GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:33
Tarih:27.01.2016

CHP GRUBU ADINA BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir temel torba yasanın daha görüşmesini yapıyoruz. Ben de ikinci bölümü hakkında grup adına söz aldım.

"Temel yasa nedir, ne zaman ihtiyaç duyulur, ne zaman temel yasa olarak bazı tasarı ve teklifler görüşülebilir?" diye bizim Meclis İçtüzüğü'müz bir madde ihdas etmiş ve 91 no.lu maddemiz bir temel yasanın nasıl görüşüleceğini kurallarını belirleyerek ortaya koymuş. Biz hukuku uygulayacağız, İç Tüzük'ün gereklerini yerine getireceğiz, bununla yükümlü olan kişileriz, öyle değil mi? Ve orada der ki: "Bir hukuk dalını sistematik olarak bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştirecek biçimde genel ilkeleri içermesi; kişisel veya toplumsal yaşamın büyük bir bölümünü ilgilendirmesi, kendi alanındaki özel kanunların dayandığı temel kavramları göstermesi, özel kanunlar arasında, uygulamada ahenk sağlaması, düzenlediği alan yönünden bütünlüğünün ve maddeler arasındaki bağlantıların korunması..."

Şimdi, görüştüğümüz bu sıra sayılı tasarıya baktığınızda birbirleri arasında ahenk mi var? Nasıl bir ahenk? Bir taraftan kadın istihdamıyla ilgili başlıklardaki düzenlemeleri yaparken bir taraftan gençlerin staj ve işbaşı eğitimi ve işsizlerin eğitimine bir alan açarken diğer taraftan gidip HGS ve OGS ödemelerinden ortaya çıkan borçların affını getiren bir düzenleme, bir taraftan baktığımızda ise daha önce emekli olup emekliliğinde çalışan vatandaşlardan kesilen destek primle ilgili ortadan kaldırılan bir düzenleme. Bu nasıl bir ahenktir? Nasıl birbiriyle ilgili arasında bir bağlantı aranır ve neden bu birbirine benzemez, torbadan çorbaya dönen bu teklif temel yasa hâline dönüştürülür.

Temel yasada ne yapıyoruz biz? Süre olarak baktığınızda maddeler üzerinde Meclis Genel Kurulundaki milletvekillerinin detaylı görüş bildirme imkânını, tartışma imkânını daraltıyoruz. Hızlandırılmış bir yasamaya, bir yasama kalitesi açısından baktığınızda çalışmayı bozan tercihe belli bir temel hazırlıyoruz. Maddeler üzerinde önerge beşer dakika görüşülsün ama içeriğindeki maddeler hepsi ayrı ayrı baktığınızda, kendisi ve maddenin ağırlığı açısından çok önemli başlıklar olan maddeleri hızla geçirelim. Hatta bazısını da belki görüşülürken göz ardı edilir diye ikidir, üçtür, dörttür aynı uygulamayı yapıyoruz. Biz burada ciddi yasama faaliyeti yerine getirmekle görevlendirilmiş olarak vekil tayin edilmiş milletvekilleriyiz. Bizden hizmet bekleyen, bizi seçen millî iradeye yapılan, bu yasama kalitesi açısından son derece hem İç Tüzük'e aykırı hem de... Temel yasayı, Medeni Kanun, Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu gibi yasalarda biz kullandık ama böyle hızlandırılmış ve Meclisin gerçekten nitelikli yasa yapma ilkelerine uymayan bir tercih için de kullanılması, bugünkü geldiğimiz noktada "Biz, nasıl, Meclisi, Parlamentoyu ve çalışmalarımızı ortaya kaliteli mi koyuyoruz?" sorusuna cevap aramakta belki de bilinçli olarak getirilmekte.

Şimdi, burada tabii kadın istihdamı ve kadın istihdamıyla ilgili düzenlemeler konusunda bazı maddeler ihdas edilmiş. Biz, bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşürken bu konuyla ilgili olarak Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ve bunun yanında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının buradaki katkı sağlayacak çalışmalarının ne olduğunu sorguladık ama öyle bir geldi ki kadın istihdamıyla ilgili olarak bundan önceki dönemlerde, bakın, kurulmuş olan bir Meclis araştırma komisyonu var; o raporun dâhilinde olan başlıklardan hangileri acaba bu istihdam paketi olarak değerlendirilip yasalaştırılıyor diye baktığınızda sadece ev ve iş hayatının ahenkleştirilmesi konusunda yapılan düzenlemenin ötesine geçmeyen bir tercihin olduğunu ne yazık ki görüyoruz. Burada baktığınızda bir komisyon çalışması sonrasında ortaya konulan başlıkların içerisinde bu ev ve iş ahenkleştirilmesi, aile yaşamının ahenkleştirilmesinin ötesinde eğitimde karşılaşılan sorunlar, kadın girişimciliğiyle ilgili sorunlar, toplumsal cinsiyet eşitliğinde karşılaşılan sorunlar ve kadın örgütlenmesiyle ilgili yapılması gereken çalışmaların hepsinin bir arada değerlendirilmesi gerekirken karşımıza sadece kadının birinci vazgeçilmez ve zorunlu olarak birinci görevinden arta kalan zamanını istihdam ve iş hayatının parçası olarak gören... Tabiidir ki kadınlar açısından baktığınızda annelik ve çocuk büyütme sürecinde rahatlatacak ama bu rahatlamaya annenin istihdama katılımını sağlayacak düzenlemeleri, sadece evde kaldığı zamanı iş hayatıyla ahenkleştirecek düzenleme yerine annenin çocuk bakımıyla ilgili olan sosyal devlet sorumluluğu içerisinde kreş açma, devletin çocuklara bakım ve istihdam açısından kadına zaman ayırma imkânı sağlayacak düzenlemeler yerine kolaycılığa kaçtığını görüyoruz.

Burada yapılan düzenlemeler kadının mesleki eğitim açısından kendini geliştirebileceği bir süreci hazırlamakta mı? Maalesef, bu yarı zamanlı ve esnek çalışmalar açısından yapılan düzenlemeler bir yerde, belki önümüzdeki günlerde gündeme gelecek olan özel istihdam bürolarıyla birleştirilmiş olarak kadın emeğinin bir yerde köleleştirilmiş ve tek düze... İşte geliri de belirlenmiş, asgari ücretle fikslendirilmiş bir emek ve o emeği geliştirecek mesleki açıdan, kariyer açısından ve beyaz yakalı, mavi yakalı emekçi açısından değerlendirildiğinde, sorunları çözecek nitelikte olmadığı çok açık olarak gözükmekte.

Diğer taraftan, emeklilerle ilgili düzenleme açısından baktığınızda da... Sene 2006, yine Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri zamanında bir düzenleme yapıldı ve emeklilerden destekleme primi kesilmesiyle ilgili bir yasal düzenleme. O gün rakam kaçtı biliyor musunuz? Yüzde 33'le 39 arasında destekleme primi kesilmesi noktasında bir yasa çıktı. Allah'tan Cumhuriyet Halk Partisi var, hem emeklinin, emekçinin, halkın bu tür mağdur edilecek konularda... Sizin çok şikâyet ettiğiniz, "Niye Anayasa Mahkemesine gidiyorsunuz?" dediğiniz başlıklardan birinde, Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa Mahkemesine gitti ve bu oranın düşürülmesini ve yapılan hukuksuz, Anayasa'ya aykırı uygulamanın... Çünkü yıllarca emeğini vermiş, primini ödemiş ve ondan sonra emekliliğinde geçimini sağlayamayan kişilerin tekrar çalışmaları hâlinde bir ceza gibi kesilen bu destekleme priminin kaldırılması yolunda bir hedef ortaya konuldu. Yıllarca bununla ilgili 15'ti 10'a indirdiniz sizler, sonunda geldiniz, aklın yolu bir, bunun kaldırılmasıyla ilgili bir karar.

Diğer taraftan, bu stajyer öğrenciler ve meslek eğitimiyle ilgili olan düzenleme... Şimdi, değerli arkadaşlar, ne kadar güzel görünüyor, bu stajyer öğrenci staj sırasında bir gelir elde edecek, iş arayan, iş bulamayan kişiler kendileri baktığınızda iş meslek danışmanlarının ortaya koyacağı tercihlerle iş bulacaklar ve çalışacaklar. Geçen sene tam seçim zamanı, ne hikmetse, bir de imalat sanayi ve hizmet sektörü olarak ayırarak bir prim desteği de ortaya koydunuz ve bir anda patlayan istihdam rakamları karşımıza çıktı.

Şimdi, bu da İşsizlik Fonu'ndan karşılanmak üzere gündeme getirdiğiniz bir düzenleme. Ne güzel! Emek, işsizlik, bu ülkede işsizliğin OECD... Hele hele gençler açısından baktığınızda OECD'de en kötü noktaya vardığımız günlerde, tam da seçim döneminde bu tür uygulamalar ve bunun devamı. İsmi güzel, uygulaması güzel ama niyeti onlarca sorgulamaya... Hem kişi açısından baktığınızda 50 binden 159 bine çıkan bir rakam. Ne hikmetse tam seçim tarihleri yaklaştığında, tam seçim tarihlerinde ve dönemsel ve bölgesel olarak... Seçim bölgelerine baktığınızda da rakamlar bize bazı işaretler veriyor.

Bunları yapıyorsunuz ama bunları yaparken kimse bunları görmüyor, bunların farkında değil diye düşünebiliyor musunuz? Peki, bu seçilen öğrenciler hangi kriterlere göre seçiliyor? Bu danışmanlar, bu uzmanlar kaşına gözüne, gördüğü niteliklere göre mi bakıyor veya bir kariyer veya bir CV değerlendirmesi mi? Hiç zannetmiyorum, zaten böyle olmadığının iddiaları da çok yoğun.

Diğer taraftan, baktığımızda -vaktim yetmiyor ama- Hasankeyf. Tarihi korumak, tarihin içindeki bize anlatılan bilinci yaşamak ve yaşatmak, tarihin zenginliğini yok etmemek hepimizin görevi olmalı, aynı zamanda doğayı ve doğal dengeleri de. Bakın, daha yeni, Davos'ta bir açıklama geldi, uzun vadeli gelişmeler açısından; on yıl içerisinde bir kuraklık ve bu kuraklığa bağlı olarak gelişecek olan süreç.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) - Bir yandan bunu değerlendirirken bir yandan da gelin kültürümüze, yedi bin yıllık bir tarihe, içinde sakladığı değerlere, onlara sahip çıkarak; onları yok ederek değil, onların varlığından, onların korunmasından büyük bir zenginlik elde ettiğimizi bilerek bir eylem gerçekleştirelim. Ama görünen o ki, en geç iki yılda bu tarihî ve bu kültürel zenginlik sular altında kalacak.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)