| Konu: | Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 41 |
| Tarih: | 18.02.2016 |
HDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun Tasarısı'nın birinci bölümü üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, kişisel verilerin korunması alanında ilk uluslararası belge olan, Avrupa Konseyinin 28 Ocak 1981 tarihinde imzaya açtığı, Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunmasına Dair Sözleşme'yi imzaya açıldığı gün imzalayan ilk ülkelerden birisidir, ancak günümüz itibarıyla, sözleşmeyi imzalamasına rağmen onay süresini işletmemiş olan tek ülke konumundadır. Kişisel verilerin korunması konusunda yasal düzenleme yapılması ve düzenleyici ve denetleyici bir kurum kurulması Avrupa Birliği müzakere fasıllarıyla yakından ilgilidir. Bu konuda Avrupa Birliği standartlarında bir kanun ya da çerçeve bir düzenlemenin çıkartılmamasının temelinde devletteki fişleme zihniyeti ve geleneği yatmaktadır. Böyle bir çerçeve kanun çıkartılması, artık devletteki fişleme geleneğine son vereceğinden, böyle önemli bir imkândan feragat etmeyi göze almayı gerektirmektedir.
Değerli milletvekilleri, konuyu ele alış açısından bakınca tasarının daha çok veriyi toplayan ve işleyenin haklarına yöneldiği, tasarıda "ilgili kişi" olarak adlandırılan kişisel veri sahibinin haklarının ikinci planda kaldığı görülmektedir. Tasarının amacına bakıldığında ise korunmak istenen kişisel veri sahibinin hakları ve faydalanacağı korumalardan ziyade, verileri işleyenlerin hangi hakları ne surette haiz olduklarına ağırlık verildiği görülmektedir. Tasarı, madde madde incelendiğinde, bu husus son derece belirginleşmekte. Tasarının hazırlanmasında Avrupa Konseyinin, Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesi direktiflerinden uzaklaşıldığı açıkça göze çarpmaktadır. Açıkçası, son yıllarda AKP Hükûmetince çıkartılan kanunların mantığına bakıldığı zaman, demokratik yaşamı geliştirme yönünde bir adım görmek pek mümkün değildir. Daha ziyade, mevcut durumdaki fişlemelere hukuki zemin hazırlanacağını düşünüyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu hâliyle tasarının Avrupa Birliği kriterlerine uymak gibi bir kaygısının olduğunu düşünmemiz mümkün değildir. Tasarıya göre, kişilerin ismi, telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmişi, resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, genetik bilgileri belirli, açık ve meşru amaçlar için işlenmek, işlendikleri amaçla bağlantılı sınırlı ve ölçülü olmak, işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilmek koşuluyla işlenebilecektir. Kişilerin etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı veya cinsel hayatıyla ilgili verileri özel nitelikli kişisel veriler olup bunların işlenmesi yasaklanıyor gibi görünse de ilgili kişinin açık rızasının bulunması, kanunlarda açıkça öngörülmesi, siyasi parti, vakıf, dernek veya sendika gibi kâr amacı gütmeyen kuruluş ya da oluşumların tabi oldukları mevzuata ve amaçlarına uygun olmak, faaliyet alanlarıyla sınırlı olmak ve üçüncü kişilere açıklanmamak kaydıyla kendi üyelerine veya mensuplarına yönelik verilerin işlenmesi, ilgili kişinin kendisi tarafından alenileştirilmiş olması, veri işlenmesinin zorunlu olması, kamu sağlığının korunması ve bakım hizmetlerinin yürütülmesiyle sağlık hizmetlerinin yönetimi altında bulunan kişiler tarafından işlenmesi hâlleri bu yasa kapsamı dışında tutulmaktadır.
Değerli milletvekilleri, kişisel verilerin işlenmesi konusunda geniş istisna getiriliyor. Düzenlemeyle polis, Jandarma ve MİT'e fişleme için yasal kılıf getirilmektedir. Bu çerçevede, Polis, Jandarma ve MİT Yasaları kapsamına giren suçlar, veri koruması dışında bulunacak, bu hâllerde kişilerin hak arama kapsamında yapacakları başvuruları da doğrudan reddedilecektir. İşte, özellikle bu hüküm, kolluk ve istihbarat birimleri tarafından fişlemeye açık bir çek vermektedir. Bu hüküm, özellikle Türkiye gibi fişleme geleneğine sahip bir devlet anlayışında kesinlikle fişlemeye yasal kılıf uydurma amaçlıdır. Söz konusu bu hükümlerin Avrupa Birliği direktifleriyle uyumlu olmadığı da açıkça ortadadır. Bu bağlamda, Hükûmetin şu anda hukuku Avrupa Birliği müktesebatıyla uyumlu hâle getirmesi gibi bir kaygısının olmadığı açıktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP Hükûmeti "Kişisel verilere Avrupa Birliği standardı geliyor." söylemiyle Meclise getirdiği bu tasarıyla fişlemeyi yasalaştırma arayışında. Tasarıyla kişisel verilerin millî savunma, millî güvenlik, kamu güvenliği, kamu düzeni veya ekonomik güvenlik sağlamaya yönelik önleyici, koruyucu ve istihbari faaliyetler kapsamında işlenmesi mümkün olabilecektir. Tasarıdaki kişisel verilerin kişilerin rızası olmadan işlenemeyeceği hükmü, getirilen istisnalarla geçersiz hâle getirilmektedir. Buna göre, kişisel veriler, soruşturma, kovuşturma, yargılama ve infaz mercileri ile disiplin soruşturma ve kovuşturma makamları tarafından ilgili kanun hükümleri uyarınca işlenebilecek, doğrudan kurum ismi sayılmamakla birlikte, bu istisnalarla MİT, Emniyet, Jandarmanın fişleme yapması da serbest bırakılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarıya göre, düzenleyici ve denetleyici birim olarak Başbakanlıkla ilişkili "Kişisel Verileri Koruma Kurulu" oluşturulmaktadır. 7 üyeden oluşan kurulun 4 üyesini Başbakanın, 3 üyesini Cumhurbaşkanının ataması öngörülüyor. Tasarıya göre, kurul başkanı ve 2'nci başkanın ise Bakanlar Kurulu tarafından atanması öngörülmektedir. Bu düzenlemelere bakarak ve mevcut durumda Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar Kurulu ilişkilerini dikkate alarak kişisel verilerin korunacağından bahsetmek, en hafif ifadeyle, toplumu yanıltmak anlamına gelmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarı kişisel verilerin korunmasından ziyade toplanmasına ve sonrasında da istenildiğinde kamu otoritesi tarafından kullanılabilmesine imkân sağlayacak şekilde kaleme alınmış bulunmaktadır. Oysa kişisel verilerin korunmasında önemli olan, kişisel verilerin, mümkün olduğu kadar, elde edilmesinin sağlanmasının, bir yerde toplanmasının ve kullanıma açılmasının önüne geçmektir.
Tasarı, banka ve kredi kurumları, sigorta şirketleri, sağlık kuruluşları gibi çeşitli kişi, kurum ve kuruluşlar tarafından elde bulundurulmakta ve saklanmakta olan tüm kişisel verilerin kanun uyarınca oluşturulacak kurul tarafından denetlenmesi, bu kurula her türlü bilgiye erişim imkânının sağlanması, bu yolla temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasının önünü açmaktadır. Bu bakımdan her ne kadar kanunun adı "Kişisel Verilerin Korunması Kanunu" olarak öngörülmüş ise de iktidarca amaçlanan, kişisel verilere kurul tarafından kolayca ulaşılması, bu bilgilerin denetlenmesidir.
Değerli milletvekilleri, yurttaşlar hakkındaki her türlü bilgilerin kaydetme yoluyla saklanması beraberinde kişilerin fişlenmesine ve bu yolla mağdur edilmelerine yol açabilecektir. Demokratik bir hukuk devletinde kişilerin siyasi düşünceleri, felsefi ve dinî inançları, ahlaki eğilimlerine yönelik herhangi bir müdahale tümüyle kişi dokunulmazlıklarının ihlali anlamına gelecektir. Kişilerin özel bilgilerinden hareketle kriminal içerikli keyfî yorumların önünün açılması ve bu yolla kişinin bir tehdit olarak işaretlenmesi kabul edilemezdir.
Değerli milletvekilleri, tasarıda konu edilen verilerin toplanması veri sorumlusu tarafından kişinin rızası veya en azından kurulun izni olmaksızın mevzuata aykırı biçimde kişisel verilerin üçüncü kişilere aktarılması hâlinde kişisel veriler zaten aktarılıp bu hâlde kişiler hakkında tüm bilgiler öğrenilmiş olacağından, telafisi güç ve hatta imkânsız zararların doğmasına sebebiyet verecektir. Bu bağlamda, kişi hak ve özgürlüklerinin açıkça tehdit edilebileceği, öngörülemez trajedilere neden olabileceği ve yurttaşların gerek devlet karşısında gerekse özel bilgileri kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilecek kişi ve kurumlar karşısında savunmasız bırakılacağı, mağdur edileceği risklerini yoğun bir biçimde barındıran bu tasarı bu hâliyle kabul edilemezdir.
Bu duygu ve düşüncelerle tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)