GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:43
Tarih:24.02.2016

ZEYNEP ALTIOK (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada kadın cinayetlerinden, tecavüze uğrayan kız çocuklarından, eşit yurttaşlıktan, hiçbiri adalete kavuşamamış sayısız faili meçhul cinayetten, insanlık suçlarından, zaman aşımından, adaletsizlikten söz edebilirim ama bunların hepsinin gündemi ve yeri başka, konumuz Cerattepe ve talan.

Kaçınız Artvin'e gittiniz, bilmiyorum ama hemen hemen hepimizin bugünlerde özellikle içinden geçtiğimiz acılı gündemde derin nefes alabileceğimiz akciğere ihtiyacı var diye düşünüyorum, en azından bizim var. Birkaç gün önce biz, vekillerimizle birlikte Artvin Cerattepe'deydik. Cerattepe nefes demek, akciğer demek. Artvin halkıyla birlikteydik, Artvin halkı direniyor, Artvin'in güzel insanları canları pahasına direniyorlar; çok şey istemiyorlar, şiddet uygulamıyorlar, onlarınki kapris değil. Artvin halkı yirmi yıldır, topraklarına, doğasına, kendisine ait olarak sahiplenmek istiyor. Onlar yaşam hakkı için, yaşam kalitesi için ve çocuklarının geleceği için direniyorlar. "Madene hayır." diyorlar çünkü Artvin'in hemen sırtında yer alan ve eğimi yüzde 80 olan heyelan bölgesinin tek dayanağı ağaçlar, kayma riskinin en önemli koruyucusu ağaçlar. 38 hektar alanın tamamı orman ve tamamı hedef alınmış ve yok edilmek üzere.

Bölge, dünyanın ekolojik çeşitlilik açısından, flora ve fauna açısından en zengin ve en tehdit altında kalan bölgesi. Üçüncü zamandan beri kesintisiz orman varlığını sürdüren bu alan kuşların en önemli iki göç hattından biri; kesin koruma altında olan, türleri tehdit altında olan hayvanların barınma alanı. Madenlerin çalışma koşulları su kaynaklarını kirletecek, çok daha geniş bir alanda hasar yaratacak, insanların sağlığı tehdit altında olacak. Yöre halkının dile getirdiği ve yaşam faaliyetlerini sürdürdüğü üzere, kültür ve turizm bölgesi olan alan, ciddi şekilde ekonomik anlamda da yaşamsal faaliyet anlamında da zarar görecek. Bunları biz söylemiyoruz; Valilik Çevre Kurulu, Kafkas Üniversitesi Artvin Orman Fakültesi, Artvin Orman Bölge Müdürlüğü, Maden Tetkik Arama Enstitüsü, Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odası, çevre dernekleri, Artvin halkı, Karadeniz halkı ve mahkeme kararı söylüyor. 2014 yılında, burada maden işletilmeyeceğine dair karar yerel mahkemeden çıktı ve Danıştay tarafından onaylandı. Ne yaptılar peki? Şirket gitti, ikinci bir ÇED süreci başlattı ve Bakanlık, Danıştayın burada maden işletilemeyeceğine dair bir önceki kararına rağmen olumlu bir rapor verdi. Tüm bunlara rağmen ÇED raporları yenilendi ve olumlu bir karar verildi.

Cengiz Holding "Ağaç kesmeyeceğiz." diyor, 50.300 ağaç kesileceği ortaya çıkıyor. "Kesilen ağaçların yerine yenileri dikilecek." diyor, "Yer altında kapalı sistemle çalışma yapacak maden ve tahribat olmayacak." diyor. Bu ne cahilce ve insanı aptal yerine koyan bir açıklama. Taksim Meydanı'na koyduğunuz gibi beton saksılarla mı ağaç dikeceksiniz? O ağaçlar kaç yılda yeniden yetişecek? Üçüncü zamandan beri orada orman olarak var olan ağaçlar yerine gelir mi, gelebilir mi, kaç yılda gelecek? Orada barınan canlılar nereye gidecek, ölümleri yerine getirmek mümkün olabilecek mi? Ve Hükûmet, millete açıkça küfür ederek meydan okuyan şirketin koruyuculuğuna da soyunmuşçasına, tutmuş yaşam hakkı için mücadele eden insanlara "terörist" diyor, Artvinlilere saldırıyor; biat etmedikleri, boyun etmedikleri için; rant için, talan için şiddete başvuruyor. Cerattepe'de olanları bizzat yaşadık, insanlara TOMA'larla, biber gazıyla, orantısız şiddetle nasıl müdahale edildiğini gözlemledik. "Gözlem için bir heyet oluşturalım, 10 kişilik bir kadın grubu bölgeye yürüsün." diyen insanlara, kadınlara ne şekilde şiddet uygulandığını gördük, hastanelere nişan alanları gördük, kadınların yaralandığını, gözümüzün önünde acı çektiğini gördük.

Konuştuğumuz gençler, "Yaşam, besin, nefes kaynağımız değil Artvin sadece, o alan bizim sosyal hayatımız, bizim paylaşım alanımız, bizim neşemiz, aynı zamanda eğlencemiz." diye feryat ediyor, bölgenin kültür ve turizm alanındaki zenginliklerinin yok olmasının hayatlarına nasıl mal olacağından söz ediyor.

14 Martta yeniden keşif var ve bugün, mahkeme süreci olana kadar, bitene kadar durdurma kararı alındı. O zaman bunca şiddete gerek var mıydı, bu kararı bugün almaya, bütün bu çileleri yaşatmaya, oradaki bu üzüntüyü, o halkı esir etmeye gerek var mıydı; neden bu telaş, neden bu acele, neden bu kadar hızlı ve şiddetli bir şekilde buraya girilmesi gerekti? İnsanlar burada iki yüz elli gündür 1.700 metre rakımda nöbet tutuyorlar, yirmi yıldır bunun mücadelesini veriyorlar, görmüyor musunuz televizyonlardan? 25 bin kişilik kent merkezinde 15-20 bin insan sokağa çıkıyor, bütün kent geceleri ışıklarını söndürüp açıyor, ses çıkarıyor, protesto ediyor, geceleri sabahlara kadar nöbet tutuyor; yaşam hakkı için, nefes için, doğa için nöbet tutuyor. Niçin bu insanları karşınıza alıyorsunuz? "Millî iradeye saygı" diye yasal ve özgür iradeyle gerçekleşen seçimleri dahi yok saydınız, buyurun size millî irade, bundan âlâ millî irade mi olur? Artvin'de millî irade size sesleniyor, "Topraklarımızdan elinizi çekin, topraklarımızı ranta, talana teslim etmeyin." diyor. Halkla inatlaşmayın, Artvin halkı toprağını, ağacını, yeşilini savunuyor. Onlar bu ülkenin yarınını savunuyor, nefes alma hürriyetini savunuyorlar, öz vatanlarını savunuyorlar. Bir karar verin kimin Hükûmetisiniz, Artvin halkının mı, şirketlerin mi bir karar verin? Yasal taleplere karşı şiddet, çatışma, savaş çözüm getirir mi? Artvin'i rahat bırakın. Doğu Karadeniz'i, suyu, ağacı, ormanı rahat bırakın. Ülkemizin topraklarını, masum insanlarını rahat bırakın. Artvin, Artvinlilerindir, çiçeğindir, böceğindir, suyundur, ağacındır, yeşilindir. Artvin, hepimizindir, millete küfreden şirketlerin değildir.

Sizleri, insanlığı, yaşamı, yaşama hakkını korumaya davet ediyorum. Ülkemizin hiçbir köşesi rant ve talana, şirketlere teslim edilemez. Ülkemizin tüm insanları, tüm yurttaşlarımız, hepimizin geleceği için, nefes alma özgürlüğü için söz söyleme ve protesto hakkına sahiptir. Bu hak, şiddet kullanılarak ellerinden alınamaz. Unutmayın, sizin de nefese ihtiyacınız var.

Az önce, "Talimatı milletimizden alırız." dediniz. Cerattepe milletin sizden talimatıdır. Cerattepe'de milletin talimatı nettir, milletin talimatını dinleyiniz, Cerattepe'yi serbest bırakınız; ranta, Cengiz Holdinge, paraya pula teslim etmeyiniz.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)