GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:41
Tarih:18.02.2016

ŞAMİL TAYYAR (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği araştırma önergesi üzerine partim adına söz aldım. Hepinizi sevgi ve muhabbetle selamlıyorum.

Bu arada, Ankara'da ve Silvan'da hayatını kaybeden tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Mekânları cennet olsun inşallah. Yaralılara da şifa diliyorum.

Cumhuriyet Halk Partisinin araştırma önergesini dikkatlice okudum. Son dönemdeki eylemlere gönderme yaptıktan sonra şöyle bir ifade, daha doğrusu, araştırma komisyonu kurulmasına gerekçe olarak belirtilen bir ifade. Terör saldırısının Hükûmetin uyguladığı yanlış Orta Doğu politikasının bir sonucu olduğu ifade ediliyor.

Şimdi, bu ifadeyi okuyunca ya yazanların çok saf ya da çok art niyetli olduğunu düşündüm. Zira, hepimiz iyi biliyoruz ki bu kadim coğrafyada tarih boyunca benzer terör eylemleriyle -farklı konseptte, farklı teknolojide uygulanmış olsa bile- bu ülkenin -hatta Osmanlı'ya kadar da bunu uzatmak mümkün- dış politikasının rehin alınmak istendiğini, siyasetinin formatlanmak istendiğini ve o ülkede rejimi değiştirmek için bu tür karanlık eylemlere başvurulduğunu her zaman çok iyi biliyoruz. Bu sadece bugüne özgü bir mesele değil. Bunu Atatürk dönemine kadar da götürebilirsiniz, Osmanlı'ya kadar da götürebilirsiniz.

Bakın, çarpıcı bir örnek olsun diye söyleyeyim: Osmanlı'nın son döneminde Abdülhamit'i devirmek için harekete geçenler ve o kirli tezgâhı kuranlar arka arkaya eylemler planlarken dozu öyle bir artırdılar ki periyodik olarak, sonunda da 31 Mart Vakası'yla da kısmen amaçlarına ulaştılar. Bakın, çarpıcı olsun diye söyleyeyim: 1906 yılında bu tarz, bu içerikteki eylemlerin sayısı toplam 4'tür. Bir yıl sonra, 1907'de iktidarı değiştirmeye yönelik sokaktaki eylemler ile bu tür karanlık ittifaklarla ve ilişkilerle iktidarı değiştirmeye yönelik eylem sayısı 8. Sonra, 1908 yılının ilk altı ayında bu eylemlerin sayısının bir anda 28'e çıktığını görüyoruz.

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Düne gel, düne.

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Geleceğim, merak etme.

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Bırak tarihleri de sen bugüne gel, bugüne.

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Yahu, sen altmış günde Atatürk posteriyle ilgili araştırmayı tamamlayamadın, şimdi neyi konuşuyorsun? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Yazık sana be!

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Bravo! Hâlâ tamamlayamadılar.

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Neyi konuşuyorsun şimdi?

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Osmanlı'yı anlatıyorsun, bugünü anlat, bugünü...

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Geleceğim, bugüne de geleceğim, merak etme.

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - ...ne konuşuyorsun?

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Merak etme, biraz sabırlı ol.

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Yazıklar olsun!

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Biraz sabırlı ol.

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Masal anlatma burada, masal anlatıyorsun.

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Biraz sabırlı ol.

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Yalan söylerken biraz yüzün kızarsın.

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Yahu, sen poster soruşturmasını iki ayda zor bitirdin zaten; ona geleceğiz.

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Masal anlatıyorsun, masal.

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Ondan sonra da kalkıyorsunuz, yok, efendim "Bu üç gün içerisinde..."

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Ne alakası var, sen konuya gelsene.

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - "...üç dakika içerisinde failleri bulun, vesaire." diye.

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Şu konuya gelsene.

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Anlatıyoruz.

Eğer, tarih bilinciniz yoksa bugünü anlayamazsınız.

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Allah Allah! Senden mi öğreneceğiz tarihi?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Kardeşini anlat, kardeşini.

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Konuşuruz, onu da konuşuruz.

Ne oldu peki? Ne oldu kardeşime?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Kardeşini anlat.

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Ne oldu kardeşime? Sen söylüyorsun, ne olmuş kardeşime?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Anlat işte, anlat.

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Biz onların cevabını verdik, hiçbir problem yok.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Anlat kardeşini.

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Şimdi, konuyu değiştirme. Onu anlatırım.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Nasıl bir ballı hayatı var, anlat haydi.

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Bak Ali Haydar, haddini aşıyorsun, o meseleyi de çok iyi biliyoruz biz. Terbiyeli ol, haddini de aşma. Otur!

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ballı hayatını anlat, boşver.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkanım, bu nasıl bir üslup ya!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

Sayın Hatip, lütfen Genel Kurula hitap edin.

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Şimdi, tarih bilincinizin olmadığının farkındayım.

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Senden mi öğreneceğiz tarihî?

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Yani Mustafa Kemal'in kurduğu bir parti olmakla övünürken partiyi HDP'nin PKK çizgisine nasıl getirdiğinizi de çok iyi biliyoruz.

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) - Doğru konuş!

TANJU ÖZCAN (Bolu) - HDP'yle kol kola olan sizdiniz.

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Eski Genel Başkanınız Sayın Deniz Baykal'ın bu konudaki o muhteşem tespitlerinin de kamuoyunda oluşturduğu tepkilerin herhâlde çok iyi farkındasınız.

Bakın, Lozan'da çözülemeyen...(CHP sıralarından gürültüler)

MURAT EMİR (Ankara) - Konuya gelemediniz daha, konuya gelin.

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Provokatörsün sen, başka hiçbir şey değil!

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Ya, bir saniye...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Provokasyon yapıyorsun.

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Ya niye hopluyorsunuz ki?

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Konuya gel.

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Ya, niye hopluyorsunuz ki? Daha bismillah, yeni başladık ya. Yeni başladık, bismillah. Durun bakalım.

Bakın, 1925'te Şeyh Sait meselesi üzerinden...(CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - ...Musul anlaşmasının nasıl planlandığını çok iyi biliyoruz.

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) - Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücünü kırdın, gücünü... "Ayışığı, sarı ışık" dedin, mahvettin.

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - 27 Mayıs 1960 askerî darbesinden önce, 12 Eylül askerî darbesinden önce bu tür eylemlerin karanlık ilişkilerle nasıl peyda edildiğini, nasıl tezgâhlandığını hepimiz çok iyi biliyoruz.

Başka ülkelerin Türkiye'nin dış politikasını rehin almak, siyasi istikrarını bozmak için bu tür kanlı planları olabilir. Ama bizi asıl üzen, o ülkelerin planlarından ziyade, bu ülkede buldukları yerli iş birlikçilerdir, hainlerdir.

Bakın, az önce arka arkaya sıralamışsınız. Ankara'da bir patlama oldu. Patlamadan hemen sonra, HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, daha cenazeler olay yerinden kalkmadan, henüz olaya ilişkin tek bir veri, tek bir bilgi ortada yok iken şunu söylüyor, diyor ki: "Eliniz kanlıdır, yüzünüzden, ağzınızdan tırnağınıza kadar her yerinize kan sıçramıştır. En büyük terör destekçisi olduğunuz ortaya çıkmıştır." Ve sonra da geliyor, IŞİD'e bağlıyor. Peki, daha faillerin kim olduğu bile belli değilken bu kanlı eylem ile IŞİD arasındaki bağı hangi tespite dayanarak ortaya koydunuz? Kandil'den mi size bu mesajlar geldi? İmralı'dan mı bu mesajlar geldi? Nereden geldi?

MURAT EMİR (Ankara) - Siz hangi tespitle "kokteyl" dediniz peki? Nereden biliyordunuz kokteyl olduğunu?

TANJU ÖZCAN (Bolu) - İmralı'yla görüşen sensin. İmralı'dan mesaj gelirse sana gelir.

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Bir saniye ya, size de cevap vereceğim. Sabırlı ol biraz.

Arkasından, DİSK'ten bir açıklama, on dakika sonra. DİSK Genel Sekreteri diyor ki: "Bu eylem bir polis eylemidir."

Yahu, Allah'tan korkun, biraz insaf sahibi olun; daha beş dakika sonra, daha cesetler kalkmadan, insanların naaşı meydandan alınmadan hemen failleri buldunuz. Bu kolaycılığınızı biliyoruz ama aynı DİSK'in bir başka toplantısında Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik olarak ağza alınmayacak ifadeler kullanılıyor. Sayın Bakanımız da buna tepki olarak salonu terk ediyor. Daha sonra Selahattin Demirtaş'a soruyorlar, diyor ki: "Orada bulunan insanlar protesto hakkını kullandılar." Eyvallah, diyelim ki protesto hakkını kullandılar. Peki, siz o ifadeleri protesto hakkı olarak kullanacaksınız ama Sayın Bakanın arkasından verdiği cevabı, kalkacak, sizin milletvekiliniz, Plan ve Bütçe Komisyonunda çok ağır ifadelerle eleştirecek. Yani burada ikiyüzlülüğünüzü anlatacak çok fazla örneğimiz var.

Bu en son hadiseyle alakalı olarak CHP grup başkan vekili az önce konuşurken diyor ki: "Yayın yasağı getirdiniz, sonra Sayın Başbakan çıktı 'Araştıracağız.' dedi." Peki, Sevgili Başkan Vekili, Sayın Başbakanımıza o soru ne zaman soruldu ve kendisi o ifadeyi ne zaman kullandı? Daha olay yeni olmuş, bir dakika sonra, bakın, bir dakika sonra Sayın Başbakanımız da "Bunu araştırıyoruz." diyor. Yani Selahattin Demirtaş gibi kolaycılığa kaçıp bir terör örgütünün adını mı sayması gerekirdi? Ya da sizin Eren Erdem milletvekiliniz gibi kolaycılığa kaçıp hemen bir isim mi söylemesi gerekiyordu? Ne demesi gerekiyordu peki? Elbette ki araştırılacak, ondan sonra da gereken cevap kamuoyuyla paylaşılacak.

Efendim, işte, "5 defa olay oldu, hangi ülkede bunlar olsaydı falanca istifa etmezdi."

Size bir şey söyleyeyim, Paris'te olmadı mı olay? Kaç kişi hayatını kaybetti Paris'te?

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Paris'te kaç sefer oldu?

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - New York'ta ne zaman oldu? 5 bin kişi hayatını kaybetti.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Belediye Başkanı akşamına istifa etti be!

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Bir saniye...

5 bin kişiden bahsediyorum. (CHP sıralarından gürültüler)

Paris'teki katliamdan sonra üç ay süreyle olağanüstü hâl ilan edildi. Eğer Türkiye'de üç aylık bir olağanüstü hâl ilan edilmiş olsaydı, herhâlde, maşallah, kıyameti koparırdınız.

Eren Erdem, milletvekiliniz, dün bir "tweet" atıyor ve eylemi IŞİD'in yaptığını iddia ediyor.

Ya, bre hadsiz, bre densiz, ne zaman elinde bilgi var ki bu eylemi IŞİD'in yaptığını söylüyorsunuz!

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Hadsiz olan da sensin, densiz olan da sensin! Ne biçim konuşuyorsun?

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Şimdi, bakın... Bir saniye... Bir saniye...

BAŞKAN - Sayın Tayyar, lütfen temiz bir dil kullanınız.

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Şimdi, burada eylemi PKK ve PYD'nin yaptığı açık ve net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Kurulan bomba düzeneği, daha önce PYD'de ele geçirilen, PYD'li militanlarda, PKK'lı militanlarda ele geçirilen bomba düzeneklerinden birisidir. Bu konuda hiçbir şüphe yok. "PYD, PKK" denildi ama üzülerek gördük ki CHP'li milletvekilleri, HDP'li milletvekilleri PYD'yi ve PKK'yı aklamak için arka arkaya harekete geçtiler.

Bu arada, Eren Erdem diyor ki...

MURAT EMİR (Ankara) - Biz kimseyi aklamıyoruz.

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Bir saniye...

"Saldırıyı gerçekleştiren Salih Neccar'ın IŞİD üyesi olduğu bir iddia, örgütsel bağlantısı henüz netleşmiş değil, öğreneceğiz."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Ee, peki, bir öğren. Bir öğren kardeşim. Öğren de ondan sonra konuş.

Size de tavsiyem, siz de öğrenin ondan sonra gelin burada bir daha konuşun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)