| Konu: | Sokağa çıkma yasağı uygulanan yerlerde meydana gelen yaşam hakkı ihlalleri konusunda gerekli tedbirleri almadığı ve sokağa çıkma yasaklarıyla sorunların derinleşmesine zemin hazırladığı iddiasıyla İçişleri Bakanı Efkan Ala hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergenin (11/2) ön görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 23.02.2016 |
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA (Bursa) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; yüce Meclisi, sizleri saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Sözlerimin başında tüm şehitlerimize ve terör saldırıları sonucunda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza yüce Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum, gazilerimizi minnetle anıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; olan biten nedir, neler oluyor bölgemizde, dünyada neler oluyor ve bu bizim ülkemizi nasıl etkiliyor, bu çağda bu sorunlarla en az maliyetli çözüm yolları nelerdir, milletimize en az maliyet ödeterek bu coğrafyada en çok faydayı nasıl sağlarız, bunun çabası içerisindeyiz ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin her şeye rağmen, tartışmaların zaman zaman ateşli, zaman zaman kırıcı olarak geçmesine rağmen sürekli çalışıyor olması ve meselelerini millet adına, değişik üsluplarla da olsa tartışıyor olması Türkiye'nin en önemli kazanımıdır. O nedenle, bu Meclisin üyelerinin her birini ayrı ayrı saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye otuz beş yıldır terörle mücadele etmektedir. Tabii, her bir dönemin ayrı ayrı özellikleri oluyor. Biz bunun daha önceki dönemlerine ilişkin değerlendirmelerine girersek, elbette, takdir edersiniz ki zamanımız yetmeyecektir. O nedenle, sıcak, güncel bazı meseleleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Irak'ta, yanı başımızda Suriye'de, genel olarak yeryüzünde ama özel olarak da bu coğrafyada, Orta Doğu'da meydana gelen hadiselerin, istikrarsızlıkların teröristlere ve terör odaklarına ve örgütlerine özel bir imkân sağladığı kuşkusuzdur. O nedenle, biz uluslararası ilişkilerimizde, gerek Avrupa Birliğiyle olan ilişkilerimizde gerek dünyanın başka ülkeleriyle olan ikili ilişkilerimizde hep terörü birinci başlık olarak ele alıyoruz çünkü, değerli arkadaşlar, terör bir küresel nitelik kazanmıştır.
Önümüzdeki yüzyılda da öyle görünüyor ki insanoğlu, dünya, bütün ülkeler konvansiyonel silahlar arasındaki dengesizlik nedeniyle ve iletişim devrimi dolayısıyla, bilgiye ve malzemeye kolay ulaşılabilir bir ortamın oluşması nedeniyle bu terör sorunuyla -yüzyıl boyunca- uğraşacaktır. Bu nedenle, değerli arkadaşlar, soğukkanlılıkla, rahat bir perspektifle on yılları, yirmi yılları, elli yılları, yüz yılı dikkate alan bir anlayışla bu meseleye yaklaşmamız gerekir.
Güncel sorunların yakıcılığı içerisinde elbette bazı değerlendirmelerimiz olabilir ama bunların ülkemize kalıcı problem bırakmasına fırsat vermemeliyiz. Bunları o gün konuşup, bir kenara koyup kalıcı çözümler üretmeliyiz, kalıcı problemler üreten yaklaşımlardan zinhar vazgeçmeliyiz.
Değerli milletvekilleri, bakınız, bu ortamların, Suriye'de, Irak'ta ortaya çıkan ortamın bir sonucu terör örgütlerinin artık ittifak ve iş birliği yapabiliyor olmasıdır. Bunun etkisini sadece Türkiye'de görmüyoruz, bunun etkisini Fransa'da görüyoruz, bunun etkisini İngiltere'de görüyoruz, bunun etkisini Amerika Birleşik Devletleri'nde görüyoruz, bunun etkisini dünyanın çeşitli yerlerinde görüyoruz. O nedenle, bu, iştahları -bu ortamdan dolayı- kabaran terör örgütlerine yönelik hem küresel ölçekte hem ülke genelinde, ülke ölçeğinde ciddi bir yeknesaklığa ve iş birliğine ihtiyaç vardır. Dikkat ederseniz, gelişmiş ülkelerde bir terör olayı ortaya çıktığı zaman, meydana geldiği zaman o ülkelerdeki kamu sektörü, özel sektör, sivil toplum, bütün siyasi mekanizmalar yekvücut oluyor, tek vücut oluyor ve ona karşı çıkıyor, siyasi rekabet anlayışlarını ve politik farklılıklarını başka zeminlerde gündeme getiriyorlar ve orada kıyasıya mücadele ediyorlar. Ama, terör söz konusuysa burada "ama"sız, "fakat"sız, "ancak"sız bir duruş var, bu duruşu bizim milletimiz fazlasıyla hak ediyor.
Değerli arkadaşlar, bizler yıllardır hem kırsalda hem şehirlerde bu terör örgütleriyle mücadele ediyoruz. Şimdi, tabii, burada güvenlik birimlerinin yapacağı işler var, siyasi mekanizmaların alacağı tavırlar var, devletin diğer birimlerinin yapacağı işler var. Hatırlarsanız 1990'lı yıllarda hep şu söylenirdi, daha çok güvenlik birimlerince dile getirilirdi: "Terör çok yönlü, eş zamanlı, çok alanlı mücadele edilmesi gereken bir husustur." Bizim 2002'den beri yaptığımız da budur değerli arkadaşlar ve 2002'den beri sosyal alanda, siyasal alanda, ekonomik alanda eş zamanlı olarak birçok projeyi bir araya koyduk, bu bölgelerde de uygulamaya koyduk, 2002'den beri çok ciddi reformlar yaptık; vatandaşımızın -kültürel hakları, kimliği, kişiliği- önündeki yasakları kaldırdık, 28 Şubatı çöpe attık -Kürt kimliği- kimlik yani etnik kimlikten dolayı önüne anlamsız, lüzumsuz, mantıksız konulan inanç ve bu kimlikler önündeki yasakları kaldırdık ve vatandaşımız için yaptık bunu.
Demokrasi ile terör eğer aynı başlık içerisinde ele alınacaksa demokrasinin fonksiyonu şudur arkadaşlar: Demokrasi teröre olan desteği azaltır, toplumsal desteği azaltır, terörü ortadan kaldırmaz. Nitekim, bu bölgelerde, terörün yoğun olarak yaşadığı yerde AK PARTİ vardır -yaptıklarıyla var- ve vatandaşlarımız orada bizimle beraberdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Vatandaşlarımız her bir sıkıntılı anda kendisine el uzatanlarla, kendi hakkını teslim edenlerle hep birlikte olmuştur. Onun için, onları da buradan saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, elbette terörü ve teröristi bertaraf etmenin yöntemleri farklıdır. Onun için, biz 2002'den beri bu yönde de çeşitli adımlar attık, elbette sadece silahlı mücadelenin dışındaki enstrümanları da devreye soktuk ve bunların hepsinde doğru yaptık. Bugün, vatandaşlarımız eğer bu kadar zulme rağmen, bu kadar probleme rağmen yani Suriye'deki bu gelişmelerin doğrudan yansımasının sonucu ortaya çıkan bu ortama rağmen, teröre hayır, Türkiye'ye, demokrasiye, bize evet diyorsa bu, bunun neticesidir; bu, kadroların yaptığı reformların neticesidir. Onun için, her birinize teşekkür ediyorum arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Şimdi, olan biten nedir? Olan biten şu: Bu, Irak'taki, Suriye'deki bütün dünyayı etkileyen, gerek göç dolayısıyla gerekse sınırlarımızın yapısı dolayısıyla gerekse oradaki yeni yapılanmalar dolayısıyla ortaya çıkan sorunun Türkiye'yi etkilemesiyle sınıra çok daha yakın birtakım bölgelerde ama bazen de içerilerde, değerli arkadaşlar, terör örgütü yöntem değiştirdi; çukurlar kazdı, barikatlar koydu, patlayıcıları, düzeneklerini koydu ama şöyle bir soru akla gelebilir...
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Siz izin verdiniz!
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA (Devamla) - Hiç bağırmayın arkadaşlar, ben sizin zihninizdeki soruları biliyorum.
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Hayır, siz görevdeydiniz Sayın Bakan, görmediniz mi?
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA (Devamla) - Diyebilirsiniz ki: "Ya, arkadaşlar, bunlar olurken neredeydi bu devlet?" Tamam. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bravo, bravo Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA (Devamla) - Şimdi, bakın, ben size -bu soru soruluyor- şimdi nerede olduğumuzu söyleyeceğim. Bakın, bunlar sizin gördüğünüz bu konjonktürden etkilenen ama bizim... Şurada sadece listesi var, bakın, son, 31 Aralıktan sonra yakalananları söyleyeyim, tarihleri, bütün illeri söylemeyeceğim devlet sorumluluğu var, bizim böyle bir lüksümüz yok, biz sorumlu mevkide, makamda ve yerdeyiz. Memleketin huzuru, güvenliği...
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Her yerde bomla patlıyor.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA (Devamla) - ...ekonomik gelişmesi, memleketin ileri demokrasiye ulaşması, 2003 hedeflerine ulaşması bizim sorumluluğumuzdur, bu sorumluluğu da milletimiz yüzde 49,5'la verdi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yani, o bakımdan, bizim bütün yaptıklarımızın odağında vatandaşımız vardır. Ben hep şunu söylüyorum: Bizim hiçbir, attığımız adımda ya da ortaya koyduğumuz politikada, muhalefet partilerini ya da başka odakların yönetim kadrolarını memnun etme gibi bir hedefimiz yoktur yaptığımız işte, hepsinin hedefi vatandaşın memnuniyetini hedef almaktır.
MUSA ÇAM (İzmir) - Onları yapmak gibi bir göreviniz vardı, onları!
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, biz ne yapıyoruz? Şu ana kadar, bakın, saygıdeğer milletvekilleri, 8 ilçede bu tür operasyonlar yaptık, Cizre, Silopi, Sur, Dargeçit, İdil, Varto, Silvan; bunlarda kaldırdığımız barikat, çukur 2.080, bomba düzeneği 2.500, silah ve patlayıcı, uzun namlulu silah, böyle mühimmatlar... Arkadaşlar, aşağı doğru gidiyor.
Sokağa çıkma yasağı şu anda 4 ilçede devam ediyor. Birinde kısmen, gece, diğer üçündeyse gün boyu; Sur, İdil ve Cizre. Değerli arkadaşlar, diğerlerinde yaptığımız gibi inşallah burada da vatandaşımızı bu sıkıntıdan kurtaracak tedbirleri aldık ve bunları kısa zamanda neticelendirmek arzusundayız.
Değerli kardeşlerim, şimdi bakın...
RUHİ ERSOY (Osmaniye) - Sayın Bakanım, bunu şimdi yapıyorsunuz.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA (Devamla) - Ben söyleyeceğim, söyleyeceğim.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) - Biz iki yıl öncekini merak ettik Sayın Bakan, bunlar kazılırken ne yaptığınızı merak ettik Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA (Devamla) - Arkadaşlar, saygıdeğer milletvekilleri; ben sizi bilgilendirmek istiyorum.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) - O dönemi de bilgilendirirseniz Sayın Bakanım.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA (Devamla) - Bakın, sizler burada konuşurken ben hiçbir şey söylemedim.
Değerli arkadaşlar, burada bu terörle mücadele ederken bizim vazgeçilmezlerimiz var.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Kazılırken niye müdahale etmediniz, kazılırken?
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA (Devamla) - Bunlardan birisi: Mutlak surette terör Türkiye'nin gündeminden çıkmalı, bunun için her türlü tedbire başvurulacak. Ama bununla eş değer özelliğe sahip ve kıymete sahip başka bir şey daha var, vatandaş ile terörist ayrımı kesin yapılacak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Üç: Vatandaşlarımızın hiçbir zarar görmemesi için bazı idari tedbirler alınacak, bunların başında sokağa çıkma yasağı geliyor. Biz sokağa çıkma yasağını niye alıyoruz? Vatandaşlarımıza sıkıntı doğmasın, vatandaşlarımız orada hiçbir şeylerini kaybetmesinler. Biz orada... Nasıl ki daha önce burada söylendi, ben ondan gurur duyuyorum, şimdi de diyorum ki: Orada cana, vatandaşlarımızın kılına dokunulmasın, kılına bir halel gelmesin, biz o evleri yeniden kentsel dönüşümle yapıp o vatandaşlarımıza da vereceğiz, burada da hiç tereddüt yok.
LEVENT GÖK (Ankara) - TOKİ'yi mi sokacaksın oraya, TOKİ'yi mi? Bravo be!
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA (Devamla) - Çünkü bizim aldığımız tedbirden dolayı onlar da onu biliyorlar, vatandaşlarımız da o ilçeleri terk ediyor ve geliyorlar, biz onlara imkân sağlıyoruz. Tabii ki mükemmelen, her şey dört dörtlük demiyoruz ama bize ulaşan her sorunu dört dörtlük çözeceğiz dedik ve çözüyoruz. Bazıları bize ulaşamayabilir, onun mekanizmalarını kurduk ama bunlar çok iyi kullanılamıyor olabilir, bunu da ihtiyaten söylüyorum. Değerli kardeşlerim, biz o kardeşlerimizin de barınmadan yiyeceğe bütün ihtiyaçlarını karşılayarak, can ve mal güvenliklerini sağlayarak bu sorunu çözüp onların ihtiyaçlarını da Allah'ın izniyle gidereceğiz.
Değerli kardeşlerim, tabii, terör örgütü buralarda ne yaptı? Okul yaktı, cami yaktı, hastane yaktı, ambulans, itfaiye yaktı. Değerli kardeşlerim, şimdi ne hazindir ki... Ben burada bir siyasi davet de yapmak istiyorum, çağrı da yapmak istiyorum. Biz anneleri odağımıza aldık, dedik ki: "Annelerin gözyaşı olmasın." Eğer buradan annelere bir maliyet ödettirilmemesi isteniyorsa o zaman siyasete topyekûn düşen şey bir çağrı yapmaktır. Terör bir insanlık suçudur. Teröristler silahlarını bıraksınlar, üzerine betonu örtsünler ve sonra hep birlikte, Türkiye Büyük Millet Meclisi, oturur ve hep birlikte buradayız, bu silahları bırakan, teslim olan, üzerine betonu örten teröristlere bile çözümü bu Meclis bulur.
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Çözüm süreci öncesinde neden yapmadınız Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA (Devamla) - Değerli arkadaşlar ama silah bırakılacak, üzerine beton örtülecek ve bu memlekette oradaki vatandaşlarımız da terör belasından kurtulacak.
Arkadaşlar, Türkiye'nin geldiği ekonomik standart şunu göstermektedir: PKK'nın, bölücü örgütün herhangi bir Kürt sorunu yok ama Kürtlerin bir PKK sorunu var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Kardeşim, şu anda, açık söylüyorum -burada zaman zaman milletvekilleriyle de görüşüyoruz- eğer bu terör sorunu olmasa, bu barikatlar olmasa, bu çukurlar olmasa biz reformları konuşuyor olacaktık. Kim yararlanacak bu reformlardan? Bu reformlardan yararlanacak olan vatandaşlar. Biz 2004 yılında yönetim reformunu göndermişiz, ekonomik reformları yapmışız, kültürel hakların önündeki engelleri kaldırmışız. Bu kadro nelere rağmen... 28 Şubatın önündeki... Orada inançlı insanlar, biz biliyoruz. Onlar ne kadar huzursuzdu, onların önündeki engelleri kaldırdık. Yani bundan sonra da ileri demokrasi hedefini koymuş, milletimize vadetmişiz. E, bunun gereğini yapacağız. Ama bunun, demokrasiyi çukura gömmeye çalışanların karşısında, siyaseten sandıktan çıkmış olanların topyekûn durması lazım. Ve bu, bu millete yapılan eziyetin en maliyetsiz, arkadaşlar, çaresidir. Burada tereddüde ne gerek var?
Şimdi, bakın, biz, belediyelere, herkese, her belediyeye aynı parayı gönderiyoruz. Ama belediyeler, arkadaşlar -araçlarını burada gösterebilirim- değerli kardeşlerim, çukur kazıyor ve içinden, traktörünün içinden silahlar çıkıyor. Tabii ki biz gereğini yapıyoruz. 20 belediye başkanı görevden uzaklaştırılmıştır. Yani 60'a yakın orada belediye meclisi, il genel meclisi görevden uzaklaştırılmıştır. Ama mesele şu: Milletten, sandıktan oy alanların, milletin bu derdine bir çare üretme mercisi olması lazım, problem üretenlere yardımcı olan bir mekanizmaya dönüşmemesi gerekir. Bunu da, yine, sandıktan oy alarak, milletin meselesini çözmek için Meclise gelmiş insanların yapması lazım. Çünkü vatandaş problemi ağırlaştırılsın diye kimseye oy vermez, değerli kardeşlerim, onlara hizmet edilsin diye oy verir.
Bakıyorsunuz, aynı dönemde belediyelere -burada söyleyebilirim ama buna gerek yok- para gönderilmiş. Bu para gönderilmiş de ne yapılmış? Çukur kazılmış. Peki, Türkiye'de başka yerde de alsanız belediyeyi, o zaman çukur kazacaksınız demektir.
Başka bir sorun: Bugün çukurun kazılmadığı, barikatın kurulmadığı, bomba düzeneğinin olmadığı, arkadaşlar, bir ilçede ya da bir ilde sorun var mı? Yok. E, biz kamu düzenini sağlayacağız arkadaşlar. Kamu düzenini sağlayacağız ve oradaki vatandaşları da terör örgütünün inisiyatifine elbette teslim etmeyeceğiz. Bu konuda kararlıyız. Ama istiyoruz ki...
Bakın, Sur'da da şu anda sona gelmek üzere. Sadece size bir önerim var. Bugün 2 defa Diyarbakır Valiliği bir basın açıklaması yaptı. Lütfen, açın ve o basın açıklamasını okuyun, İnternet sitesinde var. Biz vatandaşların her türlü durumunu dikkate alarak bu mücadeleyi yürütüyoruz da onun için uzun sürüyor. Biz antidemokratik ve vatandaşı dikkate almayan hiçbir yöntemi terörle mücadelede kullanmadık, bundan sonra da kullanmayız. Hukuk içerisinde, yetmez, ahlak içerisinde bu mücadeleyi, değerli arkadaşlar, sürdürüyoruz.
Şimdi, değerli kardeşlerim, bakınız, Denizli'ye 347 milyon gitmiş, Erzurum'a 382 milyon, Diyarbakır'a 489 milyon, Eskişehir'e 329 milyon...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakan, ek süre veriyorum toparlamanız için.
Buyurun.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değişik partilerden burada örnekler sundum. Bunlar 2015 yılında giden ödenekler. Hiçbirinde bir değişik kısıtlama yok.
Bakın, Diyarbakır 489 milyon, Denizli 347 milyon... Bakınız, bunlar objektif kriterlere göre gönderiliyor. E, vatandaştan oy alan insanların vatandaşa hizmet yapması gerekirken, Sur'da bu barikatlar, bu çukurlar, bu kadar bomba düzeneği neden? Neden? Belediyenin araçları hizmet yapacağına çukur kazmış ve onun arkasında duranları neden destekleyen bazen açıklamalar yapılıyor değerli kardeşlerim?
Ben bunları, şunu söylüyorum...
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Görmediniz mi?
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA (Devamla) - Gördük, gereğini yaptık arkadaşlar. Biz hepsini yaptık. Yalnız bizim her yaptığımızı siz her zaman göreceksiniz diye bir şey yok. Onu millet görüyor. Millet göremeyenlerin göremediğini de görüyor.
Onun için, bizim hedef kitlemiz milletimizdir ve milletimize yapıyoruz ne yaparsak, ondan da takdir bekliyoruz. Yüzde 49'5'la takdirini sunmuştur, biz de onlara hizmet ediyoruz.
Saygıyla selamlıyorum sizleri. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)