| Konu: | İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, (2/159) esas numaralı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/14) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 39 |
| Tarih: | 16.02.2016 |
ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Değerli Başkanım, değerli kâtip üyesi arkadaşlarım, değerli milletvekilleri ve diğer emekçi arkadaşlar; biraz önce arkadaşım tarafından bilgilerinize sunulmuş olan kanun teklifimizin gündeme alınması konusundaki düşüncelerimi ben de bilgilerinize sunmaya çalışacağım.
Nevruz Bayramı konusunda idi istemimiz. Bir bayram gününün resmîleşmesini talep ediyoruz. Hepiniz bilirsiniz ki ister ulusal bayramlar olsun isterse gelenek ve göreneklerimize ya da dinsel inançlarımıza bağlı bayramlar olsun, bunların hepsi o ülke sınırları içinde yaşayan yurttaşların maddi ve manevi alanda birliklerini sağlayıcı, onların kardeşlik duygularını, onların bir arada yaşama duygularını, ortak bir geçmişe sahip olma ve ortak bir geleceği inşa etme duygularını geliştiren günlerdir. Hangi bayramlar olursa olsun, ister dinî bayramlarımız ister ulusal bayramlarımız ya da gelenek ve görenekler içinde artık bir bayram gününe dönüşmüş olan günler olsun.
Biliyorsunuz ki Nevruz Bayramı aslında hem Türklerde hem Kürtlerde yıllardır kutlanmakta olan, fiilen kutlanmakta olan bayramlardır. Göktürklerin Ergenekon'dan demirden dağı eritip çıkmalarıyla gündeme gelmiş olan ve baharın gelişini, doğanın uyanışını ifade ettiği söylenen bu gün, Doğu Türkistan'dan Balkanlara kadar tüm Türk kavimleri ve toplulukları tarafından milattan önce 8'inci yüzyıldan bu yana fiilen kutlanmakta olan günlerdir. Türki cumhuriyetler de ise resmî bayram niteliğindedir. Eski Mısır, İran, Safevi, Sasani, Moğollar, Selçuklular ve Osmanlılar da bu günü bayram olarak kutladılar.
Bilirsiniz, bizim Manisa'daki mesir şenliklerimiz aslında Nevruziye kavramından gelmiş ve macun anlamına gelen Manisa şenliklerine esas olmuştur. Alevi ve Bektaşilerde ise "Mart 9'u" diye anılmaktadır. Kürtlerin geleneklerinde ise, Kürt etnik kökenden gelen arkadaşlarımızın, yurttaşların geleneklerinde ise 21 Mart Sümer inancından Dumuzi yani "yeni doğuş"un simgesi olarak, doğurganlığın simgesi olarak kutlanılmakta olan bir gündür. Ayrıca, her ikisinde de bizim Ergenekon Destanı gibi, Kawa Destanı gibi bu günün, bu uyanışın, halkın zulme karşı uyanışı olarak da ifade edildiğini biliriz, bu tür öyküleri de biliriz.
Şimdi, bizim kendi geçmişimize, yakın tarihimize bakalım. Şöyle bir şeye rastladım, paylaşmak isterim sizinle: 21 Mart 1922 tarihli Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi o günün yarı resmî gazetesidir. 461'inci sayısında şöyle bir haber var, diyor ki: "Yarın, Nevroz münasebetiyle şehrimizde bulunan kıtaat Büyük Millet Meclisi önünde bir resmî geçit icra ettikten sonra şehri dolaşacaktır." 23 Mart 1922 tarihli Hâkimiyet-i Milliye'nin 463'üncü sayısında ise "Resmî geçit bütün göğüsleri kabartacak ve bütün halkı kucaklayacak derecede muntazam olmuştur." bilgisi var. Şimdi, Kurtuluş Savaşı'nın hemen arkasından Nevruz Bayramı'nın kutlanmakta oluşu aslında Türk, Kürt, hangi kökenden olursa olsun bu sınırlarımız içinde ortak yaşama iradesini besleyecek bir gün olarak değerlendirilmiş ve bir bayram günü olarak nitelendirilmiştir.
Şimdi, çok yaklaşacak olan Nevruz şenliklerini yeni baştan, çok yakın zamanda yaşadığımız gibi, bir kan gölüne döndürmemek amacını da gözeterek bu günün bayram günü olarak kabul edilmesinin önümüzü açacak, birliğimizi ve kardeşliğimizi güçlendirecek bir gün olacağı inancındayım.
Saygıyla bilgilerinize sunarım.
Teşekkür ederim.