| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayi İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 29.01.2016 |
HDP GRUBU ADINA ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) - Teşekkürler.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, geç bir saat oldu, hepimiz bunun farkındayız. Ama bizim arkadaşlarımız üç gündür, aynı zamanda, açlık grevindeler ve biz üç gündür bu Parlamentodayız, geç saatlere kadar, sabahlara kadar bekliyoruz, hiç çıkamadık. Bugün de bu şekilde Parlamentonun sorumluluk ve görevini yerine getirmesi için hep birlikte buradayız.
Ben, bugünkü, şu anki konuşmamda biraz sağlık politikalarına değinmek istiyorum. Sağlıkla ilgili yaşanan sorunların aslında ne kadar katmerli olduğunu hepimiz biliyoruz. Belki hepsini birlikte burada anlatamayacağız ama birkaç şeye sadece değinmek istiyorum.
Bizler sağlık politikalarını ele alırken özelde kadın sağlığı, çocukların sağlığı, aşı sorununu gidermek ve halkın sağlık politikalarından, sağlık hizmetlerinden daha rahat yararlanmasını sağlamak amacıyla sağlık merkezleri, ana-çocuk sağlığı merkezleri oluşturuldu mahallelerde. Halkın sağlık hizmetinden rahatlıkla yararlanabileceği alanları oluşturmaya çalıştık ama şu anda bakıyoruz ki halkın sağlık hizmetinden yararlanmasının yerine, daha çok, sağlık merkezleri birer mekân olarak görülerek özelde Diyarbakır'da kırsal mahallelerde, Bağlar'da, Sur'da ve birçok il ve ilçelerin kırsal, yoksulların olduğu bölümlerinde, özelde de sağlık merkezlerinin bir bina olarak düşünülerek boşaltıldığını ve oraların daha çok, askerî karargâh olarak kullanıldığını gördük. Yani sağlık politikalarını eleştirirken aynı zamanda, halkın ücretsiz, rahat bir sağlık politikasını geliştirmesini gerektirirken ne yazık ki var olanlar bile elimizden gitmiş durumda. Yani halkın kolaylıkla ulaşabileceği alanlarda karakollar oluşturmak, güvenlik güçlerini oraya yerleştirerek halkla güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmek politikası uygulanmaya çalışılıyor.
Evet "Hastane açıldı." deniliyor. Hastanelerin yetersizlikleri, fiziki koşulları, orada çalışan personelin gerçekten koşullara uygun bir şekilde çalışma imkânlarının olmadığını gördük.
Özelde de yönetim anlayışına baktığımızda, hastanelerde ve sağlık hizmeti sunulan yerlerde yönetim anlayışları tamamen tepeden atama sistemiyle gerçekleştirilen bir yönetim aşamasıdır ama oysaki her yerde kendi alanını kendisi belirleyen, kiminle nasıl çalışmak istediğini belirleyen insanlar olmalıdır. Tepeden atamalar neyi beraberinde getirir? Yolsuzluğu beraberinde getirir. Gerçekten iyi, kaliteli bir hizmeti üretmek değil, daha çok kârı düşünerek bireysel çıkarları ön plana çıkaran bir durumu gerektirir. O yüzden hastanelerdeki hem fiziki koşullar hem oradaki sağlık personelinin çalışma koşulları, hizmet üretmeleri hem de aynı zamanda yönetimdeki uyum açısından da sorunları beraberinde getirir.
Evet, sağlık politikalarını ifade ederken daha önce de söyledik, sağlık emekçilerinin sorunlarını bire bir dinlemek ve onlarla birlikte çözüm üretmek önemlidir. Bugün sağlık emekçileri, Diyarbakır'da, Ankara'da, İstanbul'da, yaşanan sokağa çıkma yasaklarıyla, yaşanan hak ihlalleriyle birlikte kendilerini ve sağlık personelinin de yeterli derecede korunmadığı ve katledildiği bir ülkede ne yazık ki nöbet tutma eylemleri gerçekleştirmişlerdir.
Özellikle sağlık emekçilerine yönelik baskı, zulüm, çok net olarak biliniyor. Bunun en büyük örneğini sağlık emekçileri, ambulanslarla sağlıkçılar olarak gidip hastaları yerinden almak ve hastalara yardımcı olmak görevini yerine getirirken ne yazık ki yollarda, ambulanslarda katlediliyorlar ve bunlar aynı zamanda ne sağlık hizmetini yerine getirebiliyorlar ne de kendi yaşamlarını koruyabiliyorlar. Bunları bir bütün olarak düşündüğümüzde, aslında sağlık politikasında halka ücretsiz sağlık hizmeti yürütmek yerine özel sektöre daha fazla kâr sağlaması amacıyla daha büyük yatırımlar yapıp özel sektörü daha fazla güçlendiren bir anlayış söz konusudur.
Bu yüzden, genel olarak baktığımızda sağlık politikasına, özellikle de kadın sağlığı ve kadın doğum konusunu ele aldığımızda, kadını, sadece bir nüfus yoğunluğu ve demografik açıdan bakarak, eve kapatan bir zihniyet söz konusudur. Hastanelerde kreşlerin açılması gerekirken kadınların çocuk doğurmasına yönelik, evlere hapsedilmesi ne yazık ki en fazla görülen bir durumdur. Oysaki kadının kendi iradesiyle kaç çocuk doğuracağına karar vereceği bir ortamda, bir ülkede, ne yazık ki Cumhurbaşkanının kadınlara biçmiş olduğu, işte, kaç çocuk doğuracağına dair kararı bile veren bir ülkede yaşıyoruz.
Ben şunu ifade etmek istiyorum: Bizler ana-çocuk sağlığı olarak ifade edilen, sağlık ocaklarında, kadınların kaç çocuk yapacağı, hangi aile planlaması yöntemini kullanacağına kendilerinin karar vereceğini ve bu hizmetin oralarda daha sağlıklı bir şekilde yürütülmesi gerektiğini ifade ettik ama görüyoruz ki bu imkânlar gittikçe kısaltılarak kadınların sadece çocuk doğurmayla bir kenara bırakılması, ötekileştirilmesi ve hiçleştirilmesi söz konusudur. Asla bunu kabul etmediğimizi ifade etmek istiyoruz. Kadınların, kendi iradeleriyle yaşamlarını idame ettirmeleri, kendi özgürlük ve demokrasi anlayışıyla hareket etmelerini sağlayan bir ülke istiyoruz aslında. Bu, kadınların genel anlamda hem sağlık politikasında hem eğitimde hem istihdamda hem de görünmeyen emeğinin görünür kılınır bir aşamaya gelmesinde önemlidir.
Bunun için kadının daha çok... Daha önceki torba yasalarda da ifade ettik, bir kez daha ifade etmek istiyorum. İşsizlik Fonu'ndan ödendiği ifade edilen yarı zamanlı çalışmalarda, aslında çocuk doğurup, evde oturup İşsizlik Fonu'ndan ödenen paralarla daha çok işverenler kayrılmakta ve kadınlara ödenen fonların aslında işsizlere ödenmesi gereken bir fon olduğunu ifade ediyoruz. O zaman şunu öneriyoruz, kadınlara yani genel olarak da söylüyoruz: Gelin bir pozitif ayrımcılık yaparak hizmetini doldurmuş kadınların yaş sınırını ortadan kaldıralım. Madem bir çalışma yapmak istiyoruz, o zaman geçmiş dönemde yapılan uygulamada yani değiştirilen uygulamanın ötesine geçip kadınlara bir pozitif ayrımcılık yaparak İşsizlik Fonu'ndan ödenmesi gereken ücretlerle değil, aslında hizmetini doldurmuş olan kadınların yaşa takılmamasıyla birlikte bu sorunu çok net olarak giderebiliriz.
Aslında bu saatte konuşmak, dinlemek ve algılamak biraz zor doğru, sizin de dinlemediğinizi biliyorum. Ama biz konuşmaya, anlatmaya ve dinlemeye devam edeceğiz diyorum.
Teşekkür ediyorum.