| Konu: | Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 39 |
| Tarih: | 16.02.2016 |
EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 97 sıra sayılı, Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın 20'nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Hazırlanan tasarının gerekçe kısmında ana eksenler "yüksek katma değerli ürünlerin üretilmesini sağlamak ve desteklemek, AR-GE insan kaynağı kapasitesini artırmak, bilgiyi ticarileştirmek, teknoloji ve yenilikçi şirketlerin ortaya çıkmasını ve gelişimini desteklemek, üniversite-sanayi iş birliğini geliştirmek ve kurumsallaştırmak" biçiminde belirtilmiştir.
Değerli milletvekilleri, elbette üniversitelerde üretilen bilimsel bilgilerin, nitelikli bir toplumsal yaşamı inşa etmede çağdaş, teknik araçların geliştirilmesiyle medeni bir yaşamı teçhiz etme yolunda önemi çok büyüktür.
Araştırma geliştirme faaliyetlerinin önemsenerek buna dönük teşvik edici ekonomik politikaların geliştirilmesi, akademilerin ve akademisyenlerin özenle geliştirdikleri çalışmaların toplumsal yaşamda ihtiyaç hissedilen alanlarda kullanıma sokulmasına dönük yasama çalışmaları da son derece önemsediğimiz bir husustur.
Eklemek gerekir ki üniversiteler bağlamında yaratıcı teknik tasarımların, ekonomik değeri yüksek tasarımların ortaya çıkabilmesinin temel ön koşullarından en önemlisi de hiç şüphesiz ki özgür bir çalışma ortamıdır. Bunun yanında unutmamak gerekir ki toplumsal yaşam gündelik yaşamda kullanılan teknik araç ve gereçlerden ibaret değildir, üniversiteler de sadece teknik ve mühendislik bölümlerinden ibaret bir yapı değildir. Üniversiteler, teknik bilimlerden mühendislik bilimlerine, hukuktan tıbba, doğa bilimlerinden sosyal bilimlere, yaşamın her alanına dair gerçek bilgi arayışının kurumsallaşmış biçimidirler.
Değerli milletvekilleri, hepimiz biliyoruz ki fen bilimleri kadar sosyal bilimlerin çalışma alanları olan sosyoloji, hukuk, tarih, antropoloji, arkeoloji, psikoloji, eğitim bilimleri gibi disiplinlerin ve bu disiplinler üzerinde çalışan akademisyenlerin ortaya koydukları bulgular, veriler de nitelikli bir toplumsal yaşamın nasıl mümkün olabileceğine dair hayati ipuçları sunanlar. Elbette, bilimsel faaliyetlerin ortaya çıkabilmesinin en temel şartı özgür bir çalışma ortamı ve bilimsel verileri beyan edebilme yani ifade özgürlüğüdür.
Değerli milletvekilleri, bu bağlamda, üniversiteler, akademisyenler ve ifade özgürlüğü üzerinde durmak kaçınılmazdır. İfade özgürlüğünün demokrasinin temel değerlerinden biri olması, onunla ilgili taleplerin asli muhatabının devlet olduğu anlamına gelir ve öncelikle kamu otoritelerinin keyfî müdahalesinden korunması gerekir. Bu ise kişilerin görüş, duygu ve düşüncelerini ifade etmelerinin devletçe keyfî olarak engellenmemesini ve ifade ettikleri düşüncelerinden dolayı da kamu otoritelerinin herhangi bir baskıcı muamelesiyle karşılaşmamalarını gerektirmektedir; yine devletin başka kişi ve gruplardan gelebilecek baskılara karşı da bu özgürlüğün öznesini korumasını gerektirir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ifade özgürlüğü toplumda kanaat oluşumunun ve kamusal tartışmanın varlığını mümkün kılar. Fikirlerin serbestçe dile getirilemediği bir toplumda kamusal, toplumsal meseleler hakkında sağlıklı bilgi ve fikir edinmek ve neyin kamunun iyiliğine olduğunu tespit etmemize imkân verecek bir tartışma ve müzakere ortamını oluşturmak mümkün değildir. Kamu otoritelerinin ve iktidarın alenen eleştirilebilmesi demokrasinin temel taşıdır.
Değerli milletvekilleri, bakınız, Avrupa Birliği Türkiye 2015 İlerleme Raporu'nda, ifade özgürlüğünün kısıtlanması ve özel hayatın gizliliğinin endişe verici boyutlarda olduğu, 2015 yılında 80 bin İnternet sitesinin engellendiği, Türkiye'nin Twitter'a içerik silme ya da hesapların askıya alınması için dünyada en fazla başvuru yapan ülke olduğu ve daha da uzayıp giden, Türkiye adına son derece kötü bir tabloyla karşılaşmaktayız.
Değerli milletvekilleri, bugün, bilgiye erişim haklarımızın âdeta askıya alındığı, direnen birkaç basın organı dışında da tek sesli bir koro hâline getirilmiş ve iktidar güdümünde hareket etmekten başka seçenek bırakılmamış bir medya ve barış isteminin dahi vatan hainliğiyle eş tutulduğu ibret verici bir durumla karşı karşıya bulunmaktayız. Dilerim ki bundan sonra ifade özgürlüğünün gelişmesi bağlamında bütün siyasi partiler gereken özeni gösterir diyor, tekrar hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)