GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:46
Tarih:27.02.2016

CHP GRUBU ADINA ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayıştay Başkanlığı bütçesi üzerinde söz aldım. Söze başlamadan önce, Deniz Gezmiş'i sevgi ve saygıyla anıyorum.

Değerli milletvekilleri, vatandaşın ödediği vergilerle toplanan kamu gelirlerinin nerelere harcandığını ve usulüne uygun harcanıp harcanmadığını belirlemek amacıyla kamu idarelerini denetleyen Sayıştay, hepimizin bildiği gibi bu önemli görevi Meclis adına yapmaktadır. Sayıştay bütçesiyle ilgili görüşlerimi belirtmeden önce, yaşadığımız süreç hakkında kısa bir özet yapmak istiyorum.

Ne yazık ki ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik, toplumsal ve siyasal iklim her geçen gün biraz daha bozulmaktadır. Bu bozulmanın ilki, demokrasinin temeli olan kuvvetler ayrılığı prensibinin ortadan kalkmasıdır. Yasama, yürütme ve yargı erkleri tamamen tekelleşerek tek güç odağına dönüşmüştür.

Yasamadan yargıya, yürütmeden bütün kamu yöneticilerine, medyadan iş adamlarına kadar herkesin, ne diyecek diye beklediği, baskı ve zulümden çekindiği, fiilî tek adam yönetimi vardır. Toplumun tüm kesimleri, üzerindeki baskı ve otoriteyi iliklerine kadar hissetmektedir. Devletin başı, en yetkili adam, oldu tek adam. Önce tarafsızlık kavramının içi boşaltıldı, sonra tamamen yok edildi. Adalet, hukuk, eşitlik, özgürlük yandaşlar için hak, vatandaş için hayal oldu.

Devletin bütün kurumları birer parti kurumuna dönüşerek iktidar partisinin yörüngesine oturdu. İş adamları vergi cezaları, teftişlerle baskı altına alındı, muhalif kim varsa her türlü baskıyla sindirildi, cezaevine konuldu. Sosyal medyada yapılan eleştirilere dahi tahammül kalmadı ve savcılar sosyal medyada cadı avına başladı. Sosyal yardımlar bile tehdit unsuru olarak kullanıldı. Devletin tepesinin en yüksek tondan kullandığı öfke, şiddet ve had bildiren dil birlikte yaşama iradesinin altını dinamitledi ve herkesi ayrıştırdı. Yaratılan korku imparatorluğu toplumu baskı altına aldı. Komşunun komşuya tahammülü kalmadı.

Doğu ve güneydoğuda adı konmayan bir savaş, şehir merkezlerine inen terör var. Hemen her gün gelen şehit haberleri ailelerle birlikte toplum vicdanında da kapanılmaz yaralar açtı. En çok şehit veren illerin başında gelen Adana'da şehit törenlerine, taziye ziyaretlerine yetişemez olduk.

Eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanmakta bile parası olanlar ve olmayanlar diye ayrıldık.

Ekonominin durumu ortada. Devlet, şirketler, vatandaşlar borç batağında; ülkede yoksulluk, yolsuzluk, usulsüzlük had safhada. İşte bu durumdayken de Hükûmetin öngörüsüz yaklaşımları, yanlış dış politikalarıyla yalnızlaşan bir ülkeyiz.

Değerli milletvekilleri, önemli olan tek başına bütçe yapmak değil, yaptığınız bütçenin özellikle harcama kalemlerinin denetlenmesi ve bu harcamaların Anayasa ve yasalara uygun olup olmadığının belirlenmesi. Denetim iktidarın yörüngesinde olmamalı. Ancak bütçesini görüştüğümüz Sayıştay da dâhil olmak üzere her türlü denetim mekanizması diğer kurumlarda olduğu gibi iktidarın baskı ve yönlendirmesi altındadır. Meclisin denetim ve karar alma görevleri hiçe sayılmaktadır. Türkiye'de hiyerarşik denetim, mali denetim, Sayıştay denetimi farklı tanımlamalarla kısıtlanmakta, çeşitli kanun ve yönetmelik değişiklikleriyle Sayıştay denetiminden yüzde 50'den az kamu payı olan kuruluşlar çıkarılmakta, 2002-2013 yılları Sayıştay denetim raporları Meclise dahi gelmemektedir. Bu yapı her türlü hırsızlığa, istismara ve yolsuzluğa çanak tutan bir yapıdır.

Ülkemizin yolsuzluk konusundaki karnesine her geçen gün yeni kırıklar eklenmektedir. Uluslararası Şeffaflık Örgütünün 26 Ocak 2016'da açıkladığı 2015 Yılı Dünya Yolsuzluk Algı Endeksi Raporu'na göre 168 ülke arasında yolsuzluk konusunda en kötü gerilemeyi yaşayan Türkiye ne yazık ki 2'nci sıradadır. "Siyasetçiler ve yandaşları devlet kurumlarını gasbederek güçlerini artırma ve yolsuzluklarını kapama eğilimindedir." diye rapor açıkça yazmıştır. Ve bir şey daha var raporda, hiçbir denetlemeden geçmeyen örtülü ödeneğin AKP döneminde 17 kat arttığına dair.

Değerli milletvekilleri, Sayıştay yüksek bir denetim kurulu olmanın yanı sıra bir hesap mahkemesidir. Son yıllarda Sayıştayın Meclise gönderdiği raporlar kuşa çevrilmiş, bilgi, veri eksikleriyle dolu raporlar hazırlanmıştır. Plan Bütçe Komisyonu üyelerimizin dile getirdiği gibi, 24 belediye şirketinin denetlendiği raporun tamamı yarım sayfadır. AKP iktidarında açık, şeffaf, hesap verebilir bir kamu yönetimine siyasi baskı ve yönlendirmeden uzak, sağlıklı işleyen bir denetim mekanizmasına kavuşmamız imkânsızdır. Denetim görevini yapmayan Sayıştay için de bütçe ayrılmasının bir anlamı yoktur.

Konuşmamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bir sözüyle bitirmek istiyorum: "Yaptıkları işin doğruluğuna inanan insanlar çalışmalarının denetlenmesinden, karşı fikirler ortaya atılmasından ve tercihleri üzerinden münakaşa yapmaktan zevk alırlar." Bunu yaşamadığımız AKP tarafından hazırlanan ve Komisyonun yok sayıldığı bir Sayıştay bütçesine "Hayır." diyeceğimizi belirtiyorum.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)