GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı 3'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:48
Tarih:29.02.2016

CHP GRUBU ADINA CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu yani kısaca BTK'nın bütçesi hakkında grubum adına söz almış bulunuyorum.

Şimdi bir bakalım: 1800'lü yılların sonlarında dünyanın en büyük şirketleri tarım şirketleriydi. Otuz yıl geçmeden Endüstri Devrimi'yle beraber bu şirketlerin yerini çelik, gaz, kömür, petrol üreten şirketler işgal etti; daha sonra sanayi şirketleri, otomobil üretenler, makine üretenler bunların yerini aldı; şimdi de teknoloji devrimiyle beraber IBM, Microsoft gibi yazılım ve donanım şirketleri otomobil devlerinin yerini aldı; bugünse Google, Facebook gibi devlerden söz ediyoruz. Bunlar öyle büyükler ki kârları milyar dolarlarla ifade ediliyor ve dünyanın en büyük şirketleri.

İşte, BTK, tam da bu alanları düzenlemek için kurulmuş bir kurum yani günümüzün en büyük ekonomisinin nabzının attığı alanları düzenlemek için. Günümüz ekonomisinin nabzının attığı alanlar ne demek? Millî gelir artışına en büyük katkıları olan alanlar demek. Ayrıca ne demek? Çağımızın ruhuna uygun iş imkânı sağlayan sektörler demek. Yani, BTK işini iyi yapıyorsa Türkiye hızlı, sağlıklı büyüyecek; işsizlik düşecek, vasıflı insan gücümüz olacak; yazılım, donanım konusunda büyüyeceğiz ve yurt dışına teknoloji satacağız demek ama BTK işini iyi yapamadı. Eğer BTK işini iyi ve doğru yapmış olsaydı ekonomik buhran ve işsizlik tavan yapmayacaktı, iktidar bu yüzden kaybettiği oyları geri kazanmak için bir iç savaşı kışkırtmak zorunda kalmayacaktı, milleti "Tayyipçiler" ve "Tayyip düşmanları" olarak bölüp birbirleriyle dövüştürmek zorunda kalmayacaktı. Eğer işler yolunda gitseydi, eğer Türkiye, sırtını, büyüme politikasını geleceği olan teknoloji sektörüne yaslasaydı işte o zaman "Durmak yok, yola devam." diyerek yol alınabilecekti; her türlü muhalefeti "darbeci", "hain", "bölücü" diye yaftalamaya, milletin hassasiyetlerini kaşımaya ihtiyaç kalmayacaktı ama işler yolunda gitmedi. Türkiye'nin büyüme politikası neredeyse tamamıyla inşaat sektörüne yaslandı. "Mücahidiz." diye geldiler, müteahhit oldular, devletten ihale alıp iş yapar gibi yapan şirketleri zengin ettiler. Ha, unutmadan söyleyeyim, vizyon sahibi gibi görünmek için millî otomobil gündemi yarattılar. Bunların millî işletim sistemi, millî arama motoru gibi konulara gelebilmesi için bir yüzyıl daha gerekecek.

Millî otomobil gibi her şeyin millîsine pek hevesli görünen AKP iktidara geldiğinde 3 tane millî telekomünikasyon şirketimiz vardı, hepsi yerliydi. Peki, bugün? Telsim'i Vodafone'a verdiler, yüzde 100 İngiliz; Telekom'un yüzde 55'i Oger yani Arap; Turkcell'de Türk ortağı payı yüzde 65'ten yüzde 13'e düştü. Anlaşılan o ki "Her şeyin millîsi." diyen bu iktidara göre telekomünikasyon gibi stratejik öneme sahip bu sektör önemli değil. Şimdi, deve kuşu, iş yük taşımaya gelince "Kuşum.", uçmaya gelince "Deveyim." dermiş. AKP'nin işleri de böyle, telekomünikasyona gelince serbest, otomobile gelince millî.

Sayın milletvekilleri, BTK işini iyi yapamadı. Örneğin, Van'ın bir mezrasında 3 yaşında çocuğu hastalanan baba, cep telefonu evinde çekmediği için bir tepeye çıktı, jandarmayı aradı. Jandarma da ambulansa haber verdi. 112 teyit amacıyla babayı aradığında ulaşamadı, ambulansı gönderemedi. O 3 yaşındaki çocuğumuzu bu yüzden kaybettik. O çocuk kim mi? O çocuk, cesedi bir çuval içerisinde babasının sırtında taşınan küçük Muharrem. BTK'nın işini yapamadığının tek delili Muharrem'in acıklı hikâyesi de değil. 2013'te sabit İnternet sahipliğinde dünyada 68'inci sıradaydık, bugün 73. Bu süreçte, iflas eden Yunanistan bize 2 kat fark attı, 27'ncilikten 25'inciliğe çıktı. Daha düne kadar dünyadan izole yaşayan Bulgaristan 51'inci, Romanya 53'üncü, Azerbaycan ikisinin arasında 52'nci.

Sayın milletvekilleri, BTK işini iyi yapmıyor. Neden yapmıyor, bütçesi mi yetersiz? Hayır. BTK, gelirinin en önemli bölümünü telekomünikasyon şirketlerinden alıyor; e, telekomünikasyon şirketleri de hayır kurumu olmadığından BTK'ya ödedikleri haracı bize yansıtıyor. O yüzden, 30 liralık konuşmaya 100 lira ödüyoruz. Ama mesele, BTK'nın topladığı haraçtan da ibaret değil, meselenin acıklı yanı bu değil. Örneğin, 2005-2009 yılları arasında telekomünikasyon şirketlerinden toplanan 2 milyar liranın sadece 300 milyon lirası harcanmış. Kalanı? Kalanı hazineye devredilmiş. Ne de olsa müteahhitlere aktarmak için para lazım, telekomünikasyona, bilgi teknolojilerine falan kaynak aktaramayız! BTK parasını eğer amaçlarına uygun harcasaydı Muharrem ölmeyecekti, sektör büyüyecek, istihdam artacaktı, Türkiye geleceğe ümitle bakacaktı ama BTK parasını amaçlarına uygun harcayamadı çünkü iktidarın çiftliği hâline dönüştü.

Ama en önemlisini, bu kurumun aymazlığının faturasını en sona sakladım. Basit bir siber saldırıda devletin neredeyse bütün kurumları çöktü, neredeyse her isteyen her gün devletin son derece kritik sistemlerine girip elini kolunu sallaya sallaya istediği bilgiyi alıyor. Tarihe "fatih" olarak geçmeyi hayal ettiği anlaşılan birinin kaprislerine ve heveslerine göre örgütlenen bu devlet eğer kazara bir savaşa girmeye kalkarsa daha ilk birkaç dakikada bütün sistemlerimiz çökecek, muhtemelen tek mermi atmadan hezimete uğrayacağız. (CHP sıralarından alkışlar) Ama benimki de ne biçim bir kaygı? Padişahımız, efendimiz, atının kuyruğunu bağlar, eline kılıcını alır mı, yoksa Cumhurbaşkanlığı uçağına atlayıp en güvenli ülkeye mi kaçar? Bilemedim, neyse...

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Bu ülkeden kaçan padişah yok, Başbakan da yok, Cumhurbaşkanı da yok; bu ülkeden kaçanlar belli.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Hiç yakıştı mı?

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Yüce heyetinizi kaygılarımla selamlarım.

Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)