise Libya, Sudan, Afganistan, Kuzey Kore ve Somali'dir. Ülkemiz bu hızlı düşüşle son beşte yer alamamıştır ama 17-25 Aralıkla dünyada reytingde birinci sıraya oturmuştur sevgili arkadaşlar. Yani rekabet koşulları adil oldukça yolsuzluk da azalıyor, bunu görüyoruz. Bu endekse göre en temiz 5 ülke aynı zamanda rekabetçi serbest piyasaya sahip en iyi 20 ülkenin arasındadır. En kötü durumdaki son 5 ülke ise rekabetin özgürce yürütülmediği en kötü 20 ülke arasındadır.

Önerimiz: Avrupa Birliğinde son 15 yılda rekabet hukukunda çok şey değişti. Türkiye'nin bu değişikliklere ayak uydurabilmesi, Rekabet Kurumunun da evrensel demokrasi kurallarına göre kamuoyunda tartışılarak yeniden yapılanması gerekir. Üyelerin seçimi de kamuoyunda tartışılmalı ve Parlamentoda nitelikli çoğunlukla seçilmelidir. Böylelikle kamuoyunun karşısına değil, kamuoyunun yanında duran, cesur, adil, şeffaf bir kurum olur.

Mevcut Rekabet Kurumunun 90 sayfalık bir stratejik planı var, 2014-2018 yılına ait. Ben bu 90 sayfalık stratejik planı okudum. Bu 90 sayfalık stratejik plan yerine Rekabet Kurumu stratejisini tek cümleyle özetleseydi daha hayırlı bir iş yapmış olurdu. Rekabet Kurumu -bu yılın gerçeği, ben bu kürsüden ifade etmek istediğimi sizlerle paylaşayım- yeniden yapılanırken siyaset buna önayak olmalıdır fakat daha sonrasında ayak bağı olmamalıdır.

Sevgili arkadaşlar, yukarıda izah ettiğimiz gerekçelerle Rekabet Kurumunun bütçesine olumsuz oy vereceğimizi söylüyor ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)