GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:46
Tarih:27.02.2016

CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesiyle ilgili olarak söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Diyanet İşleri Başkanlığı laik devlet mekanizmasının en önemli kurumlarından bir tanesidir -laik devlet mekanizmasının bakın- ve Diyanet İşleri Başkanlığı toplumu, inançları, ibadeti, ahlak konularını aydınlatmak üzere kurulmuş bir kurumdur, böyle bir görevi vardır ve cumhuriyetimizin ilk ve en temel kurumlarından bir tanesidir. Çok önemli bir kurumdur, dolayısıyla, Diyanet İşleri Başkanlığının lüzumsuz yere yıpratılmasını, siyasi polemiklere alet edilmesini doğru bulmuyoruz, öncelikle bunu belirteyim.

(Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdu'nun alkışlaması)

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.

Ancak, maalesef, içinde yaşadığımız ortam nedeniyle -kentleşme gibi, başka sebepler vesaire- devletin, devlet mekanizmasının iyi çalışmadığı bir dönemdeyiz, devlet ve devlet kurumlarında çok fazla sıkıntının olduğu bir dönemdeyiz. Toplumda da benzeri sıkıntılar var, toplumun ahlak olarak en düşük seviyede olduğu bir dönemi yaşıyoruz, çok fazla sıkıntı var. Kimlikler maalesef... Toplum katında belki kimliklerin bilinmesi, ayrışması hoş görülebilirken devlet katında maalesef kimlikler ortaya konuluyor. Etnik kimliklere göre, mezheplere göre, inançlara göre devlet, devlet kurumları vatandaş olarak görmesi gereken kişileri gruplara ayırıyor, maalesef ona göre hizmet veriyor, devlet hizmeti kimliklere göre yapılıyor. Bu çok büyük bir yanlışlık, büyük bir sorun, sıkıntı.

Böyle bir dönemde tabii ki Diyanet İşleri Başkanlığının -ki görevleri arasında toplumun ahlakı da var- çok daha aktif olarak çalışmasını arzu ediyoruz, çok daha aktif olmasını arzuluyoruz. Devlet mekanizması içerisinde insanların kimliklerinden dolayı işe alınmadığı, terfi ettirilmediği, sıkıntılar yaşadığı bir dönemi yaşıyoruz, toplumda aynı şekilde, o ayrışmalar nedeniyle sıkıntılar yaşıyoruz. Biraz önce, iktidara mensup bir değerli hatip "Dinimübiniislam'ın mesajlarını iletmesi gereken bir kurumdur." dedi ya Diyanet İşleri Başkanlığına, aynen ben de ona katılıyorum, Dinimübiniislam'ın mesajlarını iletmesi gereken bir kurum olmasını istiyoruz Diyanet İşleri Başkanlığının ama Diyanet İşleri Başkanlığı maalesef, zaman zaman çok kötü fetvalar veriyor. Diyanet İşleri Başkanlığı zaman zaman siyasal İslam'ın, bakın, İslam'ın değil... İslam bir dindir -elhamdülillah Müslüman'ız çoğunluğumuz- ama siyasal İslam bir ideolojidir, siyasal ideolojidir. O siyasal ideolojinin maalesef arka bahçeliğini yapıyor, karıştırıyor. Bunu asla arzu etmiyoruz, bu çok büyük bir yanlışlıktır hem toplum için hem Türkiye Cumhuriyeti için hem de İslam için çok büyük bir yanlışlıktır, maalesef bunu yapıyor, siyasete alet oluyor.

Arkadaşlar, bakın, ahlak canlılar arasında sadece insan için geçerlidir ve ahlak, iradi bir kavramdır, iradenizle ancak ahlaklı olursunuz, iradeyle ahlaklı olunur, bunu bilmemiz lazım ama maalesef bu konularla ilgili olarak eksiğimiz var. Bir de "İslam ahlakı" diye bir kavram var. Bütün bunlar bir araya gelince Diyanet İşleri Başkanlığının bu konularda çok daha hassas olması gerekiyor. İşte, o biraz önce değerli arkadaşımın söylediği Dinimübiniislam'ın mesajlarını iletmesi gerekiyor, o sorun ortaya çıkıyor. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu mesajların iletilmesini özellikle istiyoruz.

Diyanet İşleri Başkanlığını gerçekten cumhuriyetin, laikliğin, demokrasinin vazgeçilmez bir kurumu olarak görüyoruz. Zaman zaman otomobil konuları, lüks otomobil konuları gündeme geliyor, zaman zaman bütçesi gündeme geliyor, bunları gündeme getirmiyoruz ama Diyanet İşleri Başkanlığı yeter ki görevini yapsın.

Bir de, müsaade ederseniz -bunlar görevleriyle ilgili konulardı, biraz hassas konulardı- bir kamu kuruluşu olarak Diyanet İşleri Başkanlığına bu bütçe sırasında bakmak istiyorum. Hukuki ve idari işiyle ilgili olarak da bazı sıkıntılar var maalesef. Mesela 2014 yılında başlangıç ödeneği 5,4 milyarken harcaması 5.7 milyar olmuş, 300 milyon lira daha fazla harcamış. 2015'te başlangıç ödeneği 5,7 ama 6 milyar harcamış, yine 300 milyon lira fazla harcamış. Bu sene de, 2016'da da 6 milyar 482 milyon lira istenmiş, mutlaka fazla harcanacak. Daha gerçekçi bir bütçe yapmaları lazım, daha gerçekçi bir ödenek talep etmeleri lazım diye düşünüyorum ama bunun sebebi -ben bir Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak Sayıştay raporlarından takip ediyorum- Diyanet İşleri Başkanlığının kurum olarak maalesef hesapları incelenemiyor. "Diyanet İşleri Başkanlığına ilişkin denetimlerimiz, hazırlanması gereken temel mali raporların düzenlenememesi sebebiyle bütçe giderleriyle taşınırlara ait işlemlerin mevzuata uygunluğuna dönük olarak gerçekleştirilmiştir." Yani kısmi bir rapor yazılmış, inceleme yapılabilmiş, denetim yapılabilmiş, sadece o konularla ilgili rapor düzenlenebilmiş. Bundan sonraki dönemlerde daha hassas davranması gerekiyor bir kamu kuruluşu olarak Diyanet İşleri Başkanlığının.

Diyanet İşleri Başkanlığının hesaplarının Diyanet Vakfıyla asla karışmaması gerekiyor. Diyanet Vakfı maalesef Diyanet İşleri Başkanlığına destek olması gereken bir kurum olması gerekirken tam tersine, köstek olan, Diyanet İşleri Başkanlığına sıkıntı çıkaran, maalesef bu yolsuzluklar, usulsüzlükler, hukuksuzluklarla ilgili olarak bütün olayların kaynağı olan bir yer olmuş durumdadır vakıf. Vakıf ve Diyanet İşleri Başkanlığının bütçelerinin kesinlikle ayrılması lazım, kadrolarının kesin ayrılması lazım. Bu hac ve umre hesaplarının, özellikle hac, umre ve kurban hesaplarının, yurt dışından özellikle gelen taleplerin doğru dürüst muhasebeleştirilmesi lazım, ayrışması lazım. Birbirine giriyor, merkeze intikal ettirilmiyor ve büyük yanlışlıklar yapılıyor, bu yüzden kurum ve maalesef inançlarımız büyük sıkıntıya giriyor, çok önemli bir konu.

Enteresan bir rapor var, ondan da -sürem bitti- kısaca bahsedeyim. Türk Diyanet Vakfı Sendikasının raporu -bulamadım ama- din adamlarının özellikle bu dönemde itibarlarının düştüğü... Yüzde 43 oranına düşmüş. Din hizmeti sunan kişilerin kürsüden anlattıklarıyla yaptıklarının aynı olması gerektiğini kamuoyu söylüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Bazı müftülüklerin gerçek anlamda görevlerini aksattıklarından, yapmadıklarından bahsediyor ve bazı din adamlarının bir partinin temsilcisi gibi davrandıklarını söylüyor bu anket.

Bütün bunlardan sonra, daha doğru dürüst bir Diyanet İşleri Başkanlığının olmasını diliyorum.

Bütçemizin hayırlı olmasını diliyorum, saygılar sunuyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)