| Konu: | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 50 |
| Tarih: | 02.03.2016 |
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA İSEN (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ve Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'de sahne sanatları, başta tiyatro olmak üzere, zannedilenin aksine cumhuriyetten çok önce başlamıştır. Özellikle saray, bu anlamda Batılı sahne sanatlarının ülkeye girmesini teşvik etmiş, bu amaçla pek çok Batılı kumpanya İstanbul'a davet edilmiştir. Bundan amaç, Osmanlı kültürünün zengin yapısına ilave çeşniler katmak ve çok kültürlülüğü teşvik etmektir.
Bir süre sonra geleneksel halk tiyatrosu yanında bu Batılı model de benimsenmiş ve başta Şinasi, Namık Kemal, Ahmet Vefik Paşa olmak üzere tiyatro yazarlığı ve bunların sahnelenmesi toplumda ilgiyle karşılanmıştır.
Cumhuriyetle birlikte bu kez Batı'dan gelen çeviri oyunlar yanında millî nitelikli ürünler sadece tiyatroda değil bu kez operada teşvik edilmiş ve "Özsoy" gibi yerli opera, libretto ve besteler bir devlet politikası olarak ısrarla takip edilmiş ve hayata geçirilmiştir. Fakat, daha sonraki yıllarda bu uygulama mahiyet değiştirmiş, bu kez opera, bale ve tiyatro gibi kurumlar başlarındaki yöneticilerin inisiyatifleri doğrultusunda ve genel kamuoyunun beklentileriyle çok örtüşmeyen bireysel tercihler çerçevesinde faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.
Belirtelim ki ülkemiz bu kurumlarla ilgili iyi niyetli girişimlerde bulunmuş ama başlangıçta hedeflenen neticelere ulaşılamamıştır. Bu alanda var olan zengin birikim, artık, sahne eserleri olarak da ülkemiz seyircisiyle buluşmalıdır.
Gelinen noktada sözü edilen kurumların yeni bir kültürel vizyon çerçevesi içinde faaliyetlerine devam etmeleri, dar bir kadroya cevap vermek yerine geniş kesimlerin beklentilerini dikkate alan repertuarlarla Türkiye sathına hitap edecek çalışmalar gerçekleştirmeleri gerekir.
Bu anlamda Bakanlıkça uygulanmakta olan destekleme programlarıyla ülkemiz bir fidanlığa dönüşmekte ve böylece, geleceğin önemli sanatçıları yetişmektedir.
Bunun bir adım daha ilerisi ise özel sanat kurumlarına sağlanan desteklerle daha profesyonel bir ekibin vücut bulmasına imkân sağlamak olmalıdır. Bu çoğulcu yapı ülkemizde hem bir rekabet alanı oluşturacak hem de kültürel çeşitliliğe imkân verecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı ise Türkiye'ye özgü yeni kurumlardan biridir. Ülkemizde ve gönül coğrafyamızın her köşesinde üretilmiş olan yazma eserler matbaanın kurulmasından önce elle yazılan ve elle çoğaltılan kitaplardır. Matbaanın hayatımıza geç girmesinin neticesi olarak dünyanın en zengin yazma eser koleksiyonuna sahibiz. Bu alanda âdeta bir kâğıt medeniyeti teşekkül etmiş ve bugün de hayranlıkla izlenen bir hazine bize miras olarak kalmıştır. Osmanlı'da kitap, yazar tarafından kaleme alınan, müstensih tarafından çoğaltılan, müzehhip tarafından süslenen, mücellit tarafından ciltlenen bir kolektif faaliyettir. Bu yüzdendir ki söz konusu eserlerin her biri başlı başına bir sanat eseridir. Örneğin, bir kitap, cildinden başlayarak minyatür, hat, tezhip gibi kadim sanatlarımızın nadide örnekleriyle karşımıza çıkar. Bu yüzdendir ki atalarımız parayla ilgili işler dışında bir de sadece arşiv için hazineyievrak tabirini kullanmışlardır. Kütüphanelerimizde yaklaşık 300 bin yazmadan söz edilmektedir. Bunların mühim bir kısmı ünik nitelikte yani dünyada tek örnek olan eserlerdir. İşte, Yazma Eserler Başkanlığı, bu kıymetli hazineyi tespit ve tasnif etme, kurduğu Kitap Hastanesiyle onların bakım, onarım faaliyetlerini gerçekleştirme, dijital ortama aktarma, daha sonra da bunları güncellikleri çerçevesinde günümüz okuyucusuyla buluşturma gibi çok önemli bir işlev üstlenmektedir. Sanat, İbni Haldun'un ifadesiyle insanların kemali ihtiyaçlarına cevap veren bir alandır. Bu yolla insanlar hayata ve eşyaya daha anlamlı bakma ve davranma erdemi kazanırlar. Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu anlamda ülkemizin doğrudan insana dokunan işler gerçekleştiren en önemli kurumlarından biridir. Kültürel anlamdaki potansiyelimiz ise ancak süper güç tabiriyle ifade edilebilir. Temennimiz bu dönemde sözü edilen potansiyelin hem ülke hem de dünya insanlarının daha kolay ulaşacağı bir konuma taşınmasıdır.
Bu düşüncelerle 2016 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)