| Konu: | Sözde özerklik ve öz yönetim iddialarına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 32 |
| Tarih: | 26.01.2016 |
MEHMET METİNER (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, özerklik ve öz yönetim tartışmaları, bundan sonra da sıklıkla yapılacak. O yüzden, teorik olarak yapılan bir tartışma ile fiilî durumu birbirinden ayırarak yol yürümemiz gerekiyor. Teorik olarak baktığınızda öz yönetim talebinde elbette ki hiçbir sorun yok. Bu, siyasetin konusu olan bir taleptir. Bir topluluğun ayrı bir yasayla kendi kendini yönetme hakkı meşru bir haktır. Demokrasilerde bu meşru hakkın dışında bir şey söylemek mümkün değil yani "özerklik" diyebilirsiniz, "öz yönetim" diyebilirsiniz, "muhtariyet" diyebilirsiniz, "otonomi" diyebilirsiniz.
Burada düşülen bir yanlışlık şu: Fiilî bir durum üzerinden teorik bir meşruiyet sağlanmak isteniyor. Gayrimeşru olan, gayriyasal olan fiilî bir duruma, teorik tartışmalardan kalkılarak yasal, meşru bir çerçeve giydirilmek isteniyor. Bu ikisini birbirinden hassasiyetle ayırmamız gerekiyor.
Şimdi, öz yönetim, adı üstünde, bir topluluğun kendi kendini yönetmeye kendisinin karar vermesi. Eğer burada rıza yoksa demokratik meşruiyetten söz edemezsiniz. Özerkliğin başına "demokratik" kelimesini getirmeniz, sizin istediğiniz özerkliğin demokratik bir özerklik olduğu anlamına gelmez. Elinizdeki silahlara güvenerek bir halkı yönetmeye kalkışırsanız, bir başka deyişle, o halkın meşru rızasını almadan o halkı yönetmeye kalkışırsanız, bunun adına "özerklik" ve "öz yönetim" denmez, bunun adına "öz faşizm" denir ve "öz terörizm" denir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Madem demokrasiden bahsediyoruz, özerkliğin önüne, öz yönetimin önüne ısrarla "demokratik" kelimesini getiriyoruz, o zaman demokrasinin olmazsa olmazlarından taviz vermemek durumundayız. Demokrasi, silahı dışlar; demokrasi, şiddeti dışlar; demokrasi, terörü dışlar. Terör üzerinden siyasal sonuçlar devşirmeye kalkışmak, demokratik bir tarz değildir. Bir yanda özerklik isteyeceksiniz, evet, isteyebilirsiniz, özerkliğin gerçekleşmesi için sonuna kadar mücadele edebilirsiniz ama demokratik bir özerklik istiyorsanız, özerkliği gerçekleştirirken yönteminizin de demokratik olması gerekiyor. Eğer sizin yönteminiz demokratik değilse, gerçekleştirmek istediğiniz yönetim biçimi de asla demokratik olamaz.
Özerklik modelinin bir tek biçimi yok, yeryüzünde çeşitli tarzlarda uygulanan bir modelden bahsediyoruz veyahut da öz yönetim modelleri, tıpkı demokrasi gibi, ne bir tek tanımı var ne de bir tek biçimi var. Dolayısıyla, siz özerklik talebinizi çok totaliter bir biçimde de savunabilirsiniz ama burada altı çizilmesi gereken en önemli konu şudur arkadaşlar: Rıza, toplumsal rıza, yönetmeye kalkıştığınız bir topluluğun rızasını alıyor musunuz, almıyor musunuz. "Hayır, ben sizin rızanızı almam. Elimde silahlarım var, gücüm var, bedel ödedim, bundan sonra ben sizi yönetmeye hak sahibiyim." dediğiniz andan itibaren siz demokrasiden sapmış olursunuz; siyasetin konusudur, silahın konusu değildir, bu noktanın altını önemle çiziyorum. Kürtler için ama Kürtlere rağmen bir anlayış, ne demokrasiyle bağdaşır ne de özerklik tanımıyla bağdaşır. Adına hareket ettiğiniz topluluğun öncelikle rızasını alacaksınız. "Senin rızanı almaya ihtiyaç hissetmiyorum ama bundan sonra ben seni yöneteceğim." "Niye sen, beni yönetiyorsun?" "E, benim silahım var, arkamda da küresel, bölgesel devletler var; ben, seni yöneteceğim." Bunun adına arkadaşlar, özerklik denmez, öz yönetim denmez.
Bitirirken altını çizmek istediğim önemli husus şu: Türkiye'de özerklik tartışmalarından, öz yönetim tartışmalarından asla rahatsızlık duyuyor değiliz. Türkiye'de siyasetin konusu olabilecek her tür talebin özgürce savunulmasından yanayız. Demokrasi adına, toplumsal barışımız adına rahatsızlık duyulan tek şey silah marifetiyle bir topluluğun üzerinde hükümranlık kurmaya kalkışılmasıdır. Bunun adı öz faşizmdir, öz terörizmdir.
Hepinizi, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)