GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hükümlülerin Nakline Dair Sözleşmeye Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:35
Tarih:29.01.2016

HDP GRUBU ADINA BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, vahşet bodrumunda bugün yedinci gün.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Ay, yeter ya, bıktık artık.

FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Bıktık, bıktık, yeter!

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Evet, biliyorum, çok canınız sıkılıyor.

FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Bıktık ya, bıktık. Aynı şey, papağan gibisiniz!

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Evet, sizin canınız sıkılıyor.

FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Papağan gibisiniz, papağan! Bıktık! Bıktık yahu!

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Yeter artık, yeter ya!

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Yani mümkün olsa da evde imzalayıp getirseniz daha iyi olacak tabii.

FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Bu artık bir senaryo yazmak! Yazın, yazın! Senaryoyu yazın!

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Ama biz milletimiz adına, halkımız adına orada yaşanan dramı, insanlık dramını belirtmeye, ifade etmeye ve Hükûmetin sorumluluğunu hatırlatmaya, bunu ifade etmeye mecburuz, bu bizim vicdani sorumluluğumuzdur.

Ülkede yaşanan gerçekleri görmeniz gerekir ve duymanız gerekir.

SALİH ÇETİNKAYA (Kırşehir) - Siz görüyorsunuz, biz göremiyoruz!

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Evet, siz göremiyorsunuz Sayın Milletvekili, dinleyin lütfen.

1990'lardaki ağır hak ihlalleri eğer o günlerde yargılanmış, sorumlular teker teker yargı huzuruna çıkarılmış ve esas failler ceza almış olsaydı bugün aynı şeyleri belki de yaşamıyor olacaktık.

Bugün ülkede yaşadığımız sorunun en büyük sebeplerinden biri de cezasızlıktır esasen. Çünkü cezasızlık sözü almış, cezasızlık vaadi verilmiş bir sistem, bir yapı var orada. Hem AİHM başvuruları hem Anayasa Mahkemesi başvuruları esasen yaşam hakkına odaklanıyor. Çünkü en temel hak yaşam hakkıdır. İnsanlık aklının geldiği en üst ve ideal evre de bunu böyle kabul ediyor ama Türkiye'deki hukuk makamları ne yazık ki yüzlerce, binlerce vakada etkili soruşturma yapmayarak, beraat kararları vererek, zaman aşımına uğratarak, sorumluları yargılamak yerine...

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - O 1990'lı yıllarda kaldı, onlarla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin herhangi bir kararı yok artık. 1990'lı yıllarda kaldı o.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - ...âdeta bir ödül sunarak, her defasında ağır insan hakkı ihlali vakalarında failleri bir nevi aklamıştır. Türkiye aleyhine AİHM'den verilmiş yüzlerce, binlerce karar var. Bugünkü spesifik vakada Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3'üncü maddesine göre de açık bir suç işleniyor.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Artık o noktada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir idari, pratik, sistematik hukuksuzluk kararı vermiyor. Geride kaldı onlar.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Öncelikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'yle bağlıdır Türkiye.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sizlerin mücadelesine rağmen biz bunları hayata geçirdik, reform yaptık.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Sayın Milletvekili, mevzuatı açıp bakmanızı tavsiye ederim.

BAŞKAN - Müdahale etmeyelim Sayın Özkan, lütfen.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Bu bizim iç hukuk normumuzdur. İşkence ve kötü muamele yasağına aykırı davranıyor Türkiye ve açıkça suç işliyor. Tüm dünyanın gözü önünde yedi gündür 6 kişi hayatını kaybetti, hâlâ 22 can orada ölümle karşı karşıya bulunuyor.

Bir diğer yönü de Türkiye, Cenevre Sözleşmeleri kapsamında, yani savaş hukuku kapsamında da suç işliyor. Yaralıların oradan alınamaması, alınmaması, ambulansın geçişine izin verilmemesi, ambulans her yola çıktığında mizansen bir şekilde çatışma süsü verilmesi, zaten her şeyi gözler önüne seriyor. Siz bunu görmek istemiyorsunuz ama durum bu. Oradaki halk, bizler, dünya kadar raporlar hazırlandı, milyonlarca tanıklık var bu konuda ama... Siz buna "terörle mücadele" diyebilirsiniz. Zaten Cenevre Sözleşmelerinden kaçmak için Türkiye adını "savaş" koymuyor ama bunun tek tanımı var, bu yaşananların tek tanımı var, bu savaştır.

Bakın, değerli milletvekilleri, bu Cizre'dir. Bu 2016 yılının Cizre'sidir ve bu sizin eserinizdir. Bunu unutmayın.

SALİH ÇETİNKAYA (Kırşehir) - Sizin eseriniz.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Teröristlerin eseridir.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Teröristlerin eseri.

SALİH ÇETİNKAYA (Kırşehir) - Biz hiç üstümüze alınmıyoruz, o sizin eseriniz.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Ve bugün 400 metre mesafedeki vahşet bodrumu burada.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - "Gücümüzü aldığımız" dediğiniz o teröristler yaptı onu, gücünüzü oradan alıyorsunuz.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - 400 metre mesafedeki Nusaybin Caddesi'nden ambulansın gidememesi bu devletin sorumluluğundadır.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Teröristler o Cizre'yi o hâle getirmişse siz niye hükûmetsiniz ya? Şu anda Türkiye'de neyi yöneteceksiniz?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sen oraya söyle bana söyleyeceğine.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sana söylüyorum, sana. Niye yönetiyorsunuz o zaman Türkiye'yi?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Oraya söyle, bana niye söylüyorsun?

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Bu hendekler var ya, ne zaman açıldı biliyor musunuz? Tek parti döneminde.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - He, 1930 senesinde açıldı hendekler!

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Hendekler de tek parti döneminde açıldı.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - 1991'de siz soktunuz Meclise bunları ya.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Siz neredeydiniz! Almanya'da mı hükûmet ediyordunuz? Somali'de mi hükûmet ediyordunuz? O zaman neredeydiniz?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - 1991'de bakan bile yaptınız bunları.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Bugün Anayasa Mahkemesinin kararını ibretle izledik, gerçekten bir hukuk faciası.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - 1991'de birlikte girmediniz mi siz Meclise ya?

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Onların açtıklarını hâlâ kapatamadık zaten de, bunlar yenisini açıyorlar. Perişan ettiler ya.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Kapatamazsınız, bu kafayla kapatma şansınız da yok.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Gerçek anlamda bir hukuk faciası çünkü oradaki yaralıların nasıl yaralandığını soruyor Anayasa Mahkemesi. Anayasa Mahkemesinin Cizre hakkında verdiği karar şöyle tam olarak: "Anılan kişilerin yaralı olup olmadığına, yaralı iseler durumlarının ağır olup olmadığına, hangi koşullar altında yaralandıklarına, tamamının yaralı olup olmadığına, silahlı olup olmadıklarına ve hangi adreste bulunduklarına ilişkin belirsizliğin..."

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Neredeydiniz siz?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Öcalan'la görüşmeyi devlet yapıyor, duble yolları AKP yapıyor.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - O kadar silahı oraya sokmuşlar, siz neredeydiniz ya, ne yapıyordunuz? Ne iş yapıyordunuz ya?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sen neredesin?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ne iş yapıyordunuz, ne?

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Sizin eleştirilerinize bakıyorduk, çözüm sürecini nasıl eleştirdiğinize bakıyorduk.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ne iş yapıyordunuz, ne?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sizinle uğraşıyorduk!

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Başkan, müsaade etmezseniz sevinirim.

BAŞKAN - Sayın Akar, Sayın Köktaş, lütfen... Lütfen sayın milletvekilleri...

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Anayasa Mahkemesinin verdiği karar hukuk adına bir faciadır. Orada hak ve özgürlükleri güvence altına alması gereken Anayasa Mahkemesi...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - O silahları oraya sokmuşlarsa, o hâle getirmişlerse siz ne iş yapıyordunuz yahu?

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Bir sefer oraya söylesene.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Oraya da söylüyorum.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Bu yana, bu yana söyle.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Siz ne iş yapıyordunuz, onu söyleyin. Devlet neredeydi? Bu ülkeyi kim yönetiyordu?

BAŞKAN - Sayın Akar... Sayın milletvekilleri...

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Bu yana söyle, bu yana...

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Oraya söyleyemezsin, oraya.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Oraya söyleyemezmişim! Haydi be! Kolaycılığa başlamışsınız, oraya söyleyeyim!

Size söylüyorum: Bu ülkeyi kim yönetiyordu!

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Ne o el kol hareketleri!

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Sen ne yapıyorsun lan orada?

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Sayın Başkan, süremi durdurmanızı rica ediyorum.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Lan deme, seni şimdi... Terbiyeli konuş!

BAŞKAN - Sayın Akar...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Terbiyeli konuş!

VELİ AĞBABA (Malatya) - Lan yok, lan yok.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Adam gibi konuşacaksınız!

BAŞKAN - Sayın Akar...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Lan yok öyle, lan yok.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Sayın Başkan, müdahale etmenizi rica edeceğim.

BAŞKAN - Ne yapabilirim?

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Müdahale edin, süremi durdurun lütfen.

BAŞKAN - Siz Genel Kurula hitap edin.

MAHMUT TOĞROL (Gaziantep) - Ara verin Başkan, ara verin.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Abuk subuk konuşuyor!

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Artistlik yapma!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

Buyurun, devam edin siz.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Nasıl devam edebilirim Sayın Başkan?

BAŞKAN - Ne yapabilirim?

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Süremi durdurmanızı rica ediyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Artistlik yapma! Adabını bil, adam gibi otur orada!

VELİ AĞBABA (Malatya) - Buraya geçmeyin, buraya geçmeyin.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ben şimdiye kadar kimseye lan demedim burada!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Buradan geçmeyin arkadaşlar, buradan geçmeyin.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Oturun yerinize ya, gelmeyin! Gelmeyin, oturun yerinize!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Buraya geçmeyin, buraya geçmeyin.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Haydar Akar'a bir şey söyle, Haydar Akar'a, düzgün otursun orada!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yerlerinize... Lütfen...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Arkadaşlar, haydi...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Lan diyor, bilmem ne diyor!

BAŞKAN - Sayın Akar, lütfen ama, lütfen...

Sayın milletvekilleri, herkes yerine.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Tamam arkadaşlar, oturun.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Tamam, niye heyecanlandınız? Oturun yerinize ya, herkes otursun yerine.

Konuşacak sözü olmayan böyle konuşur.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Ertan.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Bugün Anayasa Mahkemesinin Cizre hakkındaki kararının bir hukuk faciası olduğunu belirttim çünkü burada yaralananların nasıl yaralandığını sorgulayan soruları var. Açıkça, mahkeme hukuka aykırı bir karar vermiştir.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Abuk subuk konuşuyor ya!

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Tamam arkadaşlar.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ona söyle, ona.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Ayıp yahu!

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Gel, buradayız, burada!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen ama, lütfen...

Buyurun Sayın Ertan.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Evet, hak ve özgürlükleri güvence altına alması gereken Anayasa Mahkemesi bile bütün insan hakları standartlarına aykırı bir şekilde yaraları kategorilendirmeye çalışıyor. Sivil olsun olmasın, herkes, her kim olursa olsun, savaşta yaralandıysa önce tedavi edilmesi gerekir, sonra dilerse yargılanabilir, durumuna göre. Türkiye şu an doğrudan ölüme terk ederek yargılıyor. Herkes bilsin ki kalıcı olan hukuktur. Suç işleyen herkes bir gün yargılanacaktır.

Bugün, o bölgede suç işleyen kolluk görevlileri ve devlet adına yetki kullanan görevliler açıkça savaş suçu işliyor ve bunların bu kadar pervasız olmalarının tek bir nedeni var, o da cezasızlık vaadidir. Yakın zamanda ortaya çıktı "Savcının önüne çıkmaktan kaçınmayın. Tabuta gireceğinize savcının huzuruna çıkın." şeklindeki beyan. Ayrıca, "Mevzuatı bir tarafa bırakın." şeklindeki beyan, en tepeden onaylı bir cezasızlık vaadidir. Bundan cesaret alanlar her türlü hukuksuzluğu işlemeye devam ediyorlar.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)