GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:32
Tarih:26.01.2016

BESİME KONCA (Siirt) - Sayın Başkan, ben bugün yine bu Genel Kurulu selamlamayacağım.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Niye çıktın o zaman?

BESİME KONCA (Devamla) - Çünkü sandalyelerin yarısı boştur.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Nerede boş, gözlerin mi görmüyor senin?

BESİME KONCA (Devamla) - Burada, Hükûmet yetkililerinin ve 316-317 vekili olan Hükûmetin... Bu sandalyelerin, bu kürsülerin burada dolu olması gerekiyordu.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Dolu işte, görmüyor musun?

HASAN KARAL (Rize) - Biz de seni dinlemiyoruz o zaman.

BESİME KONCA (Devamla) - Adım adım insanların öldüğü, dört gündür 4 insanın, her gün 1 insanın hayatını kaybettiği ve 24 insanın da hâlen tehlikede olduğu, her an ölebileceği bir gün yaşıyoruz ve biz Parlamentodayız. Bunları dile getirmek için, bunları muhalefetle ve Hükûmetle paylaşmak ve ortak bir çözüm bulmak için bugün biz bu Parlamentodayız. Çoğu arkadaşlarımız bu çatışmayı, çoğu arkadaşlarımız bu katliamları engellemek için bugün Parlamentoda değiller.

Evet, önergemizi kabul etmeyebilirler, MHP, şu an burayı terk etti ve gitti. Burada olsalardı sorardık: 12 Eylülde Maraş katliamını kim yaptı acaba, polis, asker bu kadar masumsa? Sivas katliamını kim yaptı? 1990'larda binlerce insanı kim öldürdü? Eğer bugün terörle mücadeleyi haklı görüyorsanız ve eğer bugün, burada, Silopi'de, Cizre'de, Sur'da elli altı gündür yüz binlerce insan abluka altındaysa, bütün illeri sayarsak milyonlarca insan abluka altındaysa, bugün Cizre'de elli dört gündür sokağa çıkma yasağı söz konusuysa bunları neyle açıklayacağız? Bunları araştırmayacak mıyız? O zaman araştırma önergelerimizden niye korkuyorsunuz? Burada tartışalım. Madem siz haklısınız, madem polis, asker hukuksuzluk yapmıyor, kanunsuzluk yapmıyor, cinayet işlemiyor, o zaman niye görüşmüyorsunuz? Niye siz içinde yer almıyorsunuz bu komisyonun? Niye gidip siz araştırmıyorsunuz? Yaptığını bildiğiniz için, bugün, burada usul tartışması yapıyorsunuz ya da bu önergenin buraya gelmemesi gerektiğini söylüyorsunuz. Bunu bildiğiniz için, bundan emin olduğunuz için ve geçmişte, partiler olarak siz de bunun içinde yer aldığınız için, siyaseten olsun bireyleriniz ve politikalarınız olsun, bunu yürüttüğünüz için bugün bu araştırma önergesinin geçmemesi için direniyorsunuz.

Bunları her zaman dile getireceğiz. Bunları tartışmak zorundayız. Şu an biz çok daha farklı şeyler de yapabilirdik. Çok daha farklı şeyler de yapabilirdik. Bu Meclisin bu durumu tartışması lazım.

Biz, beş gündür, Başbakanla iki gün görüşmek için randevu istedik, tartışmak istedik. İçişleri Bakanıyla görüşüyoruz, Millî Savunma Bakanıyla görüşüyoruz, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarıyla görüşüyoruz. Başbakan "Sağlık Bakanımız işini yapıyor." diyor, "İçişleri Bakanımız görevini yapıyor." diyor ve beş gündür hâlen bu 28 insanımıza ulaşamıyoruz. Ve hâlen o beş katlı binanın iki katı bombalarla harabe edilmiştir, yıkılmıştır, iki katı kalmıştır. Beş katlı bir binada 28 insan mahsur kalmıştır, katliamla karşı karşıyadır.

Bu ülkeyi kim yönetiyor acaba? İçişleri Bakanının gücü yetmiyorsa, Millî Savunma Bakanı "Çözeceğim." deyip gücü yetmiyorsa, bugün bütün sağlık kurumları Sağlık Bakanından bu sorunun çözümü için randevu almak ve görüşmek istedikleri hâlde bir şeyler yapamıyorlarsa, odalar ve barolar başkanları Şırnak'a müdahale etmek, bu soruna dâhil olmak istiyorlarsa ve hâlen bir şey yapamıyorlarsa bu ülkeyi kim yönetiyor. Hükûmete sormak istiyoruz: Siz kürdistan illerimizde yetkinizi kime verdiniz?

MUHAMMET BALTA (Trabzon) - Kürdistan illeri yok!

BESİME KONCA (Devamla) - AKP Hükûmetine ya da seçmenine sormak istiyorum: Siz bir hükûmet kurmaları için mi, bu ülkeyi yönetmeleri için mi AKP'ye oy verdiniz? Gerçekten özel harekât timlerine mi, esedullah timlerine mi ya da başka bilemediğimiz hangi güçler için oy kullandınız? Çünkü bugün orayı bu güçler yönetiyor. İçişleri Bakanı bir şey yapamıyorsa, Savunma Bakanı yapamıyorsa, Sağlık Bakanı yapamıyorsa, Başbakan... Evet, ben de vardım, iki dakika ayaküstü görüştük "Bunu çözün." dememize rağmen Başbakan bu 24 insanın hayatını nasıl kurtaracağını değil "Orada hendekler var." diyor ayaküstü. Bu hendeklerle ilgili de bakın, vekili olduğum ilde de durum budur. Vekili olduğum ilde iki gündür mahalleler abluka altındadır. Şehir dışından paletli panzerler getirilip tepelere konuşlandırıldı ve orada hendek yok, orada barikat yok, bunu bilmeniz gerekiyor. Bunu bilmeniz gerekiyor, orada terörist de yok. Orada bir halkı ablukaya alıyorsunuz. Terörle mücadele ediyorsanız "Deneyimliyiz." diyoruz niye peki milyonlar üzerinde sokağa çıkma yasağı ilan ediyorsunuz, elektriğini kesiyorsunuz, suyunu kesiyorsunuz, başka şeyler yapıyorsunuz?

Bakın, oradaki yaralı insanların... Panzerden atılan bombalarla, kurşunlarla ayağından yaralanan insanın beş gündür ayağı kangren oluyor. İçecek suları söz konusu değil. Bu değildir sizin terörle mücadele yönteminiz. Bu sizin güçsüzlüğünüzdür. Bu Mecliste siyaset üretilemediği için, CHP de MHP de AKP'nin arka bahçesi gibi burada çalıştığı için orada insanlar katlediliyor. Buna niçin sesinizi çıkarmıyorsunuz? Her öldürülen asker için "Allah'tan rahmet diliyorum." diyorsunuz. Parlamento Allah'tan rahmet dileme yeri değil, sorunları çözme yeridir, sorunları görüşme yeridir. Bunu niye yapmıyorsunuz?

Evet, Silopi'de de, Cizre'de de, söylediğimiz gibi... Takip ediyorum, bak, özel harekât timleri Twitter'larında yarın bir gün Şırnak'ta, yarın bir gün İdil'de ya da başka bir yerde ne yapacaklarını bangır bangır tartışıyorlar ve Twitter'larda, Facebook'larda paylaşıyorlar. Ama sizin kamu görevlileriniz Siirt'te 110 kamu çalışanı için Facebook ve Twitter hesaplarındaki paylaşımlarından dolayı soruşturma açıyor.

Bak, Mücahit Ongulu Siirt'te katledildi, üniversite öğrencisiydi ve "Volkan" adında polis amiri -soyadını bilmiyorum- vekil olarak bana dedi ki: "Ben Mücahit'i senden daha iyi tanıyorum, ben bu kadar gün evlerine gitmişim." Göz altına alınmış ve orada katledildi, 5 kişi katledildi. Bedenini götürdüler, başını sokakta bıraktılar bir insanın. Bunların hepsi cinayettir, bunların hepsi katliamdır ve o sokakta bırakılan başı insanlar ertesi gün gördü, savcılığı çağırarak götürüp savcılığa teslim ettiler. Siz hangi anlayışla yönetiyorsunuz? Bu kürsülerde oturmakla, bu koltuklarda oturmakla oralarda yaşananı göremezsiniz, görmüyorsunuz.

Bak, bugünkü bütün havuz medyasının manşeti neydi, bakmışsınızdır. Cizre'de bir evde kalıp, Türk Bayrağı'nı asıp "Burada kaldık, yedik, içtik, size de 100 lira bırakıyoruz, azdır." diye, bütün manşetler buydu. O evin insanları nerededir, niye çıktı? Polis ya da özel harekât timi niye gidip bir insanın evinde kalıyor, yiyor, içiyor, Türk Bayrağı'nı asıp sonra da 100 lira bırakıyor? Ve niye bütün basın, 28 kişiyi, orada mahsur kalan ve orada yaralı olan, ölümle pençeleşen insanları manşet yapmıyor; polisin, özel harekât timinin bir evde bıraktığı 100 lirayı tartışıyor, manşet yapıyor? Bunların hepsi faşizm değil mi, bunların hepsi katliama teşvik değil mi? Bunu sizin o desteklediğiniz basın yapmıyor mu?

Bugün burada başka bir şeyin tartışılmaması gerekiyor. Bugün 4 kişi katledildi, 4 kişi hayatını, yaşamını yitirdi. 24 kişi oradan çıkarılana kadar burada başka bir şeyin tartışılmasına izin vermeyeceğiz.

MURAT DEMİR (Kastamonu) - Yok ya!

BESİME KONCA (Devamla) - Evet, tartışılmaması gerekir.

MURAT DEMİR (Kastamonu) - Yok ya!

BESİME KONCA (Devamla) - Vicdani, ahlaki, insani olarak söylüyorum.

Gerçekten, bu Parlamentoyla, bu siyasetle AKP iktidarı kulis iktidarı olmuştur, kulis partisi olmuştur. Burada yoksunuz; kulislerde oturuyorsunuz, el kaldırmak için buraya geliyorsunuz.

MURAT DEMİR (Kastamonu) - Seni mi dinleyeceğiz?

BESİME KONCA (Devamla) - Bari elinizi burada bırakın gidin. Alın, onu da satın alın, birer el burada bırakın, otomatiğe de bağlayın, kalkar, iner. Siz niye buradasınız?

HASAN TURAN (İstanbul) - Sizi dinlemek istemiyoruz.

BESİME KONCA (Devamla) - Siyasetinizin hepsi kulistir. Kamuoyuna, topluma, halka, Parlamentoya, muhalefete açık bir siyasi kültürünüz yoktur, bir siyaset anlayışınız yoktur. Türkiye'yi demokratikleştirme gibi bir perspektifiniz söz konusu değil.

MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) - Kendi sıralarına bakıp söyle bunu.

BESİME KONCA (Devamla) - Bak, Cumhurbaşkanı aylardır periyodik olarak muhtarlarla toplantı yapıyor. Yeni periyoduna kaymakamları ekledi, hayırlı olsun. Diyor ki: "Terörle mücadelede yasal sorunumuz yoktur, hukuk sorunumuz yoktur. Güçlü çalışacak bireylere ihtiyacımız var, insanlara ihtiyacımız var." Ve bugün orada kayyum görevini kaymakamlara vermiştir, "Her şeyi yapabilirsiniz, belediyenin yetkilerine müdahale edebilirsiniz." diyor. Başka şeyler söylüyor, diyor ki: "Doğrudan bana ulaşabilirsiniz. Sekreterliğim üzerinden direkt bana ulaşabilirsiniz..."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BESİME KONCA (Devamla) - ...olup biten sorunları." Bu işleyiş kimindir? Bu Hükûmet niye var? Bu Başbakan niye var?

Bu araştırma önergemizi görüşmek zorundasınız. Kendinize güveniyorsanız araştırırsınız, içinde yer alırsınız; soruşturulur, haklılığınız açığa çıkar.

MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) - Araştırmaya gerek yok Hanımefendi.

BAŞKAN - Süreniz dolmuştur Sayın Konca.

BESİME KONCA (Devamla) - Yoksa tarih bunu yazacak, vicdanınız sızlayacak. (HDP sıralarından alkışlar)