Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Filistin Devleti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı İdari Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 44 |
Tarih: | 25.02.2016 |
HDP GRUBU ADINA BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında konuşmamı çok farklı bir başlıkla açmıştım ama Sayın Bakan o kadar çok sataşmada bulundu ki hepimize, bütün milletvekillerine -muhalefet partilerinden bahsediyorum- bir iki hususa değinip daha sonra konuya döneceğim.
Sadece Muş'ta, Muş ilinde, Ankara katliamında yani orada barış mitinginde ölen, hayatını kaybedenleri anmak için Muş'ta belediye önünde basın açıklaması yapan öğretmenler için açılan soruşturmaların ve sürgün edilen öğretmenlerin sayısını eminim ki biliyorsunuzdur diye düşünüyorum.
REŞAT PETEK (Burdur) - Siz Ankara katliamını yapanın taziyesine gittiniz. Ona cevap verin bakalım.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - Muş ilinde ne hendek var ne başka bir mevzu var; sadece protesto hakkını kullanan öğretmenler hakkında da böyle hukuksuz, hukuka uymayan, hiçbir yasal gerekçesi olmayan tamamen keyfî uygulamalar tüm Türkiye illerinde olduğu gibi devam ediyor ne yazık ki deyip tekrardan konuya dönmek istiyorum.
REŞAT PETEK (Burdur) - Taziye çadırına mı dönmek istiyorsun?
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, aslında, konumuz, biliyorsunuz ki uluslararası sözleşmelerle ilgili. Bugün hep birlikte ülkemizin...
REŞAT PETEK (Burdur) - Taziye çadırına mı, teröristin çadırına mı dönüyorsun?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ya, bırak da konuşsun insanlar ya! Herkese laf atıyorsun oradan.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - İzninizle ya, nezaket, biraz nezaket, nezaket...
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... Sayın milletvekilleri...
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) - Biraz saygılı olun ya! Yeter artık! Saygılı olun biraz!
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - Biliyorum yok ama biraz nezaket...
BAŞKAN - Lütfen birbirimizi dinleyelim sayın milletvekilleri.
REŞAT PETEK (Burdur) - Teröristin taziye çadırına, oraya gitmen lazım. Terörü savunuyorsun, ondan sonra başka bir şey söylüyorsun.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) - Çıkın konuşun o zaman. Saygılı olun, saygılı, konuşmacıya saygılı olun!
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Bu tavrınla mı savcılık yaptın?
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - Filistin halkı bugüne kadar zulmedilmiş, zulüm görmüş bir halktır. Biz, HDP olarak bugüne kadarki politikalarımızla tüm dünyada zulüm gören, ezilen, sömürülen, yok sayılan tüm halkların mücadelesine ortak olduğumuzu buradan tekrardan belirtelim.
REŞAT PETEK (Burdur) - Katilleri ziyaret ederek mi ortak oluyorsun?
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - Ancak, şöyle bir durum var: Yanı başımızda...
REŞAT PETEK (Burdur) - Katilleri ziyaret ederek mi ortak oluyorsun?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - Bugün ve bundan önceki günlerde bu Parlamentoda...
REŞAT PETEK (Burdur) - Evet, cevap ver! Katilleri ziyaret ederek mi?
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) - Size cevap vermek için oraya çıkmadı.
Başkan... Başkan...
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - Sayın Başkan, bu şekilde konuşamayacağım.
BAŞKAN - Sayın İnceöz... Sayın grup başkan vekilleri, müdahale etmenizi istirham ediyorum, lütfen...
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) - Yani o zaman oraya siz çıkıp konuşun.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - İki buçuk dakika, bakın, üç dakikadır... Çok ayıp!
REŞAT PETEK (Burdur) - Katilleri ziyarete devam edin.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - Ben süremin gerçekten eklenmesini istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Çelik, siz devam edin lütfen, Genel Kurula hitap edin.
REŞAT PETEK (Burdur) - Benim 29 şehidim var. Onu ziyarete gidip burada katil diyemezsin!
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - Ülkemizde esasen hepimizin konuşması gereken çok önemli bir gündem var, bugün ülkemizde kanayan bir yara var. Bakın, çocuklar, gençler, kadınlar şu anda hâlen, biz burada otururken de hayatlarını kaybediyorlar. Şimdi, kendi iç sorunlarımız bu kadar açık, aleniyken ve uluslararası mecralara taşınmışken bizim, alelacele, alt komisyonlardan hiç görüş alınmamış, hiç tartışılmamış bütün yasaları buraya getirip belli bir sistemin alt zeminini kurmak için saatlerce burada mesai harcamamız yerine, burada bir kez olsun -hani, hep "tek yürek, yekyürek" diyor ya sayın grup başkan vekili- bugün, şimdi, hepimiz Sur'da -isimlerini size açıklayacağım birazdan- kurtarılmayı bekleyen çocuklar ve kadınlar için hadi gelin tek yürek olalım, tek vücut olalım. Bakın, Sibel Yiğitalp arkadaşımız Sur'da yaptığı görüşmeler neticesinde... İsimleri belli, yaşları belli, ortada: Elif Su Aslan 4 aylık, Özgür Aslan 3 yaşında, Muazzez Aslan 4 yaşında, Rojda Aslan 7 yaşında, Gülistan Aslan 11 yaşında ve dahası...
Arkadaşlar, terörle mücadelede "kamu düzeni" adı altında şu anda ülkede olanları göz ardı edemezsiniz. Eğer bir siyasi sorunsa bu, eğer yüz yıllık meseleyse bu; bunun çözümü yine siyasidir, yine Parlamentodadır. Kendi yurttaşlarınıza, kendi topraklarınıza, ülkenin bir bölümünde şu anda direnen ve bu meseleye "Dur." diyen insanlara karşı topla, tankla, silahla yönelirseniz biz bu işin içerisinden çıkamayız. Konuşmak, müzakere etmek ve tartışmak zorundayız ama hangi çerçevede? Hukuk çerçevesinde.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - PKK'nın öldürdüğünü ne yapacağız?
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - Bu ülkede hukuk olduğunu söyleyen Hükûmet temsilcimiz burada, aslında çok net bir cevap verdi az önce, dedi ki Külliye için "Bu memleket, bu yasalar gereğini yapar." noktasına getirdi. Açık bir şekilde hukukun istenildiğinde nasıl kullanılabileceğine, nasıl işleyebileceğine dair çok özetti aslında cevabı, bunu hepimizin anlaması gerekiyor.
Bundan kısa bir süre önce Sağlık Bakanı ve İçişleri Bakanı hakkında gensoru verildi ve kendileri burada bu gensorulara ilişkin konuşmalar yaptılar, cevaplar verdiler. Sağlık Bakanı, hakkında verilen gensorunun içeriğine ilişkin son otuz yedi saniyede birkaç cümle etmeye çalıştı. Yaptığı konuşmanın tamamı kaç tane ambulans, kaç tane uçak ambulans aldık vesaire. İçişleri Bakanı ise bu ülkede şu anda yaşananların terörle mücadele kapsamında, kamu güvenliği kapsamında yaşanan bir süreç olduğunu ve sivil ölümlerin önüne geçmek için bu sürecin uzadığına dair bilgiler verdi kendince.
Arkadaşlar, Hediye Şen'i -Hüda arkadaşımız bahsetti- Şırnak Devlet Hastanesinde ben kendim teslim aldım, oradaydım. 2 çocuk bıraktı geriye, 1 de eş. Hediye Şen kapısının önünde katledildi, hayatını yitirdi. Niçin, nereden ve nasıl hayatını kaybettiğine dair kafanızda soru işaretleri varsa Hediye Şen'in adresi, eşinin adresi, çocuklarının adresi belli; bu ülkede, bu ülkenin bir ilçesinde şu anda yaşamaya devam ediyor geriye kalanlar. Buyurun birlikte gidelim...
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Polislerin eşlerine gidelim, gidebiliyor musunuz?
KASIM BOSTAN (Balıkesir) - Bandırma'ya gidelim, Bandırma'da 25 yaşındaki kadını dul bıraktınız, 6 yaşındaki çocuğu yetim bıraktınız.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - ...eşine soralım, eşi gözünün önünde ölen insana soralım.
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Hiç samimi değilsiniz.
KASIM BOSTAN (Balıkesir) - Gelin, gidelim beraber.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - Taybet İnan... Yine ben oradayken oldu, yine arkadaşlarımızla birlikte oradayken geldi haber ve yedi gün cenazesi yerde kaldı. Yine, Şırnak Devlet Hastanesinde annesinin karnında daha doğmamış 8 aylık bebeğin ölmüş bedenini teslim alanlardan biri olarak konuşuyorum. Bakın, aslında bunlar, duygusal anlamda da, psikolojik olarak da bunları yaşayan bireylerin hakikaten burada ruh sağlıklarının normal olması bile yani bizlerin ruh sağlıklarımızın normal olması bile hakikaten çok güçlü olduğumuzun göstergesi. Bir kaos yaşanıyor şu anda; gözlerinizi kapatsanız da, kulaklarınızı tıkasanız da bu meseleyi, bu süreci birlikte çözmek zorundayız, bu çözümü birlikte bulmak zorundayız.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Aynı şeyleri ölen askerler için, şehit olan askerler için söyleyin.
KASIM BOSTAN (Balıkesir) - Bandırma'da bu kardeşimiz dul kaldı, dul!
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, en vahşi olanını da, şunu da söylemek lazım: Bakın, Cizre'deki bodrumlarda ölenler, hayatını kaybedenlerin parçaları hafriyat içerisinde Dicle Nehri'nin kenarına döküldü ve bunların tamamı basına yansıdı, bunları ben söylemiyorum, tamamı basına yansıyan konular.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Şehitler için de bir kelime etsene.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - Arkadaşlar, bugün aynı şeyi Sur'da da yaşıyoruz. Ben tekrarlıyorum, Sur'da yaralıları kurtarmak için bugün tek vücut olmak zorundayız, tek yürek olmak zorundayız, insanlarımızın, yurttaşlarımızın yaşam hakkını korumak zorundayız. Sosyal devlet olmanın, hukuk devleti olmanın ilk görevi, yegâne görevi esasen yaşam hakkını korumaktır.
Bu noktada biz nereden geldik buraya? Nasıl ülkemiz şu anda bu durumda? "Çözüm süreci" adı altında devam eden görüşmeler, müzakereler... Bir yandan "Silahlar sussun." diye sesler duyuyoruz. Peki, silahların nasıl susacağına dair yasal düzenlemeler, bunun alt zemini konuşuluyor mu, konuşulabiliyor mu? Tekrardan müzakereye dönmeden, tekrardan diyalog kanallarını açmadan biz bunlara çözümü nasıl bulmayı düşünüyoruz? Bunların hepsi soru işareti.
Dün yapılan konuşmada sayın AKP grup başkan vekili -hatırladığım kadarıyla- Fransa devletini örnek verdi, Paris katliamına ilişkin tek yürek olduklarına dair bir beyanda bulunduğunu hatırlıyorum, yanlış olmasa. Fakat bir şeyi karıştırıyoruz bence. Orada, devletin dışından bir terör örgütünün, IŞİD'in yapmış olduğu saldırıya karşı hem halk hem de hükûmet tek vücut oldular, doğru ve o olaylarda Paris, Fransa ordusu da sokaklarda, caddelerde görüldü, doğru fakat bugün Sur'da, Cizre'de devletin ordusunun, toplarının, tanklarının bütün sokakları, caddeleri ablukaya almasını hangi hukuki dayanakla, hangi inançla, hangi vicdanla açıklayabiliyorsunuz sevgili arkadaşlar?
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Sizin vicdanınız varsa şehitler için de aynı şeyi söyleyin.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - Şimdi, şöyle: Bakın arkadaşlar...
KASIM BOSTAN (Balıkesir) - Bu hanımın kocasını hangi hukukla katlettiniz?
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Yeter ya, pes doğrusu yani ha! Bu kadar pişkin konuşulur ya!
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - Şunu özetlemek lazım aslında...
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Ağzınızdan bir de şehitler için çıksın aynı şeyler.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - İzninizle, izninizle arkadaşlar, izninizle arkadaşlar. Anlatacağım, tek tek, tek tek.
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Zamanın kalmadı, süren bitti yani, geç kaldın.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - Barışa giden bir yol...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - Toparlamak için bir dakika Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Çelik Özkan, lütfen toparlayınız.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - Barışa giden yol değil arkadaşlar, barışın kendisidir yol. Bu anlamda, ben iktidar yerinde olsaydım bütün...
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Olamazsın!
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Hayal bile edemezsin, hayal.
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Bu mantıkla hayatta olamazsın.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - İzninizle.
Bütün politikaların, bütün sürecinizin aslında tepetaklak olduğu, tarumar olduğu nokta çocukların, kadınların, annelerin ve gençlerin öldüğü andır ve bu ülkede ne yazık ki sayısız sivil "terörle mücadele" adı altında hayatını kaybetmiştir. Gelin, daha çok geç olmadan bu ölümlere hep birlikte "Dur." diyelim.
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Silahları bırakırsanız olur.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - PKK'ya çağrıda bulunsana!
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Devamla) - Ne asker ne polis ne sivil yurttaşımız, hiçbiri hayatını kaybetmesin, hiçbir anne ağlamasın ve Türkiye halklarının hak ettiği barışçıl politikaları birlikte üretmeye devam edelim.
Çok teşekkür ederim, sağ olun. (HDP sıralarından alkışlar)