| Konu: | Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 41 |
| Tarih: | 18.02.2016 |
CHP GRUBU ADINA MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Dün Ankara'nın göbeğinde, Meclisimize yürüyüş mesafesinde yaşadığımız terör olayını lanetlerken, kaybettiğimiz canlarımıza, şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza bir an evvel şifa diliyorum.
Yine, bugün, Lice'deki şehitlerimiz için de Allah'tan rahmet diliyorum.
Maalesef, bugünlerde acılarımız acılara karışıyor ve hepimizin, herkesin sağduyulu olması gereken bir dönemden geçiyoruz.
Değerli arkadaşlar, tartıştığımız yasa tasarısı aslında bir yönüyle siyasi, dolayısıyla grupların kendine göre bir tavır geliştirmesini anlayışla karşılayabilirim ama bir yönüyle de hiç siyasi olmayan bir yasa tasarısı; hepimizi ilgilendiriyor, hepimizin insani taraflarını ilgilendiriyor, özel bilgilerini ilgilendiriyor. Bu nedenle, bu kanun tasarısıyla ilgili tartışmaların özenli, dikkatli ve de açık bir kalple, açık bir kulakla yapılmasında yarar görüyorum.
Değerli arkadaşlar, bu yasa tasarısında -amacına baktığınız zaman- deniyor ki: "Kişisel verileri koruyacağız, insanların kişilik haklarını koruyacağız ve kişisel verileri işleyenleri belli kurallara veya yükümlülüklere bağlayacağız." Çok güzel çünkü Avrupa Birliğinin 1995 yılındaki 46 numaralı Direktifi bunu gerektiriyor ve yine Avrupa Birliğinin bu konuda hazırladığı yeni bir tüzük var. Aynı zamanda, Anayasa'mızın 20'nci maddesi ve bu kanunun gerekçesinde hiç bahsedilmeyen -bence bir eksiklik olan- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8'inci maddesi de böyle bir yasanın gerekliliğini açık bir biçimde ortaya koyuyor.
Peki, bu yasa böyle bir yasa mı? Çok kısa bir değerlendirme yapacağım. Bu yasa, böyle bir yasa değil maalesef arkadaşlar. Bu yasa, alelacele yapılmış bir yasadır. Sayın Bakan "Üzerinde tartışıldı." diyor ama ben alt komisyonda da, Komisyonda da bulundum; bu yasa yeteri kadar konuşulmamıştır, çalışılmamıştır, çok ciddi teknik hatalar vardır, bazıları da kasıtlı hatalardır.
Değerli arkadaşlar, öyle bir yasa ki, amacı güzel ama ondan sonra, bakıyorsunuz, 5'inci maddede kişisel verileri anlatmış, "Hiç kimse işleyemez." diyor. Öyle mi? Ama, değil. Bakıyorsunuz, istisnaları saymaya başlıyor. Bakıyorsunuz ki geride neredeyse kişisel veri kalmamış. Peki, 6'ncı maddeye geliyorsunuz, "Özel nitelikli hassas kişisel veri." Bir rahatlıyorsunuz belki burada cidden bir koruma sağlanmıştır diye. O da ne? Orada da yine aynı şekilde istisna maddeleriyle neredeyse bütün veriler özel nitelikli kişisel veri sayılıyor ve ilgililerin rahatça işlemesine olanak tanıyor. Bana sorarsanız, bu yasanın adının bir yönüyle fişleme yasası olması lazım, bir yönüyle de kişisel verilerin rahatça işlenmesi ve gerektiğinde satılmasına dönük bir yasa tasarısı olarak adlandırmakta yarar var.
Bununla da bitmiyor, devamında, bu kuralları izlemekle görevli olarak bir üst kurul oluşturuluyor. Bu üst kurulu duyunca belki diyorsunuz bir ölçüde bir rahatlama olabilir ama o da ne? Bakıyorsunuz ki üst kurul tamamen siyasi iktidarın güdümünde. Dolayısıyla, böyle bir siyasi iktidarın güdümündeki bir kurul, adı her ne kadar bağımsız da olsa, bu kişisel verilerin, özellikle de özel nitelikli kişisel verilerin hukuka uygun bir biçimde, kuralına uygun bir biçimde işlenmesini nasıl temin edecek? Buna inanmanız, güvenmeniz mümkün değil.
Tabii, bununla da bitmiyor, bakıyorsunuz ki, 30'uncu maddeye geliyorsunuz ama yine istisnalar bitmemiş ve aslına bakarsanız, içeriğine baktığınız zaman bu yasa bir istisnalar yasasıdır ve kişisel verileri ortalığa dökmenin adıdır. Aslında sizin ortalığa dökmeyeceğinizi tahmin ediyoruz. Bunun bir özü de "Ben bileyim ama kimse bilmesin."
Değerli arkadaşlar, bu yasa şu elimde bulunan metinden alıntılanmış. İddia budur, bu yasayla Türkiye'nin bu alandaki hukuku Avrupa Birliği normlarına uygulanacak. Peki, bakalım, bunun adı "Kişisel Verilerin İşlenmesi ve Bu Tür Verilerin Serbest Dolaşımıyla İlgili Olarak Bireylerin Korunmasına İlişkin Avrupa Parlamentosu ve Konseyi Tüzüğü".
Peki, buradan soruyorum, çünkü ben bunu Komisyonda sordum cevap alamadım, umarım Sayın Komisyon buna burada cevap verebilir: Mesela "hassas veri, özel nitelikli veri" diyoruz, değil mi? Özel nitelikli veriler içerisinde, bakın, bu tüzükte bir tane kılık kıyafet var mı? Yok. Mesela burada mezhep var mı? Yok. Nereden çıkardınız bunu? İnsanların mezhebini kodlayıp, fişleyip ne yapacaksınız, nerede kullanacaksınız? Size hangi istatistiki veriyi sağlayacak, hangi değeri var bunun? İnsanların kılık kıyafetiyle niye uğraşıyorsunuz? Bu Avrupa Birliği tüzüğünde olmayan bir şeyi buraya yazarak nereye ulaşmaya çalışıyorsunuz?
Yine aynı şekilde, felsefi inanç meselesi var. Bunların, burada olmayan şeylerin bizim yasa tasarımızda olmasının hiçbir anlamı yoktur. Bu despotik bir yaklaşımdır.
Bununla da yetinmiyoruz, sağlık verileri. Bakınız, sağlık verileri çok kritik verilerdir, özel nitelikli verilerdir, içerisinde son derece kişiye ait, kişiye sıkı sıkıya bağlı, kişilik haklarıyla iç içe geçmiş bilgiler vardır. Bunların detaylarını burada anlatmak için yeteri kadar vaktimiz yok, ama aile facialarına yol açacak kadar ciddi bilgilerdir bunlar. Peki, madde 30'a bakınız, diyor ki: "Sağlık verilerini istediğim gibi işlerim." Peki, var mı burada? Nereden aldınız? Almanya Sağlık Bakanlığının, Hollanda Sağlık Bakanlığının işleyemediğini siz niye işlemek istiyorsunuz? Nerede kullanacaksınız bu verileri? Hangi işinize yarayacak?
Bakınız, Avrupa Birliğinin çok açık normları var, diyor ki: "Sağlık verileri ancak toplum sağlığı açısından bir risk oluşturuyorsa işlenebilir." 123'üncü madde, bakabilirsiniz. Bakınız, bu büyük bir yanlış, hata yapıyoruz.
Siz muhafazakârsınız değil mi? En çok muhafaza etmeniz gereken şeyi muhafaza etmiyorsunuz burada. Çoluğunuzun çocuğunuzun, oğlunuzun, kızınızın, sizin bütün özel verilerini, her şeyini Sağlık Bakanlığının işlemesine olanak veriyorsunuz, siyasi iradenin iki dudağının arasına bırakıyorsunuz. Hiçbir Avrupa Birliği normunda bu yok arkadaşlar, bunu bilmenizi isterim.
Mesela, rıza. Rıza çok önemli bir şeydir. Bizim Anayasa'mızın 24'üncü maddesinde açık bir şekilde "Kimseye rızası dışında tıbbi müdahale yapılamaz, işlem yapılamaz." der. Bakın, sağlık verilerini rızası dışında işleme hakkına ulaşıyorsunuz. Avrupa Birliğinin, madde 7, açıp bakabilirsiniz rızayla ilgili koşullarına. İnsanların rıza göstermeden, rızaları olmadan her türlü özel verisini alıp, işleyip, hatta gerektiğinde satabilme hakkını nereden buluyorsunuz? Üstelik siz şaibeli bir iktidarsınız.
Bakın, daha Plan ve Bütçe konuşmaları sırasında Sayın İçişleri Bakanına soruldu, "Kodluyor musunuz?" denildi. Evet, kodlanıyor insanlar; insanlar ırkına göre kodlanıyor bu ülkede ve bu itiraf edilmiştir. Biz böyle bir ülkede yaşıyoruz. Siz böyle bir iktidarsınız. Böyle bir siyasi iktidara "Alın, bütün verileri istediğiniz gibi işleyin." demek mümkün müdür?
Bakınız, sizin siyasi iktidarınız bugün sağlam gibi görünüyor ama biliniz ki bütün kumdan kaleler sonunda yıkılır, eninde sonunda yıkılır. Siyasi iradeye bunları bırakmamak gerekir.
Mesela, "kurul" diyorsunuz. Bakın, burada yazıyor kurulun nitelikleri. Siz diyorsunuz ki: "Dört yıllık okul mezunu olacak." Yeter mi? Nerede burada akademisyenler, hukukçular, tıp uzmanları, tıp etikçileri? İnsanlar, sivil toplum örgütleri, etik kurullar, hiçbiri yok burada. Bunlar olmadan bağlamışsınız, "Dört yıllık üniversite mezunu olsun." Yeter mi? Yetmez. "3'ünü Sayın Cumhurbaşkanı, 4'ünü Başbakan atasın."
Sayın Bakanım, Sayın İyimaya; bunlar yok burada, yapmayın. Bu yanlış bir yasadır, yeteri kadar konuşulmamıştır, eksiktir ve bu hepimizi ilgilendiren bir yasadır. Dolayısıyla, hepimizin bu konuda duyarlı olması gereken bir dönemden geçiyoruz.
Bakın, bir Devlet Denetleme Kurulu raporu var. Devlet Denetleme Kurulu raporunda açıkça diyor: "Kamu kurumları kişisel verilerin saklamasında özenli davranmamaktadır." Bu kamu kurumlarını belli bir akılla, belli bir düzenle ve kişilik haklarını korumaya dönük olarak düzenlemek varken bütün yetkileri bir kamu kurumuna devrediyoruz. Buna hakkımız yok, buna çocuklarımızın geleceği adına hakkımız yok.
Bakınız, yine, daha önce, Tunceli Hozat'ta insanların polis kayıtlarında fişlendiği, özel nitelikli verilerinin sonuna kadar depolandığı 2013 yılında Malatya Cumhuriyet Savcılığının dosyasında ortaya çıktı. Dolayısıyla, şaibeli, sabıkalı bir iktidarsınız ve sizleri bu konuda duyarlı olmaya çağırıyorum.
Değerli arkadaşlar, Anayasa'mızda 20'nci madde varken bu yasa tasarısı Anayasa'mıza açıkça aykırıdır. Yine, bakınız, Anayasa Mahkememizin daha önce verdiği bir iptal kararına bakarsanız, özel ve aile hayatına saygıyı anımsatmış, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8'inci maddesini ve günümüz teknolojik gelişmesiyle veri eşleştirme, veri madenciliği yöntemleriyle birbirinden ayrı tutulan bilgiler arasında analiz yapılarak yeni verilere ulaşıldığı anımsatılan kararda, kişisel verilerin ticari işletmeler için kıymetli varlık niteliği kazandığı ve risklerin giderek arttığı tespiti yapılmıştır. Dolayısıyla, kişisel verilere özenmek zorundayız.
Bu iktidarın, bu anlayışın kişilerin canını yeteri kadar korumadığını biliyoruz, dolayısıyla duyarlı olmamız gerekiyor.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)