| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 27.01.2016 |
ARZU ERDEM (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, iki sene önce dün Esenyurt ilçemizdeki Milliyetçi Hareket Partisi seçim bürosunun açılışında PKK'lıların hain saldırısına uğramış olan ülküdaşımız gazeteci ağabeyimiz Cengiz Akyıldız'ı rahmetle anıyorum.
Biliyorsunuz ki Türkmen kardeşlerimiz Türkmen Dağı'nda varlık yokluk mücadelesi vermektedir. Bu mücadeleye destek vermek üzere orada bulunan ülküdaşımız Milliyetçi Hareket Partisi Fatih İlçe Başkan Yardımcımız İbrahim Küçük kardeşimizin şehit olduğu haberini dün almış bulunuyoruz, mekânı cennet olsun.
Ve bugün yine Diyarbakır'dan şehit haberlerimiz var. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine, geride kalanlara sabır diliyorum. Büyük Türk milletimizin başı sağ olsun.
Ve ayrıca, söz konusu vatan uğruna ölmekse en güzel ülkücüler ölür diyorum.
Değerli milletvekilleri, Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 20'nci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Evet, kadınımızın çalışma haklarını konuşuyoruz yine, bir torba yasayla birlikte. On üç yıllık iktidarın bugün geldiği noktaya baktığımızda hâlâ çalışma haklarından bahsediyoruz.
Mutlu ve sağlıklı bir bebek dünyaya getirmenin huzurlu bir hamilelik dönemi geçirmeye bağlı olduğunu hepimiz biliyoruz. Bebek bekleyen anneler bir taraftan ekonomik kaygılar, diğer taraftan dünyaya getirecekleri evlatlarının geleceklerine dair endişeleri sebebiyle bir hayli stresli bir hamilelik dönemi geçirmekteler. Hamilelik döneminin sakin ve stresten uzak, güven içerisinde geçirilmesi anne ile bebeğin sağlığı açısından oldukça önemlidir. Çalışan annelerin durumu daha da zor. Yorucu iş temposu ve her an "İşimle ilgili sorun yaşar mıyım?" kaygısı anneyi etkilemektedir. Bu durum bebeğin fiziksel ve zihinsel gelişimine olumsuz yönde etki etmektedir. Bu bakımdan annenin doğum öncesi ve sonrasını iyi planlaması gerekmektedir.
Fizyolojik olarak neslin devamı kadınlar tarafından sağlanmaktadır. Çalışma hayatında yer alan kadınlarımız doğum öncesi ve sonrası dönemlerde bu çok kutsal görevi yerine getirirken çeşitli sorunlarla karşılaşmaktalar. Yaşanan bu zorluklar sağlıklı bir nesil yetiştirilmesinin önündeki engellerden bir tanesidir.
Milliyetçi Hareket Partisi annelerin çalışma haklarının düzenlenmesi hususunu defalarca Meclis gündemine taşımıştır. Ancak, bu konuda da bugüne kadar yapılan düzenlemeler yetersiz kalmıştır.
Hamilelik dönemini çalışarak geçiren anne adaylarını doğum sonrasında da pek çok sıkıntı beklemektedir. Annenin kısa sürede işe başlaması ve izin konusunda zorluklarla karşılaşması bu sıkıntıların başında yer almaktadır. Çalışan annelerle ilgili çalışma haklarının bir türlü iyileştirilememesi konusu oldukça manidardır. Bunlara bir de örnek olarak doğum borçlanmalarını da verebiliriz.
Değerli milletvekilleri, on üç yıllık AKP Hükûmeti döneminde kadınlarımızla ilgili kimler ne demişti, gelin hep birlikte hatırlayalım. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan "Kadın ile erkek eşit olamaz, fıtrata aykırıdır." demiştir. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek "Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek." demiştir. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek "Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün, günahı ne? Anası ölsün." demiştir. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu "Evdeki işler yetmiyor mu?" demiştir. AKP Milletvekili Uğur Işılak "Kadının fıtratında köle olmak vardır." demiştir. Eminim ki hafızalarımız bunlarla tazelenirken hepimiz tekrar şaşırmışızdır.
Gelin, bir de Kurtuluş Savaşı'nda büyük mücadeleler veren kahraman Türk kadınlarını hatırlayalım: Nene Hatun, Halide Onbaşı, Nezahat Onbaşı, Şerife Bacı, Erzurumlu Kara Fatma, Halime Çavuş ve isimlerini saymakla bitiremeyeceğim birçok kahraman kadınımız. Milliyetçi Hareket Partisi olarak "Türk kadını kahramandır." diyoruz, "Türk kadını hem çalışır hem kutsal görev olan anneliği layıkıyla yerine getirir." diyoruz. "Cennet anaların ayakları altındadır." deriz, değil mi? Peki, analarımız bu kadar kıymetliyken hak ettikleri değeri vermemiz gerekmez mi? Tüm annelerimize ve kadınlarımıza zaten hakları olan değerlerin verilmesi ve haklarının korunması hususunda hepimize görev düşmektedir. En nihayetinde her birimizi büyüten ve yetiştiren annelerimiz değil midir?
Günümüzde belki en popüler kavram "kadına şiddete karşı mücadele" kavramıdır. Ancak ben bir alt başlığa değinerek sözlerime son vermek istiyorum. Erkek, eşini cezalandırmak istediğinde ekonomik şiddet uygulamakta...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ARZU ERDEM (Devamla) - ... ve ben yine bu sebeple kadınlarımızın çalışma hayatına katılmalarını ve çalışma hayatındaki kadınlarımızın haklarının sağlanmasının büyük önem arz ettiğini de belirtmek isterim.
Sözde değer vermek esas değildir, özde değer vermek esastır. Başta iktidar partisi olmak üzere hepimizin görevi, milletimize verdiğimiz sözleri yerine getirmektir.
Saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)