| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 32 |
| Tarih: | 26.01.2016 |
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, az önceki konuşmamda idari sistem içerisinde iktidarın yukarıdan aşağıya doğru nasıl tekçi bir sistemi inşa ettiğini izah etmiştim, aynı durum şu anda yargı sisteminde de söz konusu. Maalesef HSYK'nın mevcut durumu ve HSYK'dan başlayarak en ücra köşedeki savcılara kadar, siyasal iktidar yargıyı tam bir vesayet altına almış durumdadır.
Bakın, emniyet müdürlüğü ya da terörle mücadele şube müdürlüğü, cumhuriyet savcılığı ve sulh ceza hâkimliği arasında oluşturulan üçgende iktidara muhalif her kişi, grup ve topluluklara karşı istenildiği şekilde suç vasfı tayin edilir ve iktidara aykırı her söylemi her muhalif hareket içerisinde bulunan kişiler bir şekilde oluşturulan suç kalıbı içerisinde tutuklanır, mahkemelere, cezaevlerine sevk edilir. Bu kişiler gazeteci olabilir, partimizin seçilmişleri olabilir, 2911 sayılı Kanun kapsamında bir yürüyüşte yer alan bir birey olabilir veya bir basın açıklaması yapan, düşüncesini ifade eden ama iktidara muhalif bir ses söz konusuysa bu uygulama bu üçgen içerisinde suç tayin edilerek muhalif sesler susturulur.
Sadece bu mu? Değil. Maalesef, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda ucube olan bir kurum var, gizli tanıklık müessesesi. Şimdi, bu gizli tanık müessesesi paralel devlet iddiası olmadan önceki süreçte oldukça keyfî olarak kullanıldı, iktidarın işine geldi ve bu gizli tanık kurumu bugün de yine bir şekilde iktidar tarafından kullanılıyor muhalefete karşı. Kim olduğu, neci olduğu, hukuk aleniyeti bakımından hiçbir belirginliği olmayan, belki de hayalî olan birtakım gizli tanıklarla keza muhalif kişiler, şahsiyetler susturulur.
Bu ülke 1980'den beri sıkıyönetim mahkemelerini gördü, devlet güvenlik mahkemelerini, özel yetkili mahkemeleri ve en son bölge mahkemelerini gördü. Ama bugün gelinen noktada her ağır ceza mahkemesi siyasal iktidar için birer sıkıyönetim mahkemesidir, birer devlet güvenlik mahkemesi ya da özel yetkili mahkemedir. 17-25 Aralık hadisesinden sonra her ne kadar özel yetkili mahkemelerin olağanüstü mahkemeler olduğunu siyasal iktidar iddia edip feshetmiş olsa da aslında uygulamada şu anda vesayet kurmuş olan iktidar her bir ağır ceza mahkemesini kendisi için çalışan bir özel yetkili mahkeme veya olağanüstü bir mahkeme durumuna dönüştürmüş bulunmaktadır. Burada sıklıkla dile getirildi. Bütün hatip arkadaşlarımız ve Cumhuriyet Halk Partisinden milletvekili arkadaşlar bölgede yaşanan savaşın yaşam hakkını nasıl ayaklar altına aldığını, insan hakları ihlallerini dile getirdiler. Ama bu siyasal iktidarın bugün Türkiye'de uyguladığı, savaş bölgesinde uyguladığı politikalar. Ama onun dışındaki alanlarda da siyasal iktidar -söylediğim gibi- yargı eliyle terörle mücadele birimleri, cumhuriyet savcılıkları ve sulh ceza hâkimlikleri üçgeninde âdeta siyasal soykırım politikaları uygulamaktadır. Bu gerçeği hepinizin huzurunda bir kez daha ifade ettim.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)