GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Suç Gelirlerinin Aklanması, Araştırılması, El Konulması, Müsaderesi ve Terörizmin Finansmanına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:35
Tarih:29.01.2016

CHP GRUBU ADINA CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Gün geçmiyor ki şehit haberleriyle güne uyanmayalım. Bugün, şimdi, biraz önce, oturum sürerken bir şehit haberi daha geldi. Tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet, acılı ailelerine başsağlığı diliyorum.

Bu sabah şehit olan, 28 yaşında, hayatının baharında şehit olan Jandarma Üst Çavuş Yusuf Haldun Uslu da Eskişehir'imizin şehidi, ona rahmet ve ailesine de başsağlığı diliyorum.

Biraz önce konuşan Sayın Hatip İdris Baluken'i dinlerken gerçekten büyük bir üzüntüye kapıldım. Söylediklerinin doğru olmaması, bir zan olması yönünde niyette bulundum. Sayın milletvekilleri, o bodrum katında bulunanlar can, velev ki içlerinde -sizlerin de söylediği gibi- teröristler olsun.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Sen söylemiyor musun?

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Bizim çok güçlü ordumuz, hani Süleyman Şah Türbesi'nden bir sandukayı alıp buraya getirmek için seferber edilen ordumuz acaba bir kasabada, bir ara sokakta, bir bodrum katında olan insanları oradan alamayacak kadar güçsüz mü, yoksa bunun arkasında başka hesaplar, başka planlar mı var?

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Ne alakası var onunla?

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Bakın, bir insan canı çok önemli. 550'mizin de milletvekilliği feda olsun bir kişiye. Ama, orada terörist de var ise güçlü bir devlet, güçlü bir ordu bunu yapar: Gidersin, alırsın tedavi edersin, ondan sonra da yargılar, cezalandırırsın.

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Merhamet o, merhamet, can kaybı olmasın diye merhamet.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Hayır efendim, Sevgili Vekilim, bu merhamet değildir. Velev ki merhamettir, devletin merhamete ihtiyacı vardır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Teslim olsun, niye teslim olmuyor?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, müdahale etmeyelim lütfen.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Şimdi, bu konunun üstünde fazla durmayacağım. Bakın, Cumhuriyet Halk Partisi ne HDP'nin yanındadır ne AKP'nin yanındadır.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Tam da HDP'nin yanındasınız, tam da HDP'nin yanında, hatta HDP'nin elçisi oldunuz.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Açık yüreklilikle söylüyorum: Allah PKK'nın cezasını versin, Allah teröristlerin cezasını versin ama Allah onları palazlandıranın da cezasını versin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Amin, amin! Amin Ya Rabbi!

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Şimdi, bu konuyu kapatıyorum.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, istirham ediyorum, hatibe müdahale etmeyin.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Şimdi, Sayın Başkan şu anda da yaptığı gibi, daha önceki oturumlarda da defalarca kürsüdeki hatipleri temiz bir dille konuşma, kaba ve yaralayıcı bir üslup kullanmama konusunda uyardı. Doğrudur, onun görevi ve hakkıdır. Ben, şimdi, bu kürsüden bir milletvekilimizin hem de özel bir milletvekilimizin çeşitli oturumlarda sarf ettiği sözleri sıralayacağım, tutanaklardan bazılarını buldum. Bence bir kıraathanede kullanılması uygun olan bu sözler bu çatı altında söylendi, özel bir milletvekili tarafından söylendi. Ne demiş örneğin: "Ne alakası var ya!", "Bu ne ya!", Bırak Allah aşkına ya!", "Böyle bir şey olur mu ya!", "Hepiniz dinlediniz ya!", "Ayıptır be, ayıptır be!"

ŞAHİN TİN (Denizli) - Ne olmuş?

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Tamam, ne var onda?

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Salonda büyümedi o.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Şimdi, bu milletvekili MHP sıralarında oturmuyor, bu milletvekili HDP sıralarında da oturmuyor, CHP sıralarında da oturmuyor, bu milletvekili AKP sıralarında da oturmuyor. Bu milletvekili arkamda oturuyor.

BAŞKAN - Memnun oldum. Biliyorum.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Keşke tutanaklarda diğer tüm milletvekillerinin kullandığı ifadeleri bir okusanız da... Bir milletvekiline yakışıyor mu o ifadeler?

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Sayın Başkan, lütfen hatibin sözünü kesmeyin, sizi temiz bir dille konuşmaya davet edeceğim çünkü yaptığınız üzere.

BAŞKAN - Siz konumunuzu bilin. Siz Başkan değilsiniz, kürsüde bir hatipsiniz, onu Başkan uygular.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Sevgili Başkan, ben Türk halkının temsil için oy verdiği bir milletvekiliyim ve onların adına konuşuyorum. Ben sizi, sizin yaptığınız gibi, temiz bir dille konuşmaya davet ediyorum.

OKTAY ÇANAK (Ordu) - Hadi oradan!

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Sadece bu değil, Meclis Başkanı tarafsız olmak durumunda. Bu oturumları adil ve demokratik bir şekilde yönetmek durumunda ama sizlerin, bizlerin ve ekranları başında izleyenlerin gördüğü gibi, maalesef, adilane bir tavırla bu Meclisi yönetememekte.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Ekran başındakiler herkesi görüyor, sizi de görüyor. Notunuzu veriyorlar, sizin de notunuzu veriyorlar.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Hanımefendi, çok hevesliyseniz gelin, burada konuşun. Bu tarzınız bir tarz değildir.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Orada da konuşurum, burada da konuşurum merak etmeyin, siz devam edin.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Biz, Sayın Başkanın...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyelim.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - ...önceki oturumlarda söz istemeyen, örneğin Sayın Bakan Beşir Atalay'ı şurada yoldan çevirip de sataşmadan söz verdiği günleri de biliyoruz.

OKTAY ÇANAK (Ordu) - Ya, hadi be, hadi be!

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Biz, Sayın Başkanın tarafsız olmasına rağmen burada bir siyasi partinin tarafıymış gibi siyasi parti adına konuştuğu oturumları da biliyoruz. Ben, bunu gerçekten bir talihsizlik olarak addediyorum.

Sayın Başkan, şu andaki Sayın Cumhurbaşkanı işine gelmeyen şeyleri söyleyen akademisyenlere, hâkimlere "Cübbeni çıkar, gel, siyasete gir." diyor. Ben de sizi eğer eski grup başkan vekilliği günlerinizi çok özlediyseniz cübbenizi, papyonunuzu çıkartıp şu sıralara oturmaya davet ediyorum. Aksi görüşteyseniz, lütfen, Meclisi daha önceki başkanlar gibi yönetin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyin.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Fakat ben daha milletvekili değilken, Sayın Başkanın o zaman bu kürsüden yaptığı bir konuşmayı hatırlıyorum.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Ya, ne alakası var?

BAŞKAN - Şimdi, Sayın Hatip, bakın, benim eğer İç Tüzük'ü uygulamamı istiyorsan, İç Tüzük'te benim sözünü şu anda kesmemi ve konuya davet etmemi gerektiren pek çok madde var ama ben geniş davranıyorum. Lütfen siz de...

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Sayın Başkan, ben kaba ve yaralayıcı bir dil kullanırsam benim sözümü kesebilirsiniz.

BAŞKAN - Sadece o değil, başka hükümler de var.

Buyurun.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Konuya gel o zaman.

BAŞKAN - Siz müdahale etmeyin sayın milletvekilleri, lütfen.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Ne demek "Müdahale etmeyin."?

Konuya gel o zaman, konuyu konuş o zaman, devam et.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Genel Kurula hitap et!

BAŞKAN - Şimdi sayın hatip orada Genel Kurula hitap edecek ve konudan ayrılmaması gerekiyor.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Konuşacak bir şey kalmadı galiba, yuvarlıyorsun. Varsa gündemin konuş, dinleyelim. Bizi meşgul etme. Varsa milletin kürsüsünde söyleyecek sözün konuş. Burada eğer sözün yoksa Sayın Başkana hitap ederek bu şekilde usul dışına çıkamazsın.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Cahit Bey, çok meraklıysan gelirsin burada konuşursun ama sen burada konuşunca sonra bir daha tükürdüğünü yalamak, özür dilemek zorunda kalıyorsun.

Evet efendim, şimdi, Sayın Bostancı...

BAŞKAN - Şimdi, bakın, Sayın Hatip, tek tek isimlerle, şahsiyetle uğraşmaman lazım, Genel Kurula hitap etmen lazım. Başkandan vekillere tek tek ismen girip şahsiyetle uğraşamazsınız. Lütfen Genel Kurula hitap edin.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sayın Gök, lütfen müdahale edin.

LEVENT GÖK (Ankara) - Cemal Bey, Genel Kurula hitap ederseniz...

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Konuşacak bir şeyin kalmadı tabii.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Sevgili Başkan, eğer sözümü kesmeyip sonuna kadar dinleseydiniz niye Sayın Bostancı'ya hitap ettiğimi anlardınız. Lütfen sözümü kesmeyin, sözümü bitireyim.

Sayın Bostancı daha önceki bir oturumda benim 17 Aralık tarihinde yaptığım konuşmaya atfederek "Bazı milletvekili arkadaşlarımız bazı bakanlarımızdan alıntı yapmayı çok seviyorlar. Kendilerine tavsiye ediyorum, daha makbul -herhâlde bu kelimeyi kullanmadınız ama- başka AKP'lilerden de alıntı yapsınlar." dedi. Herhâlde benim o dönemde alıntı yaptığım Sayın Metin Külünk, Sayın Atalay pek makbul AKP'li değil sizin için. E, düşünelim, kim sizin için makbuldür? Herhâlde en makbul olanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır.

KASIM BOSTAN (Balıkesir) - Evet.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Ben sizin tavsiyenize uyacağım. Siyasetteki tecrübeniz ve grup başkan vekilliği rütbenizden deyip uyacağım.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sayın Gök, bak, bu gidiş, gidiş değil Sayın Gök.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Ben Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dan bir alıntı yapacağım. Yıl 1994, Sayın Recep Tayyip Erdoğan belediye başkan adayı...

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Yirmi iki sene geçmiş.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - ...ve der ki: "Parmağımdaki şu yüzükten başka bir servetim yok. Bununla yola çıktım."

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Hayır, hayır, öyle değil.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - E, iyi, güzel. 1999 senesinde...

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Öyle değil! Öyle değil, doğru söylemiyorsun!

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - ...yine Sayın Recep Tayyip Erdoğan şunu söyler: "Eğer bir gün duyarsanız ki Recep Tayyip Erdoğan çok zengin olmuş, bilin ki haram yemiştir." Ben demedim.

Şimdi, rivayetlere ve Wikileaks belgelerine göre İngiltere Kraliçesi'ni, Monaco Prensi'ni servet olarak geride bırakıp en zengin liderlerden biri olduğuna göre...

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Bak, bunların hepsiyle ilgili tazminat davaları sonuçlandı. Doğru söylemiyorsun!

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Şimdi ben Sayın Bostancı'ya soruyorum...

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Doğru söylemiyorsun ama!

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Soruyorum, itham etmiyorum.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Hepsiyle ilgili tazminat davaları...

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Soruyorum, Sayın Bostancı...

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Doğruyu söylemiyorsun. Bunları yazan bütün gazeteciler tazminata mahkûm edildi.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Sayın Bostancı, acaba Recep Tayyip Erdoğan o tarihlerde yalan mı söyledi; yoksa bugünkü servetine bakarak haram mı yedi?

Teşekkür ediyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)