| Konu: | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı 3'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 48 |
| Tarih: | 29.02.2016 |
CHP GRUBU ADINA YAKUP AKKAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın bakanlarım, değerli milletvekillerimiz; öncelikle hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ya, biz bunları ortaokuldayken yapıyorduk Başkanım. Yapmayın böyle şeyler Allah aşkına! Meclisin bir ağırlığı var, Meclisin mehabeti var Sayın Başkanım.
Yakup Bey, hiç yakışmadı gerçekten.
YAKUP AKKAYA (Devamla) - 2016 yılı Çalışma Bakanlığı bütçesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım.
Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; biz bu bütçeye "Hayır." diyoruz çünkü bu bütçe halka değil, ranta odaklanmış bir bütçedir. Bu bütçede halk yararına hiçbir şey yoktur. Tıpkı torba kanunlarda yaptığınız gibi, tıpkı 2010 referandumunda yaptığınız gibi, küçük bazı iyileştirmeler ile makyajlanmış görüntüsüyle albenili gösterilen, içeriğiyle halkın yararına olmayan bir bütçeyle karşı karşıyayız. "Neden halkın yararına olmayan bir bütçe? Neden ranta dönük bir bütçe?" dediğimde bunu 3 kalemde anlatabilirim:
1) 2014 yılı kesin hesap verilerine baktığımızda ödediğiniz faiz, yaptığınız iç ve dış borçlardır.
2) 6 milyon işsiz ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının yardımıyla hayata tutunmaya çalışan 22 milyon yoksul yurttaşımızdır.
3) 2016 bütçesi öncesi alelacele komisyonlardan geçirilen, işçinin bir mal gibi alınıp satılmasını öngören kiralık işçi büroları tasarısıdır.
İşte bu 3 başlığa baktığımızda bu bütçenin halka değil, ranta dönük bir bütçe olduğu aşikârdır.
Değerli milletvekilleri, on dört yıllık AKP iktidarının işçiye, emekçiye getirdiği yoksullaşma, açlık ve işsizliktir. On dört yılda AKP'nin emeğin aleyhine olan bu politikalarının sonucunda gelir dağılımındaki adaletsizlikler giderek artmıştır. 2002 yılında en zengin yüzde 1 millî gelirin yüzde 36'sına sahipken bugün bu kesimin aldığı payın yüzde 54'e çıkması size bir şey ifade etmiyor mu? Bakın, bunun anlamı yoksullaşma ve kutuplaşmadır. Salt ekonomi büyüyecek diye kamu küçültüldü. Yurttaşı müşteri gibi gören bir anlayışla bu ülkeyi yönetiyorsunuz. Bu anlayışın sonucunda da 22 milyon yoksul insan yarattınız. AKP olarak, geçen on dört yıl içinde gerek işçilerin gerekse kamu emekçilerinin lehine bir şey yaptığınızı burada söyleyebilseydik. Kamunun bütün üreten değerlerini ya sattınız ya da kapattınız. Uygulamalarınızla işsizliğin artmasına, terörün artmasına, sosyal adaletsizliğe neden oldunuz.
Sayın Çalışma Bakanı, size buradan soruyorum: Allah aşkına, cam, lastik, metal gibi işlerin genel sağlık ve millî güvenliği bozmasıyla ne alakası var? Cam, lastik, maden, metal grevlerini genel sağlığı ve millî güvenliği bozucu diye ertelediniz, bizi dünyaya rezil ettiniz. Bunun mantıklı bir izahı ne yazık ki yok.
Ayrıca, bir devrim yapmış edasıyla 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nu değiştirdiniz, yine bizi bu konuda dünyaya rezil ettiniz o kadar itirazımıza rağmen. Sayın Bakan, içinde grev hakkı olmayan biz düzenlemeye, eğer toplu pazarlık düzenlemesi de yoksa "toplu sözleşme yasası" demek ancak abesle iştigaldir ama bu çıkarttığınız yasanın uluslararası sözleşmelere aykırı olması bile sizin umurunuzda değil. Burada esas trajik olan, bu kanunu savunan sadece sizin olmamanız, MEMUR-SEN Konfederasyonunun bu acayiplik için gazetelere teşekkür ilanı vermesiydi. İşte, biz bu anlayışa Cumhuriyet Halk Partisi olarak "sarı sendikacılık" diyoruz.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisinin asgari ücret önerisini hem işverenlere şikâyet ettiniz hem de "kes kopyala" mantığıyla net 1.300 TL'ye çıkartacağınızı vadettiniz, 1 Ocakta da bunu yerine getirdiniz ama eksik kopyaladınız, yapılan düzenlemede sendikaların eleştirilerini dikkate almadınız. Bakın, 2016'nın Eylül ayından itibaren asgari ücretle maaş alanlar asgari ücreti 1.300 TL net alamayacaklar çünkü asgari ücrette artan bir şekilde verginin olduğu tek ülke Türkiye'dir. Bunu bile sendikaların uyarılarını dikkate almadan hayata geçirdiniz ve eylül ayından itibaren işçilerin asgari ücretlerini 1.300 liranın altında almalarına neden olacak uygulamaya imza attınız.
Ayrıca, işverenlerin bu asgari ücret artışıyla ilgili restini göremediniz, işverenlerin işçi çıkartma restini göremediniz ve onlara hazineden kaynak ayırdınız. Ayrıca kamu kurumlarındaki taşeronlara, madenleri işleten redevansçılara bu artışı ödüyorsunuz ama belediyelere ve hastanelere ek kaynak vermiyorsunuz. Cumhuriyet Halk Partisi belediyeleri olarak biz asgari ücreti net 1.500 TL yaptık; bütün belediyelerimizde var, bunu kendi kaynaklarımızla yapıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Ama sizin belediyeleriniz, işçiye verdiği yazılı, resmî tebligatla -AKP'li İstanbul Çekmeköy Belediyesi bunun bir örneğidir- "Asgari ücretin artışından dolayı sizin iş akdinize son verdik." diye işçilerin iş akitlerini bitirmişlerdir, bu insafsızlıktır.
Değerli milletvekilleri, maç oynanırken kural değiştirmek olur mu? Bugün itibarıyla, sayıları 500 binin üzerinde olan, sigortalılık süresinde istenilen prim ödeme gün sayısını doldurmasına rağmen emekli olamayan insanlarımız var, "yaşa takılanlar" deniyor bunlara. Bu insafsızlıktır, bu insan haklarına aykırı bir düzenlemedir. Bunun düzeltilmesi ve bu mağduriyetin giderilmesi lazım.
Ayrıca, devlet ve sermaye ilişkisinin sonucu gayrimeşru doğan taşeronlaşma, işçi sınıfının kanını emen bir sülüktür, buna son verilmelidir. Seçimlerde bizi taklit ederek söz verdiğiniz hâlde hâlâ kadro veremediğiniz 1,5 milyona yakın ezilen, sömürülen taşeron işçisi var.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Kızılay'da kaldır bunları.
YAKUP AKKAYA (Devamla) - Sözünüzde durun, hemen taşerona kadro verin, ülke olarak bu ayıptan kurtulalım.
Ayrıca, üvey evlat muamelesi gören binlerce 4/C'li, 4/B'li emekçiler var.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, yakışmıyor bunlar.
YAKUP AKKAYA (Devamla) - Bunların kadro sorunlarını ne zaman çözeceksiniz? Her seçim öncesi olduğu gibi bir seçim arifesinde vaat mi edeceksiniz?
Ayrıca, değerli arkadaşlar, bakın, kamu emekçileri emekli olduklarında çalışırken aldıkları ücretleri alamıyorlar. Bunlar: Sağlık emekçileri, öğretmenler, polisler. Bunların 3600 ek göstergelerini niye vermiyorsunuz? Bunları verin.
Ayrıca, çok önemli başka bir şey daha söyleyeceğim size: Bugün, şehit haberleriyle her gün yüreğimiz yanıyor ve en çok şehit olanlar da uzman çavuşlar. Ama asgari ücretin artışından sonra bir düzenleme getirdiniz; uzman çavuşların ücretleri ve zamları asgari ücrete endeksliydi, bunu ortadan kaldırdınız ve ücretlerine 700 lira zam alması gerekirken 40-50 lira zam almak zorunda kaldılar bu düzenlemeyle. Bu da çok doğru bir olay değil.
Yani, değerli milletvekilleri, bunlar ülkenin geleceğine hiçbir yarar getirmeyeceği gibi, çalışma barışını da bozacaktır. Çalışma barışının bozulması toplumsal barışa konulacak bir dinamittir. Bütçe ranta değil, halka ve emekçiye yönelik yapılmalıdır. İşte bu nedenle, biz bu bütçeye "Hayır." diyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akkaya.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Sen bunları takma.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yedinci konuşmacı Ünal Demirtaş, Zonguldak Milletvekili.
YAKUP AKKAYA (Devamla) - Ayrıca, kıdem tazminatına ve kralın kiralık işçilik bürolarına da karşı olduğumuzu buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)