| Konu: | HDP Grubunun soru, araştırma ve genel görüşme önergelerinin Meclis Başkanlığınca iade edilmesiyle ilgili bir işlem yapmamasının İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında usul görüşmesi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 10.02.2016 |
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Yani Meclis Başkanının aleyhinde, sizin değil.
Geçti mi tutanaklara?
OKTAY VURAL (İzmir) - Ama Meclis Başkan Vekilinin uygulamalarıyla alakalı.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Baluken'in müşteki olduğu konu bizim de defaatle Meclis Başkanlığına hem söz hem yazılı olarak başvurduğumuz konulardan.
Buradaki herkesin, Meclis Başkanı da buna dâhil, orta yerdeki Anayasa'ya ve İç Tüzük'e uyması gerekir. Kimse kaynağını Anayasa'dan almadığı bir yetkiyi de kullanmaya kalkmamalıdır hangi koltukta oturursa otursun. Şimdi, bizim de geçmişte Meclise verdiğimiz bazı araştırma önergeleri -Meclis Başkanının kendisinin de baktığına inanmıyorum- Meclis bürokratları tarafından, Kanunlar tarafından şu veya bu sakıncalarla, çekincelerce -sakıncadan çok çekinceyle- sanıyorum Başkana getiriliyor, Başkan da bir koruma güdüsüyle belli tasarruflarda bulunuyor. Geçmiş zamanda da geçmiş başkanlarda da bunun örneğini çok gördük ama bu Sayın Başkan da bu örnek pik yaptı, had safhaya çıktı.
Buradan Sayın Başkana bir tavsiyem var. Sayın Başkan bir koruma güdüsü içine girecekse -ki bu olabilir- Sayın Başkanın koruma güdüsü içinde hareket edeceği iş hukukun üstünlüğüyle ilgilidir, insanın ve milletin menfaatiyle ilgilidir. Sayın Başkanın, Hükûmeti, Cumhurbaşkanını, hatta -ne söylediğimi bilerek söylüyorum- devleti koruma iç güdüsüne girmesine gerek yok.
Bu kürsü özgür bir kürsüdür. Kürsü masuniyeti diyoruz, kürsü dokunulmazlığı diyoruz. Şu var şimdi, uygulamada şu oluyor: Kürsüde her şey serbest, yazılı olan araştırma önergesi, soru önergeleri bir denetime sahip. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının görevleri İç Tüzük 14'te tanımlanmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevleri de Anayasa 87'de tanımlanmıştır. Kimse işgüzarlık yapmasın. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanın yaptığı, açık söylüyorum, bir işgüzarlıktır. Buna hakkı da yoktur, haddi de yoktur. Ben bir araştırma önergesi vererek, bir soru önergesi vererek bir konuyla ilgili, bir yetkiliyle, bir makam işgal eden biriyle ilgili laf ederim. "Efendim 138." Bu 138'i de herkes kafasına göre yorumluyor. 138'i herkes iyi okusun. 138 sadece yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili bir tahdit getirmiş. Yoksa bir konu mahkemelik oldu diye bu konuda herkes ağzına fermuar çekecek değil.
Bu vesileyle şunu da söylemem lazım: Bu Parlamentoda bir uygulama birliğine de ihtiyaç var. Her oturumu yöneten Meclis başkan vekilinin kendi kafasına göre, kendi perspektifine göre Genel Kurulu -sizin için söylemiyorum bunu- bir sevk ve idare yetkisi yok.
"60'a göre söz" meselesi, çok tatsız bir hâl almıştır. Bir başkan vekili 50 kişiye söz verirken bir başkan vekili hiç kimseye söz vermemektedir. Elbette bu konudaki tasarruf oturumu yöneten başkan vekiline aittir ama bu konuda bir orta yol bulunamaz mı? Burası milletin Meclisi. Milletin vekilleri gelmiş, burada, memleketin dört bir yanındaki yangınla ilgili, şikâyetle ilgili, sıkıntıyla ilgili derdini Hükûmete anlatacak Hükûmeti bulabilirse. Hükûmeti de Mecliste bulmak mümkün değil. Hükûmeti de Parlamentoya daha saygılı olmaya davet ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)