GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:34
Tarih:28.01.2016

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün, Misakımillî'nin 28 Ocak 1920'de kabul edilişine ilişkin parti grupları söz aldılar ve bu protokolün ya da Misakımillî anlaşmasının, ilkelerinin önemine vurgu yaptılar. Doğrusu bu Misakımillî'nin ortaya çıktığı ruh, dönemin koşulları ve hangi şartlar üzerinden böyle bir ilkenin, böyle bir anlaşmanın ortaya çıktığını düşünmemiz gerekiyor.

Dikkat edilirse 28 Ocak 1920 hâlâ Osmanlı Devleti'nin varlığını devam ettirdiği ve Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin henüz atılmadığı dönem. Ve dikkat ederseniz, bu Misakımillî fikrinin ilk ortaya çıktığı yer Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti. Bu cemiyetin ilk olarak ortaya attığı bu görüş Erzurum, Sivas ve Amasya protokolleriyle bir şekil almıştır. Bu fikrin temelindeki husus şu: Dağılmak üzere olan Osmanlı İmparatorluğu'nda yeni kurulacak vatan, yeni kurulacak ülkenin sınırları hangi bölgeleri kapsayacaktır? Ve Amasya protokollerinde çok net olarak ortaya konulan Kürtlerin veya Türklerin çoğunlukta olduğu toprak parçaları ortak vatan olarak kabul edilmiştir.

İşte tam da bu ruh üzerinde, tam da bu anlayış üzerinde yani Kürtlerin ve Türklerin ortaklığına ama aynı zamanda eşitliğine ama aynı zamanda ortak vatan duygusu etrafında şekillenen Misakımillî, bildiğiniz üzere sadece bugünkü sınırları da kapsamıyor. Ve bu ana fikir üzerine, bu ruh, bu felsefe üzerine -çok iyi biliyorsunuz- kurucu Anayasa -hep kurucu felsefeden bahsederiz- 1921 Teşkilatı Esasiye Kanunu'dur ve Teşkilatı Esasiye Kanunu ne 1924 Anayasası'nın ne 1960 darbe anayasasının ne 12 Eylülün hâlâ uygulamada olan Anayasası'nın ruhuna uymuyor, bu ruhun tam tersidir. 1921 Anayasası, Türkiye'de çoğulcu bir aidiyeti, Osmanlı mirasından kalan çoğulcu bir ülkeyi ve çoğulculuğa dayalı bir ulus kavramını yani Anadolu ve kürdistanı ortak vatan kabul eden bir anlayış. Her ne kadar Lozan sürecinde bugün "Güney Kürdistan" diye tabir ettiğimiz "Kerkük", "Musul" ve "Rojava" dediğimiz bölgeler Türkiye sınırlarının ötesinde, İngiliz ve Fransız hâkimiyetinde kalmış olsa da esas itibarıyla Misakımillî'deki ruh, anlayış, Kürtlerin ve Türklerin her alanda eşit olduğu ortak vatanı belirleyen bir protokoldür, bir kabuldür ama 1924 Anayasası'nın oluştuğu süreç tıpkı 1 Kasım seçimleri sürecinde oluşan sürecin benzeri bir anlayışın, bir zihniyetin hâkimiyetinde gerçekleşti ve o günden bugüne de Kürt sorunu bu ülkede hep problem olmuştur, hep yara olmuştur.

Tek bir şey söylüyoruz: 1924 Anayasası'nın illere özerklik tanıyan hükümlerini bugün bu Meclis kabul ederse kimimizin "terör", kimimizin "bölücülük", kimimizin "vatan hainliği" diye ifade ettiği Kürtlerin demokratik hak taleplerinin büyük çoğunluğu karşılanmış olacaktır, dolayısıyla bu sorun çözülmüş olacaktır. 1924 Anayasası'ndan sonra esas kuruluş felsefesine aykırı bir anlayışla devam eden ve bugün hâlâ o devam eden anlayışın sonucu Kürtler bu ülkede yok sayılmıştır, inkâr edilmiştir, kendi geleceklerini belirleme hakları ellerinden alınmıştır, hiçbir statüye sahip olmadan tekçi bir anlayış içerisinde devam ettirilmeye çalışılmıştır.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunarım.