GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:38
Tarih:11.02.2016

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısında, tabii, amaç AR-GE araştırmaları ve inovasyon süreçlerinde üretim, mal ve ürünlerin esasen kapitalist anlayış itibarıyla piyasa ve pazar alanında hem rekabet gücünü arttırmak ama aynı zamanda mal ve hizmeti üreten, yani metayı üretenin daha fazla kârını arttırmak. Şimdi, tabii, sermaye ve meta üreten kapitalist sistem ya da kapitalistler ama aynı zamanda bu malın piyasada bir de alıcısını bulması gerekiyor. Yani, AR-GE'yle oluşan bilgi birikimi sonucu üretilen ürünün, üretilen metanın pazarda bir de alıcısının olması lazım, yani tüketicinin olması lazım. Şimdi, biz mal ve hizmetin daha kaliteli üretilmesi açısından bu kanunu çıkarıyoruz. Ancak bu kanundan dolayı bu malı alacak tüketici sınıfın, yani emekçi yığınların, yani işçinin, yani köylünün bu üretilen teknoloji ürünü veya piyasada var olan herhangi mal ve ürünün daha kaliteli bir biçimde pazara sürülmesinde alım gücünün olup olmaması önemli bir sorun. Şimdi, toplumumuzun büyük kesimi tüketici. Dolayısıyla tüketicinin alım gücü yoksa eğer, yani işçilerin geçim kaygısı kazançlarıyla ancak yaşam standartlarını devam ettirebiliyorsa, köylülük keza ancak yaşamını idame ettirebiliyorsa o zaman bu araştırmanın, bu bilgi birikiminin ürüne yansımasının çok da bir anlamı olmayacaktır.

AKP iktidarının on üç yıllık iktidar sürecinde köylülük tüketildi yani köylünün tarım sektöründe ürettiği malların, elde ettiği gelirin kaynakları tüketildi. Bugün Türkiye şeker pancarı üretiminde kendi kendisine yeten bir ülkeyken, hemen hemen Türkiye'nin pek çok ilinde şeker fabrikaları yıllar önce çalışırken şimdi Türkiye'de şeker pancarı neredeyse üretilmez duruma gelindi ve biz şekeri ithal eder duruma geldik. Keza hayvancılığın çok yoğun olduğu ve köylünün büyük oranda geçimini hayvancılıkla temin ettiği bir ülkede şimdi âdeta hayvan yok düzeyine indirgendi, dış ülkelerden et ithal eder duruma geldik.

Tabii, bunun bir mantığı vardır. Yani mevcut serbest piyasa ekonomisinin ve kapitalist sistemin bu süreci yaşatacağını aslında biliyoruz. Mesele nedir? Köylüyü köyünden koparmak, köylüyü ucuz iş gücü olarak işte tam da bu kanunun hizmet etmek istediği kapitalistlere yani sermayedar sınıfına ucuz iş gücü yaratmaktır. Dolayısıyla, burada tartışılan kanunun özünde ya da paralelinde tüketici sınıfın işi ve köylünün de hayat standartlarının, gelir düzeyinin yükseltilmesine yönelik faaliyeti ya da yasal düzenlemeleri de bu Meclisin gündemine getirmesi gerekiyordu iktidarın. Ama iktidar, görünen o ki toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan emekçi sınıfların, köylülüğün, işçiliğin ve memurların çıkarlarını göz ardı etmekte, hatta bilimi halkın genel anlamda çıkarları doğrultusunda kullanmak yerine sermayenin çıkarlarını düşünerek sermayedarların sermayelerini birkaç kat daha artırmaya yönelik, belki bir ölçüde daha az maliyetle daha çok mal üretmeye, kazancına kazanç katmaya yönelik bir faaliyet olarak değerlendiriyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)