GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı 3'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:48
Tarih:29.02.2016

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün yine teröristlerin alçakça ve kalleşçe saldırısı sonucu 2 yiğidimiz şehit olmuştur. Konya'nın Ilgın ilçesi Yukarıçiğil nüfusuna kayıtlı hemşehrim şehit polisimiz Mustafa Çetin bugün defnedilmektedir. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı ve sabırlar diliyorum.

"Çözüm süreci" dediniz, "analar ağlamayacak" dediniz, "her şey güzel olacak" dediniz, "İstikrar" dediniz. Peki ne oldu? Ülkemizi ne hâle getirdiniz? Her gün bayrağa sarılı şehit naaşlarını kaldırıyoruz. Anaların gözyaşı sel olup akmaktadır. Yaşanan felaketler ve acılar, AKP iktidarının mimarı ve müellifi olduğu yıkım ve çözülme süreçlerinin eseridir.

Bilinmelidir ki PKK'yla müzakere masasına oturan ve her türlü tavizi verenler, terör örgütünün silah stoklamasına, kadrolarını güçlendirmesine, mühimmat depolamasına, çukurlar kazmasına, her yere bombalar döşemesine alenen göz yumanlar, güvenlik güçlerinin operasyon yapmaması için talimat verenler, makamı, mevkisi ne olursa olsun terör örgütüne yardım ve yataklık yapmaktan dolayı yargı önünde mutlaka hesap verecektir. Şehitlerimiz de huzurumahşerde yakalarına yapışacak ve haklarını helal etmeyeceklerdir.

Değerli milletvekilleri, AKP, yeni bir personel rejimi ve ücret rejiminin süratle hayata geçirileceğini taahhüt etmesine rağmen on üç yıldır bu yönde bir adım atmamış, tam tersine mevcut sistemi de içinden çıkılmaz hâle getirmiştir. AKP, kamu yönetiminin ayarını bozmuş, kamudaki tüm dengeleri altüst etmiştir. AKP, çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve verimliliğin artırılması adına hiçbir çaba sarf etmezken, partizanlık adına her şeyi yapmıştır. Personel rejimi nesnellikten uzaklaştırılmış, liyakat ve hakkaniyet göz ardı edilmiştir. Bürokraside yıldırma ve yıpratma süreci yaşanmıştır. Kamu çalışanlarının tayinlerine, yükselmelerine AKP teşkilatları ve yandaş sendikalar karar vermiş, istemedikleri dürüst memurlar sürgün edilmiş, görevlerinden uzaklaştırılmıştır. Devletin asli ve süreklilik arz eden birçok kamu hizmeti, sözleşmeli ve geçici personel eliyle yürütülür hâle gelmiştir. Aslında geçici işlerin ifası için istisnai hâllere münhasır olması gereken uygulamalar asıl istihdam şeklinin önüne geçmiştir. Defalarca kadro kanunları çıkarılarak sözleşmeli, geçici ve vekil çalışanlar kadrolara alınmış ancak tekrar sözleşmeli, geçici ve vekil alınmasına devam edilmiştir. Özel kalem müdürlüğü, müşavirlik ve benzeri istisnai memuriyet kadrolarına sınavsız alınan personel daha sonra başka memur kadrolarına geçirilmektedir. Boşalan istisnai kadrolara tekrar sınavsız elemanlar alınmakta ve bu süreç bu şekilde devam ettirilmektedir. Özellik arz eden görevler için öngörülen istihdam şeklinin, memuriyete sınavsız giriş yolu olarak kullanılması ahlaki olmayan başka bir yandaş kayırma yöntemidir.

AKP döneminde taşeron işçilik uygulaması yaygınlaşmış, kamuda girmediği alan kalmamıştır. 1 milyonun üzerinde taşeron işçisinin kamuda çalıştığı ifade edilmektedir. AKP, taşeronlaşmayı politikasının esası olarak uygulamış ve bundan da siyasi nema sağlamıştır.

AKP Hükûmeti, kamu personel mevzuatında olmayan yeni bir istihdam modeli daha uydurmuştur. "Toplum yararına program" adı altında dokuz aya kadar varan süreyle işçi alımı yapmaktadır. Ancak çalıştırıldıkları işler, kamu idarelerinin görev alanına giren sürekli işlerdir. Zira, alınanlar millî eğitim, orman, belediyeler gibi kurumlarda çalıştırılmaktadır.

7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinin yapıldığı 2015 yılında 523 bin kişinin bu şekilde işe alınmış olması, uygulamanın toplum yararından ziyade AKP yararına olduğunu ortaya koymaktadır. Bu kapsamda, ormana sezon dışı dönemde eleman alınmış, belediyelere tıka basa adam doldurulmuştur. Ayrıca, program kapsamında ortaya çıkan bazı aracıların işe alınanlardan komisyon aldığı yönünde ciddi iddialar da bulunmaktadır. Bu uygulamanın her yönüyle mutlaka soruşturulması gerekmektedir.

AKP'nin siyasi nema sağlama amacıyla sürdürdüğü açık olan bu yanlış uygulamaların en büyük mağduru yandaş olmayan ve bu yollarla iş bulamayan işsiz gençlerimizdir. Bunlar, girdiği merkezî sınavı kazanarak ataması yapılmayan, bir türlü sıra gelmeyen ve sıra gelmeden de kadroları başka yollarla doldurulan milyonlarca işsiz vatandaşlarımızdır.

Sayın Bakan, insanlarımızın hakkını yemeyin. Bilesiniz ki, memur olabilmek için kadro açılmasını ve atanmak için sıra gelmesini umutla bekleyen gençlerimiz hakkını size helal etmeyecektir.

İstihdam ve eğitim arasındaki bağın yeterince kurulamaması ve mesleki eğitimin iş gücü piyasası ihtiyaçları doğrultusunda istenilen ölçüde verilememesi, insan gücü niteliği ile iş gücü piyasasının talebi arasında dengesizliklere yol açmış ve eş zamanlı olarak hem işsizliğe hem de boş iş pozisyonlarına neden olmuştur.

Nitekim, ülkemizde milyonlarca işsiz bulunmasına karşın, bugün işverenlerimiz aradığı vasıflı elemanları bulmakta güçlük çekmekte, hatta bazı mesleklerde bulamamaktadır. İhtiyaca göre eleman yetiştirilememiş olması, on üç yılı aşkın süredir ülkeyi yöneten AKP hükûmetlerinin bu alandaki beceriksizliğinin ve başarısızlığının somut bir göstergesidir.

AKP döneminde işsizlik artmış, kronik bir sorun hâline gelmiştir. Özellikle genç işsizlik, resmî verilere göre bile çok yüksek oranlardadır. İşsizlik sorunu, AKP zihniyetinin hiç de umurunda değildir, onların tuzu kurudur, nasıl olsa kendi çocuklarını ve yakınlarını ballı kadrolara sınavsız alıyorlar.

Değerli milletvekilleri, kamuda aynı yerlerde ve hizmetlerde aynı işi yapmalarına rağmen statülerinin farklı olması nedeniyle çalışanlar arasında idari, mali ve sosyal haklar yönünden birçok farklılık bulunmaktadır. Bu durum, Anayasa'yla güvence altına alınan eşitlik ve adalet ilkelerine aykırı olduğu gibi, çalışanların motivasyonunu ve çalışma barışını olumsuz etkilemektedir.

657 sayılı Kanun'un bir yıldan az süreli veya mevsimsel hizmetler için geçici personel istihdamını öngören 4/C maddesi amacı dışında kullanılmaktadır. 4/C'lilerin çalıştıkları hizmetler süreklilik arz eden kamu görevleridir. Öyle ki "geçici" diye tanımlanmakla birlikte, uzun yıllar çalıştırıldıkları ve buradan emekli oldukları yaşanan bir gerçektir. O nedenle, mevcut uygulama, kanunun lafzına ve ruhuna aykırıdır. Yıllardır mağdur edilen 4/C'liler, bu yıl bir darbe daha yemiştir. Daha önce mahkeme kararıyla 550 lira ek ödeme alan 4/C'li personelin ek ödeme miktarı, toplu sözleşmeyle net 115 liraya düşürülmüştür. Ey AKP, ey Çalışma Bakanı; 4/C'lileri örgüt, çete ya da paralel yapı olarak mı görüyorsunuz? 4/C'lilerle niye uğraşıyorsunuz, niye haklarını çalıyorsunuz?

Önceki dönem çıkarılan bir kanunla sözleşmeliler ve vekil Kur'an kursu öğreticileri memur kadrolarına alınmış ancak 4/C'lilere kadro verilmemiştir. 4/C'liler, aynı işi yapan emsallerinin aldığı mali ve sosyal haklara mutlaka kavuşturulmalıdır.

Yine, başta belediyelerde olmak üzere, kamuda memur görevlerinde çalıştırılan üniversite mezunu işçilerin; mimar, mühendis, tekniker olarak işçi kadrosunda çalışan teknik personelin memur kadrolarına atanma talepleri bugüne kadar dikkate alınmamıştır. Yaptıkları görev itibarıyla mutlaka memur kadrolarına atanmaları gerekmektedir.

Kamu çalışanları arasında mağduriyet yaşamayan neredeyse yoktur. Vekil imam, vekil müezzin, fahri Kur'an kursu öğreticileriyle vekil ebe hemşireleri, aile sağlığı çalışanlarını, usta öğreticileri kadroya geçirmeyen AKP'dir. Öğretmen ihtiyacı kadar kadro ihdas etmeyen, atamayı bekleyen öğretmen adaylarını bunalıma sokan AKP'dir. Milliyetçi Hareket Partisinin bu konulardaki kanun tekliflerini gündeme almayan, önergelerini reddeden de yine AKP'dir.

Sayın Bakan, kamu çalışanları arasındaki ayrımcı ve adaletsiz uygulamalara ne zaman son vereceksiniz? Yaşanan mağduriyetler vicdanınızı hiç mi rahatsız etmiyor? Kamuda sözleşmeli, geçici, vekil, fahri statüde personel çalıştırılması son bulmalıdır. Memurları güvencesiz hâle getirmeye dönük bir teşebbüste de asla bulunmayın, bilin ki memurlardan gerekli cevabı mutlaka alırsınız.

Kamu işçilerinin eş durumu, sağlık sebepleri ya da başkaca nedenlerle bir kamu kuruluşundan diğerine naklen atanma ihtiyaçları doğmaktadır. Ancak, kamuda çalışan işçiler, diğer kamu çalışanları gibi, başka kurum ve kuruluşlara naklen atanamamaktadır. Bu durum, kamu çalışanları arasında eşitsizliğe yol açmaktadır. Kamu işçilerinin de başka kurumlara naklen atanabilme konusundaki sorunlarına mutlaka çözüm bulunmalıdır.

2007 seçimleri arifesinde yaklaşık 220 bin geçici işçiye kadro verilmiştir. Ama başta şeker fabrikalarında olmak üzere, yıllardır geçici veya mevsimlik işçi olarak çalışanlar kadroya alınmamıştır. Dönemin Başbakanı "Bu kardeşlerimizin sorununu çözmek inşallah yine bizlere nasip olur." demişti ancak dokuz yıldır sorun çözülmemiş, hiç oralı olunmamıştır.

Geçici ve mevsimlik çalışanların emekli olamama sorunları da bulunmaktadır. Emeklilikte aranan prim gün sayısını tamamlayabilmeleri için ömürleri yetmemektedir. Yılda 4 ay çalışmayla emekli olunabilmesi için en az 60 yıl, yılda 5 ay 29 gün çalışmayla da 50 yıl çalışmak gerekmektedir. Bu soruna da mutlaka çözüm bulunmalıdır.

Taşeron işçilere kadro verileceği sözlerine karşın, 64'üncü Hükûmetin eylem planında "Alt işverenlik çerçevesinde asıl işlerde çalışanların, kamuda istihdam edilmesine yönelik düzenleme yapılacak." denilmiş, kapsam daraltılmıştır. Bugüne kadar da bir şey yapılmamıştır. Sadece, Karayolları taşeron işçilerinden dava kazananlar ile davaları mahkemede olanlara seçimler öncesi kadro verilmiş ama burada bile haksızlık yapılarak 40 yaşın üzerinde olup dava açanlar alınmamış, işçilerin yargı kararıyla kazandığı haklar da bile kısıntıya gidilmiştir.

2014 yılında 6552 sayılı Kanun'la, taşeron işçilerin görevlendirildikleri hizmetler dışında başka görevlerde çalıştırılamayacağı hükme bağlanmış, ancak uygulama 2016 Haziran ayına kadar ertelenmiştir. Hükûmet, devletin hangi hizmetlerinin asıl iş, hangilerinin yardımcı iş olduğunu dahi bugüne kadar belirleyememiştir. Aslında yargı, taşeron uygulamalarının hileli olduğu ve taşeron işçilerin işe girdiği tarihten itibaren kamu işçisi olduğu yönünde kararlar vermiştir. Bu kararları hiç dikkate almayan AKP Hükûmeti, kendilerinin de "kölelik" olarak tanımladığı taşeron sistemini sürdürmekte kararlıdır. Taşeron işçiler yıllarca aynı kurumlarda çalışmaktadır. Taşeron şirketler değişmekte ancak işçi aynı kalmaktadır. Bu işçiler kurumun işçisi durumundadır, ödemeler kamu tarafından yapılmaktadır. O hâlde, işçi simsarlığına ne hacet vardır? Elini sıcak sudan soğuk suya değdirmeyen birtakım patronlara neden komisyon ödenmektedir? Kamuda taşeron sistemine son verilmeli ve işçi simsarlarına aktarılan paralar işçilere verilmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi, kamuda sürekli hizmetlerde çalıştırılan taşeron işçilere kadro verilmesini taahhüt etmiş ve öteden beri birçok kanun teklifi de vermiştir.

Değerli milletvekilleri, kamu görevlilerinin mali ve sosyal hakları güya toplu sözleşmeyle belirlenmektedir. Aslında "toplu sözleşme" adı altında bir gölge oyunu sergilenmektedir. Hükûmet ile yandaş sendika kapalı kapılar arkasında hazırladıkları senaryoya göre rolleri paylaşmakta, kendileri çalıp kendileri oynamaktadır. Toplu sözleşme masası dışında verilen kararlar da kamu çalışanlarına dayatılmaktadır.

AKP Hükûmeti, yandaş sendika eliyle kamu çalışanlarını ve emeklilerini oyuna getirmiştir. Özellikle, 2014 ve 2015 yıllarında ciddi boyutta ekonomik kayba uğrayan kamu çalışanları ile emeklilerin uğratıldığı zarar giderilmemiştir. Kamu işçilerinin toplu sözleşmeyle sağladıkları imkânların dahi gerisinde kalınmıştır. Enflasyon kayıplarının telafisi amacıyla çalışanlara ve emeklilere mutlaka iyileştirme zammı verilmelidir.

Gerek kamu gerekse özel sektör çalışanları üzerinde ağır vergi yükü bulunmaktadır. Vergi kesintileri nedeniyle çalışanların eline geçen aylık ya da ücret, yılbaşına göre geçen aylar içinde giderek gerilemektedir. İktisat öğretisinde "sabit gelirli" olarak tanımlanan çalışanlar, bu vergi politikalarıyla "azalan gelirli" hâline gelmiştir.

Asgari ücretlinin bile vergi tarifesinden dolayı vergi oranı yükselmekte ve bu vergi artışından dolayı yıl içinde ücreti azalmaktadır. Bu durum, vergideki adaletsiz yapıyı açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Çalışanların vergi yükü mutlaka hafifletilmelidir.

Kamu çalışanlarına başta döner sermaye gibi çeşitli adlar altında ödenmekte olan bazı ek ödemelerden sigorta primi kesilmemekte ve bu ek ödemeler emekli aylığına yansıtılmamaktadır. Özel sektörde ücret gelirinin düşük gösterildiğinin tespiti hâlinde bir dünya idari para cezası kesilmekte iken, kamunun kendi çalışanlarının gelirlerini düşük göstermesi büyük bir çelişkidir ve doğru değildir. Bu itibarla, kamu çalışanlarına çeşitli adlar altında ödenmekte olan tüm ek ödemelerin emekli aylığına yansıtılmasını sağlayacak yasal düzenleme bir an önce yapılmalıdır.

Kamu Personeli Danışma Kurulunda hayata geçirilmesi için görüş birliğine varılan konulardan birisi, disiplin cezalarının affı ve yeniden düzenlenmesidir. Ancak, bugüne kadar anılan düzenleme yapılmamıştır. Bu konuda gerekli düzenleme bir an önce yapılmalıdır. Ayrıca, memur ve diğer kamu görevlilerinden, bir derece hakkından daha önce yararlanmamış olanlara, mevcut eşitsizliğin giderilmesi amacıyla bir derece verilmesi için de düzenlenme yapılması gerekmektedir.

Anayasa Mahkemesi, otuz fiilî hizmet yılından fazla süreler için emekli ikramiyesi ödenmesine engel olan yasal düzenlemeyi 7 Ocak 2015 tarihinden geçerli olarak iptal etmiştir. Ancak, uygulamada, 7 Ocak 2015 tarihinden önce emekli olanlar, otuz yıldan fazla hizmet yıllarına isabet eden emekli ikramiyesini alamamıştır. Açılan dava üzerine bu tutarın ödenmesi gerektiği idare mahkemeleri ve Danıştay tarafından kabul edilmiştir. Yargı kararları da dikkate alınarak, 7 Ocak 2015 tarihinden önce emekli olanların otuz yıldan fazla olan hizmet süreleri için hakları olan emekli ikramiyelerini alabilmelerine yönelik gerekli yasal düzenleme yapılmalı, emeklinin mahkemelerde sürünmesi önlenmelidir.

Sayın Bakan, geçtiğimiz günlerde emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili bir düzenlemenin olmayacağını söyleyerek milyonların umutlarını yıktınız, onları hüsrana uğrattınız. Emeklilikte yaşa takılanlar, şüphesiz ki AKP'ye de takılmışlardır. Emeklilikte yaşa takılanların dertleri erken emeklilik değildir, haklarını almaktır. Kazanılmış hakların verilmemesinin, bir haksızlığın giderilmemesinin hiçbir haklı gerekçesi olamaz. İşe girdiği tarihte tabi olduğu mevzuata göre emeklilik için gereken sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayılarını tamamlayan vatandaşlarımız emekli aylığı alamadığı gibi bir de sağlık sigortası primi ödemekle karşı karşıya kalmışlardır.

Emeklilikte yaşa takılanların kimine beş sene, kimine on sene vurmuş, yaşı nedeniyle kimse işe alınmıyor, maddi imkânsızlıklardan dolayı çocuklarını okutamıyor, ailesinin geçimini sağlayamıyorlar. Sayın Bakan, bu insanlar ne yerler, ne içerler hiç düşünüyor musunuz?

MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Bakan çözecek o işi.

MUSTAFA KALAYCI (Devamla) -Emeklilikte yaşa takılanları görmezden gelmemeli, geçmişte yapılanlara takılmamalı, onlar için bahaneler üretilmemelidir. Milliyetçi Hareket Partisi bu sorunun çözüme kavuşturulması için gerekli desteği ve katkıyı vermeye hazırdır. Bu amaçla, kanun teklifi ve birçok önerge de vermiştir.

Değerli milletvekilleri, emeklilerimizin yıllarca hizmet verdikten sonra geçim kaygısı duymadan onuruna yaraşır bir hayat sürmesini temin etmek devletin önemli ve öncelikli görevlerinden biridir.

Bugün, emekliler aldıkları aylıkla ay sonunu getirememekte, birçoğu borç batağına girmiş, geçim sıkıntısı çekmektedir. Emekli aylığı bugün milyonlarca kişinin tek gelir kaynağıdır. Söyler misiniz, aldıkları parayla nasıl geçinsinler? Emekliler aldığı aylıkla kendi giderlerini karşılayamazken bir de işsiz kalan çocuğuna ve onun ailesine bakmak durumunda kalmışlardır.

Emeklilerin enflasyona ezdirilmediği söylense de halkın gerçek enflasyonunu yansıtan gıda, kira, ulaşım, su, elektrik ve gaz gibi temel harcama kalemleri üzerinden hesaplama yapıldığında durumun söylendiği gibi olmadığı anlaşılacaktır.

Emekliye sürekli masal okuyan Hükûmetin, yaptığı zamlardan ve hayat pahalılığından acaba haberi var mıdır? Acaba gıda fiyatlarından, tüketim bedelinin yarısını aşan vergilerin yanı sıra, açık ve gizli zamlarla iyice kabaran elektrik, su ve doğal gaz faturasından bilgileri var mıdır?

"Sağlık hizmetleri ücretsiz." diyorlar ama muayene parası, katılma payı, reçete parası, kutu parası, fark ücreti diye yapılan kesintiler nedeniyle emekliler maaşının ne olduğunu bile bilememektedir.

"Emekli aylıkları arasındaki eşitsizlikler ve dengesizlikleri gidereceğiz." diye söz verip iyice eşitsiz hâle getiren AKP'dir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA KALAYCI (Devamla) - Bütçenin hayırlara vesile olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)