| Konu: | Sokağa çıkma yasağı uygulanan yerlerde meydana gelen yaşam hakkı ihlalleri konusunda gerekli tedbirleri almadığı ve sokağa çıkma yasaklarıyla sorunların derinleşmesine zemin hazırladığı iddiasıyla İçişleri Bakanı Efkan Ala hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergenin (11/2) ön görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 23.02.2016 |
AK PARTİ GRUBU ADINA ZEYİD ASLAN (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçişleri Bakanımız Sayın Efkan Ala hakkında Halkların Demokratik Partisi tarafından verilen gensoru üzerinde görüşlerimizi belirtmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, sokağa çıkma yasağının hukuki nitelendirmesi üzerinde durmayacağım çünkü bununla ilgili olarak Anayasa Mahkemesine ve İnsan Hakları Mahkemesine yapılmış başvurularda bu hukuki tartışmalar yargıçlar tarafından, hukukçular tarafından yeterince yapılmış ve sokağa çıkma yasaklarının hukuki vasfının varlığı mahkeme kararlarıyla tescil edilmiştir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Öyle bir karar yok.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Bu, usul yönündendir Zeyid Bey, esas değil.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - O yüzden bu hukuki niteleme üzerinde zaman kaybetmek istemiyorum.
Evet, bugün, Türkiye'nin bazı ilçelerinde belli bir süreden beridir devam eden, bir kısmında noktalanmış, bir kısmında kısmen devam eden sokağa çıkma yasakları var. Öncelikle, bu sokağa çıkma yasaklarının nedenleri ve sokağa çıkma yasağı uygulanmasının sebepleri ve bunların müsebbipleri üzerinde mutlaka tespit yapmak lazım.
Hepimizin bildiği gibi, 7 Haziran seçimleri sonrası ortaya çıkan siyasi zafiyetten birileri istifade etmek amacıyla, bir dönem Suriye'de yaşanan kargaşadan istifade ederek belli bölgelerde fiilî durum üretip bu fiilî durumun uluslararası güçlerin yardımıyla hukuki vasfa kazandırılmış olmasının hevesiyle "Türkiye'de bir siyasi zafiyet varken biz de belli bölgelerde bir fiilî durum oluşturalım ve bunun üzerinden ileride uluslararası güçlerin de etkisiyle bunu hukuki bir duruma çevirelim." düşüncesiyle özellikle PKK terör örgütünün Türkiye'deki, maalesef, simetrisi olan siyasi aktörlerle birlikte bazı bölgelerde, Cizre'de, Sur'da, İdil'de, Varto'da -isimlerini tek tek saymayacağım- bazı ilçelerde öz yönetim ilanları yapıldı. Öz yönetim ilanları, açılan çukurlarla, kurulan barikatlarla ve bu ilçelerde bazı sokaklarda ellerine silah tutuşturulmuş çocukların o bölge halkını tehdidiyle bir fiilî durumdan hukuki durum yaratılmaya çalışıldı. İşte böylesi bir ortamda Türkiye Cumhuriyeti devleti hükümranlık hakkının gereği olarak öncelikle sokağa çıkma yasağı ilan edilen bu bölgelerde yaşayan vatandaşlarımızın can emniyeti için, mal emniyeti için, yaşam hakkının korunması için, velhasıl tüm özgürlüklerini rahatça yaşayabilmeleri için müdahale etmesi gerekiyordu.
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Daha önce niye yapmadı?
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Elbette daraltılmış sokaklarda, küçük alanlarda böyle bir müdahale yapacaksanız, orada yaşayan insanların da bu müdahale sırasında can emniyetini dikkate almak zorundasınız. Sivil kayıpların yaşanmaması için, özellikle her sokağın birçok noktasına kurulmuş barikatlar, mayınlanmış tuzaklar ve bu mücadeleyi yürütecek asker ve polisin, bu mücadeleyi güvenli bir şekilde yürütebilmesi ve sivil halka da zarar vermemesi için sokağa çıkma yasaklarının belki bazı bölgelerde süresi ve zamanı uzadı. Bu tehlikenin olmadığı yerlerde çok hızlı bir şekilde operasyonlar başarıyla tamamlandı ve sokağa çıkma yasağının sebebi olan çukurlar o çukurları kazanlar içine gömülerek kapatıldı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) O barikatlar kuranların üzerine yıkılarak kapatıldı ve oralarda, o bölgelerde yaşayan insanlarımızın can emniyeti, mal emniyeti sağlandı. Ama özellikle coğrafi açıdan zor ve sıkıntılı olan yerlerde bu süreç uzadı. Elbette, bir hukukçu olarak, bir insan olarak, sokağa çıkma yasağının uzun sürmesinin doğuracağı mağduriyetleri bilenlerden biriyim. Elbette ki gönül isterdi ki bu sokağa çıkma yasakları bir an önce bitsin ve orada yaşayan insanlar çalışma haklarına, yaşam haklarına, eğitim haklarına, sağlık yardımı haklarına bir an önce huzur içinde kavuşabilsinler ama özellikle biraz önce söylediğim sebeplerle, bir yandan PKK terör örgütünün kana doymayan siyaseti, bir yandan da PKK terör örgütüne neredeyse artık teslim olmuş durumdaki Türkiye'deki simetrisi siyasetçilerinin ortaya koydukları tavırlar bu süreci her geçen gün uzatıyor. Belki buradan şuraya gitmek lazım: Sokağa çıkma yasakları insani açıdan bir dram olarak var ama peki, bu dramı, halkları adına mücadele ettiklerini iddia edenler mi yarattı yoksa durup dururken Türkiye Cumhuriyeti devleti "Efendim, şurada bir çukur kazılmış. Hele ben bir gezi mi yapayım?" dedi.
Değerli arkadaşlar, şunun altını özellikle çizmek lazım: Bugün belli bölgelerde devam eden sokağa çıkma yasağı varsa bu, her bir ölüden yeni bir PKK destekçisi çıkacak, her bir ölen babanın çocuğu kana doymayan PKK'ya destekçi olacak diyerek ölümleri teşvik eden bir faşist zihniyet ve maalesef, bu faşist zihniyete teslim olmuş, bir kere bile -ben başından beri konuşmaları dinliyorum- bir cümleyle bile sokağa çıkma yasağının ana temelinde oluşan teröristlere, terör örgütüne, faşist baskılara, Kürtlerin yaşam hakkını engelleyen, Kürtlerin eğitim hakkını engelleyen, o bölgede yaşayan insanların yaşam hakkını engelleyen o teröristlere ve terör gruplara bir cümle dahi söyleyemediniz. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Niye söylemediniz? Çünkü, kusura bakmayın, üç aydan beridir dinliyorum sabah akşam burada devlete "katil" diyorsunuz ve bu sıralara yönelip birileri bu sıraları "katil" diye itham etmeye kalkıyor.
Evet, bu ülkede katiller var. Evet, bu ülkede Kürtlerin hakları adına mücadele ettiğini iddia ettiklerinin katilleri var. Bu katillerin kim olduğunu görmek isteyen ya da bilmek isteyenler varsa biraz önce grup başkan vekilimin dediği gibi, bu sıralara dönüp "Katilsiniz ve hesap vereceksiniz." diyenler aynaya bakarsa katili görecekler. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Halk biliyor, halk. Kimin katil olduğunu sen belirleyemezsin. Halk biliyor kimin katil olduğunu... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Arkadaşlar, lütfen...
Değerli arkadaşlar, öncelikle şunu da ifade etmek lazım: Bu ülkede geçmiş dönemlerde bu ülkenin belli kesimlerine karşı kötü muameleler yapılmış. Birtakım kimlikler reddedilmiş, inkâr edilmiş, asimilasyona tabi tutulmuş.
Evet, geçmişle yüzleştiğimizde, maalesef bu ülkede bugün yaşanan acıların temeline dayanan birtakım hatalar ve yanlışlar olmuş. Ama, zaman zaman kimi siyasi liderler bunu dillendirmeye kalksa da irade koyup çözümü noktasında adım atamamışlar çünkü bir cesaret ister. Seksen yıllık cumhuriyet tarihinde oluşmuş toplumsal sorunları bir anda çözebilmek için büyük demokrasi gerekir, derin demokrasi gerekir. Bunu gerçekleştirmek de yürek ister, cesaret ister. İşte, bu yüreği, bu cesareti AK PARTİ gösterdi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ kuruluşunun ilk gününde, daha ilk gününün açıklamasında siyasi hareketimizin lideri Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan dedi ki: "Bizim dinsel milliyetçilik, bölgesel milliyetçilik ve etnik milliyetçilik kırmızı çizgimizdir." Ve o günden itibaren siyasetini geçmişteki hatalarla yüzleşmeye ve bu hataları ortadan kaldırıp "Yaratılanı Yaradan'dan ötürü severiz." insan merkezli bir siyasetle sorunları çözmeye kendini adadı ve on yılı aşkın bir zamandan beridir bu ülkede geçmişin inkâr ve ret politikaları ortadan kalktı. Daha on beş yıl değil, daha kısa bir süre önce bu ülkenin çarşısında, pazarında, kamu dairesinde insanlar kendi arasında bile Kürtçe konuşması yasak ve bu Kürtçe konuştuğu zaman eğer cezalandırılıyor ama bugün İzmir'in Alsancak'ında Kürtçe propaganda yapabilecek hâle gelmişse, bu, AK PARTİ'nin ve Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu insan siyasetinin eseridir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET YILDIRIM (Muş) - Bedeli ödenmiştir.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Eğer bu ülkede insanlar çocuklarına istedikleri isimleri koyabilir hâle gelmişse...
MİZGİN IRGAT (Bitlis) - Elbette koyacak...
ZEYİD ASLAN (Devamla) - ...bu ülkede ret ve inkâr politikaları sonucu birtakım yerleşim yerlerinin ismi değiştirilmiş, bunları geri alabilme hakları ortaya verilmişse, bu, AK PARTİ'nin ve Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu insan merkezli bir siyasetin ürünüdür.
O yüzden, elbette eleştiriler yapabilirsiniz; elbette geçmişte yapılmış, geçmişte üretilmiş acıları bugün tekrar ısıtıp ısıtıp gündeme getirebilirsiniz ama bir şeyin de hakkını vermelisiniz: Geçmişin hesabını on dört yıllık AK PARTİ iktidarından sormaya, her noktada cesaretini ortaya koyan, yüreğini ortaya koyan ve bu ülkenin insanlarını yeniden kardeş yapmada, kardeşliğinin bozulmasını engelleme noktasında irade koyan Tayyip Erdoğan'a haksızlık yapmamalısınız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, evet, bugün Türkiye'de bir Kürt sorunu vardır -altını çizerek söylüyorum- ama bugün Türkiye'de var olan Kürt sorununun bugünkü müsebbipleri ne AK PARTİ iktidarıdır ne de Türklerdir. Eğer bugün Türkiye'de var olan ve neticede terörle özdeşleşmiş Kürt sorununun ne olduğunu anlamak istiyorsak şunu bilmemiz lazım: Otuz yılı aşkın bir zamandan beridir Marksist ve Leninist bir ideolojiye sahip ve bu ideolojiye uygun bir ulus yaratma iradesiyle ortaya çıkıp monarşik bir yapı kurmak isteyen PKK terör örgütünün Kürtlere uyguladığı asimilasyon politikasıdır. Kendinden olmayan Kürtleri, kendi ideolojisini kabul etmeyen Kürtleri hain Kürt kabul ettiği bir Kürt sorunu vardır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Evet, bugün bir Kürt sorunu vardır. Bu Kürt sorununun müsebbibi de hakları adına mücadele ettiklerini iddia ettikleri ama asla hiçbir hakları adına mücadele vermeyip kendi ideolojisinden olmayan, değerlerini, inançlarını, geleneklerini, göreneklerini terk etmeye ve kendileri gibi Maocu bir zihniyete sahip olmaya zorlayan terör örgütü ve onun yandaşlarıdır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, eğer burada katliamdan bahsedeceksek, eğer burada bir zulümden bahsedeceksek, eğer burada bu ülkenin belli noktalarında yapılan yanlışlardan bahsedeceksek ve bunda da yüreğimizle samimiysek önce iradesini Kandil'e teslim etmekten vazgeçeceğiz. (AK PARTİ sıralarından "Bravo." sesleri, alkışlar) "Önce silahlar sussun, ben huzur içinde köyümden kentime geleyim, ben güven içinde kepenklerimi açıp çocuklarıma ekmek götüreyim." kaygısıyla çalışan, çabalayan o bölgede yaşayan insanlar üzerindeki baskıyı kaldıracaksınız ve bu baskının kalkması için de bu baskıyı uygulayanlara vekâletini aldığınız insanlar için karşı duracaksınız. Bugün PKK'ya karşı durmadan Kürtlerin hakkını savunduğunu iddia etmek en büyük yalandır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Çünkü bu ülkede istediğiniz şeyi söyleyebilirsiniz, tarihî olayları tersinden okutmaya çalışabilirsiniz ama gerçek asla değişmez.
Bu ülkede Kürtlerin katili PKK terör örgütüdür ve PKK terör örgütünü meşrulaştırmaya çalışan, şehirlere indirmeye çalışan ve arabalarının bagajlarında roketatar taşımaya çalışan, sıkıştırıldıkları yerden kurtulmak için koridor açmaya çalışan siyasetçilerdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Evet, bugün hangi Kürt'ü ne için öldürdüğünü bilmeyen bir zihniyetle karşı karşıyayız. Otuz yılda 7 bini aşan sivil Kürt ölümü var.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Cizre'deki 150 Kürt'ü kim öldürdü, onu söyle.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Katili PKK.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Gensorunun konusuna gel.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Bunların tek tek örneklerini verebiliriz, isim isim sayabiliriz.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) - Bodrumda ölenleri isim isim sayabiliriz.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Hatta bir adım ileri gider, PKK'nın içinde biraz vicdana gelip de, vicdan sahibi olup da "Ya, biz Kürt hakları adına mücadele ediyoruz ama neden Kürtleri öldürüyoruz, niye bir evi basıyoruz? Hadi korucuyu öldürdük, onun eşinin ne suçu var, kundaktaki bebeğinin ne suçu var, çocuklarının ne suçu var? Bu eylemlerimize yeniden bir göz atalım." diye itiraz edenlerin, siz onların isimlerini bilirsiniz, siz Semir'i de bilirsiniz, siz Evin'i de bilirsiniz, siz Soreş'i de bilirsiniz, siz Murat Bayraklı'yı da bilirsiniz, siz Zülfü Gök'ü de bilirsiniz, siz Enver Ata'yı da bilirsiniz, Cemile Kaytan'ı da bilirsiniz, daha nicelerini sizler bilirsiniz. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) İçinde biraz vicdan kalmış olanların "Sivilleri niye öldürüyoruz." itirazını faşist bir anlayışla infaz edip susturan PKK terör örgütünün öldürdükleri Kürt değil mi? Birçok örnek verebiliriz.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - Madımak'ta yakılanları da biliriz!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Bırak Madımak'ı, Bağlar'a gel Bağlar'a, Bağlar'a gel başkan, Bağlar'a. 2006'da Bağlar'da otobüs durağının yanına çocuklar çocukluklarını yaşasın diye yapılan parkta oynayan çocukların yanında bomba patlatıp 6 aylık çocukları, 2 yaşındaki çocukları, 4 yaşındaki çocukları katledenleri masum göstermeye çalışmayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sivas'ı anlatın Sivas'ı! Sivas katliamındaki avukatlığınızı anlatın! Madımak'ı anlatın, Madımak'ı!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sen katliamcıları savunmakta mahirsin! Katliamın avukatlığında mahirsin sen! Sivas katliamının avukatlığını yapansın!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, hatibi dinleyelim lütfen.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Madımak da bu ülkenin acılarındandır, Başbağlar da bu ülkenin acılarındandır. Elbette bu acıların hepsiyle yüzleşmeliyiz. Elbette bu acıların hepsiyle yüzleşmeliyiz.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Madımak Madımak, oraya gel, Madımak'ı anlat! (AK PARTİ ve HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Aslan, Genel Kurula hitap edin lütfen.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, elinizde çekiç varsa her şeyi çivi olarak görürsünüz. Sizin yüreğinizde nefret var, kin var, elinizde de silah var, o yüzden herkesi düşman görüyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Senin yüreğinde nefret var! Siz insan öldürüyorsunuz be! Yaralı öldürüyorsunuz, yaralı!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Sizin olmayan, ideolojinize sahip olmayan, ideolojinizi desteklemeyen bütün Kürtleri de hain görüyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen hatibi dinleyelim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Yaralı insan öldürecek kadar nefret sahibisiniz!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Siz Kürtlerin katilisiniz. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Katliamı savunmaya alışmışsın! Katliamcıları iyi savunuyorsun!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sen katliamcıları savunmakta mahirsin!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, uzağa gitmeye gerek yok, daha bir yıl önce PKK ideolojisine sahip PYD'nin Rojava'da yaptıklarını unutmadık.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - İyi savunuyorsun, iyi!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Orada devrim çıkarmayın. Uygarlığın en temel değerlerinin orada nasıl yok edildiğini gördük. PYD'nin ideolojisine sahip olmayan Kürtlere nasıl ideolojik soykırım yaptıklarını gördük.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sen kendi bağlılığını anlat ya!
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, evet, ben... Süre azalıyor, söylenecek çok şey var. (HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Ama bir soru sormak istiyorum: Siz hangi Kürtler için hangi Kürtleri öldürüyorsunuz? Bu sorunun cevabını da sizden bekliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, HDP sıralarından gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sen hangi hükûmetin ne yaptığını...
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) - Sen diri diri yaktın, yaktın! Diri diri yaktın vicdansızca, ayıptır ya!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Ya ayıp ayıp, 150 cenaze morglarda be! Utan, utan! Cenazeleri bile yaktınız, cenazeleri. Utan!
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) - Diri diri yaktınız insanları.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu millet sizi demokratik siyaset yapsın diye bu Meclise gönderdi.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Senden mi müsaade alacağız.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Sizi, teröristleri kaçırmak için koridor açsın diye değil (AK PARTİ sıralarından alkışlar, HDP sıralarından gürültüler)
AHMET YILDIRIM (Muş) - Madımak'ta yapılanlar...
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Sizi, araçlarında teröristlere silah taşısın diye değil, sizi, bu ülkenin 29 masumunu katletmiş canilerin tabutuna omuz versin diye değil (AK PARTİ sıralarından alkışlar, HDP sıralarından gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Siz katlediyorsunuz, katlediyorsunuz.
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) - Siz diri diri yakıyorsunuz, yakıyor.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Haklarını savunsun, kendisine faşist baskı uygulayan PKK'ya karşı da bizi savunsun diye buraya gönderdi. Hani bir zamanlar, "Bize demokratik siyaset hakkı tanınmıyor, o yüzden dağlardayız." diyordunuz. Hadi bugün demokratik hak sahibisiniz.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - Masumların, mazlumların avukatları olarak da gurur duyuyoruz.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Mecliste yokken öldürdünüz, 80 kişiyle Meclise geldiniz yine öldürmeye devam ediyorsunuz, yine öldürmeye.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - Siz de canilerin, kaçakların avukatı olarak gurur duyun. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Çünkü, içinizde öğretilmiş bir nefret, içinizde bir kin var ve bunu bu ülkenin çocuklarına aktarmak istiyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Ya kimsenin senin terbiyene ihtiyacı yok.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - Zalime karşı, zalimin zulmüne karşı öfkemiz var. Zalime karşı, zalimin zulmüne karşı...
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Ama bu öğretilmiş nefretlerinizin çocuklarımıza aktarılmasına asla müsaade etmeyeceğiz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Biz asla Cizre'nin, Silopi'nin, Nusaybin'in, İdil'in, Silvan'ın Kürt çocukları üzerinden...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - O çocukları ağzına alma ya, alma o çocukları ağzına.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - 1960'lardan 1970'lerden kalmış, o halk devrimi idealini gerçekleştirmeniz için ortaya koyduğunuz anlayışa asla müsaade etmeyeceğiz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - O çocukları öldürdünüz. O çocukları öldürdünüz, hesabını da vereceksiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - O çocukları öldürdünüz.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Buradan şunu söylemek istiyorum: Değerli arkadaşlar...
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - Zalimin zulmü varsa mazlumun ahı vardır. Bir gün o ah...
ZEYİD ASLAN (Devamla) - ...yıllarca içinde biriktirdiği Mao'cu devrim heveslerini Kürt gençleri üzerinden tatmin etmeye...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ZEYİD ASLAN (Devamla) - ...kalkan ideolojik... (AK PARTİ ve HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - Allah birdir...
BAŞKAN - Sayın Baydemir...
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - ...zalimden hesap soracaktır. (AK PARTİ ve HDP sıralarından gürültüler)
FATİH ŞAHİN (Ankara) - Sayın Başkan, uyarsana, niye uyarmıyorsun? İzin verme, uyar. Niye uyarmıyorsun? Uyarsana.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Ne bağırıyorsun! Sabahtan beri bağırıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Aslan, ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Bu Sayın Baydemir'i kendi işçileri yargıladı be! Kendi işçileri yargıladı. Seni kendi işçilerin yargıladı.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - Onu diyen varsa...
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Kes sesini!
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - Hem bu dünyada...
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, özellikle burada altını çizerek bir şeyi daha ifade etmek istiyorum.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - ...hem mahşerde...
BAŞKAN - Sayın Baydemir... Sayın Baydemir... Sayın Baluken... Sayın Baluken...
ZEYİD ASLAN (Devamla) - Kürt gençlerinin beyinlerini yemeye çalışan kart Maocu Dahhaklara asla yol vermeyeceğiz.
Ve burada şunu ifade ediyorum: Uydusu Kandil olanlar bilsin ki...
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - Bizim uydumuz halktır.
ZEYİD ASLAN (Devamla) - ...dün Kürtlere karşı baskının ve zulmün kalesi olan Ninova'yı Gâve'nin çocukları nasıl yaktıysa biz de bugün Kawa'nın çocuklarıyla beraber Kandil'i yakacağız, başınıza geçireceğiz. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, ayakta alkışlar)
Hepinizi, yüce Meclisi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, ayakta alkışlar)