GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:39
Tarih:16.02.2016

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

97 sıra sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 25'inci maddesinin başlığının değiştirilmesine ilişkin önerge verdik.

Değerli arkadaşlar, 25'inci madde, Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun'un başlığının değişikliğine ilişkindir. Tabii, tasarıda "Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun." şeklindedir. Bizim önergemiz de "Araştırma ve Geliştirme ile Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun." Ben Türkçeyi sonradan öğrendim. Kürt olduğum için, tabii Türkçeyi ilkokul yıllarında, hatta ilkokulu bitirdikten sonra öğrendim ama sanırım bizim verdiğimiz önerge Türkçe gramere daha uygundur. "Araştırma, geliştirme" olmaz, "araştırma ve geliştirme ile tasarım." çünkü "tasarım" kanuna yeni eklenen bir faaliyet. Dolayısıyla, hem "araştırma ve geliştirme" teknik olarak, kelime olarak da birbirlerinden ayrı iki işlevi, iki faaliyeti ifade eder. Dolayısıyla "ve" ile ayrılması -daha teknik- Türkçe gramere de uygun düşer diye düşünüyorum.

Şimdi, tabii, arkadaşlar, araştırma ve geliştirme esas itibarıyla önemli bir alan ama hem araştırmanın hem geliştirmenin gerçekleşebilmesinin belli aşamaları var. Şimdi, birinci aşama, hiç şüphesiz bilgi birikim sürecidir yani bir faaliyet, bir icraat, bir hizmet ya da bir ürünün ortaya çıkabilmesi için öncelikle bir bilgi birikiminin oluşması lazım veya bir hayalin bir tasarıma dönüşmesi lazım. Bu bilgi birikiminin oluştuğu alan hiç şüphesiz eğitim kurumları ve bunun başında da üniversiteler gelmekte. Dolayısıyla, bu birinci aşama üniversiteleri ilgilendirildiği için, Türkiye'de, maalesef, mevcut üniversitelerin hem fiziki koşulları hem altyapı sorunları hem öğretim elemanlarının kalite düzeyi böyle bir araştırma ve geliştirmenin yani diğer deyişle, bilgi birikiminin, yeni bir bilginin, yeni bir tasarımın ortaya çıkmasına elverişli değil, öncelikle bu alanı geliştirmek lazım.

İkinci önemli aşaması, hiç şüphesiz biriken bilgi birikiminin veya hayalin bir tasarıya, projeye dönüşebilmesi için yine bir zeminin olması lazım. Yani, bir laboratuvarın, bir araştırma mekânının, o araştırma mekânı içerisinde bilgi birikimine sahip insanların tasarımlarını, hayallerini veya bilgi birikimini deneyebileceği, sonuçlarını görebileceği bir zemin gerekiyor ki Türkiye'de maalesef bu düzeyde hem bilimsel anlamda, hatta bilimin her alanında yeteri kadar araştırmaya elverişli zemin, laboratuvar veya benzeri araştırma mekânları yok.

Üçüncü aşaması nedir? Denenmiş olan bu bilginin, yani hayal edilen, tasarlanan veya yeni icada dönüşecek, laboratuvarda denenmiş o bilginin pratiğe geçirilmesi, uygulamaya geçirilmesidir yani bir sonuca ulaşmasıdır, bir çıktının elde edilmesidir. Bu, yine bir ürün, yeni bir ürün olabileceği gibi, var olan bir ürünün daha ileri bir düzeye getirilmesi veya bir meta ya da örneğin bir mimarın hayalinin ürünü olan bir tasarım olabilir. Dolayısıyla, bunun da pratiğe geçmesi için, yine o bilginin, o birikimin uygulanacağı -örneğin fabrika gibi- örneğin eğer tıbbi alansa bir hastanede ya da örneğin pazara yönelik bir meta ise keza onun pazarda denenmesi gerekiyor. Maalesef, Türkiye'de bunun zemini ve koşulları yok. Dolayısıyla, bizce her ne kadar araştırma ve araştırma yapacak elemanlara, özellikle bilim adamlarına, doktora veya doçentlik kariyerine, profesörlük kariyerine ulaşmış, bilgi birikimine sahip insanlara bir katkı sunacaksa da, teorik düzeyde bir fayda getirecekse de pratikte çok sonuç alıcı bir ürün elde edemeyeceğimizi, istenilen sonucun elde edilemeyeceğini düşünüyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)